Kızıldere direniş ortaklığı, Öcalan ve HBDH

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (THKP-C), Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) 1968’deki devrimci gençlik hareketi içinde çıkan ve günümüze kadar geleneklerini çeşitli biçimlerde sürdürerek uzanan temel akımlardandır. Türk devletine karşı silahlı mücadele başlatma kararlılığındaki bu iki akımdan THKP-C Mahir Çayan, THKO ise Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ile anılır. DEV-GENÇ hareketi içinden çıkan bu örgütlenmeler bir birleriyle farklı düzeylerde değişik strateji ve taktikleri savunuyordu.
Ancak 12 Mart 1971 faşist askeri darbesinden sonra yakalanan Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamları gündeme gelmişti. Bu üç devrimci lider zindandaydı ve idam edileceklerdi. THKP-C’nin lideri Mahir Çayan ve THKO’dan Cihan Alptekin ile birlikte 11 devrimci –ki hepsi devrimci hareketin öncü kadroları niteliğindedir- Denizlerin idamlarını engellemek için büyük bir eyleme giriştiler. İki İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni NATO üssünden kaçırdılar. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de Deniz Gezmişler için ölümüne direndiler.
Mahir Çayan’ların Kızıldere’de katledilmesi, devrimci gençliğin önemli bir mekanı olan Ankara Üniversitelerinde şok etkisi yaratmıştı. O dönem Ankara’da olan Urfalı Kürt genci Abdullah Öcalan ise, "Kızıldere’de yaşamını yitiren devrimciler, Mahir Çayanlar için bir şey yapmalı" der ve hemen arkadaşları ile bir boykot eylemi örgütler. Darbeciler şaşkındır, devrimciler ise hareketlenmiştir. Öcalan daha sonra bu eylem nedeni ile tutuklanır. Bir süre Mamak’ta kalır. Cezaevinden çıktıktan sonra da Türkiyeli devrimci gençlerden Haki Karer ve Kemal Pir ile tanışır. Onların evinde kalır. Amacı Türkiye Devrimci Hareketi birleştirip örgütlemektir. Ancak bu çabasında istediği sonucu alamaz. Yönünü Kürdistan’a verir. Ancak Türkiye devrimi için hiç bir zaman düşünsel ve eylemsel yoğunlaşmasını sürdürür. Öcalan birçok söyleşisinde Türkiye devrimcileri ile ortak örgütlenme ve devrim stratejisinin iç içeliğini dile getirmeye devam eder.
Öcalalan bunun gerekçesini de şu sözlerle ifade eder: "Deniz Gezmiş’in idama giderken "Yaşasın Türk ve Kürt Halkının Kardeşliği" sloganını attı. İdam sephasını kendi tekmeledi. Mahir Çayan ise "Kürt Sorunu vardır ve inkar edemeyiz. Bunu sol içinde çok cesur söyledi." İbrahim Kaypakaya da "Milli mesele" diye çok geniş bir şey yaptı. Ben o zaman sempatizandım. Benim icadım değildi bu sözler. Türk gençleri söyledi. Onlar Türk genci; beni söylüyorlar.. Ben de onların bir sınıf arkadaşıyım. Ben bunu nasıl inkar ederim."
Öcalan, değerlendirmelerinde Kürdistan özgürlük mücadelesi ile Türkiye devrimi arasındaki tarihsel bağı kuruyordu. Ancak Öcalan için Mahir Çayan’ın yeri biraz ayrıydı. Çünkü Öcalan, henüz devrimci gençlik içinde arayış içindeyken; 1970’lerde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bir toplantıda Mahir Çayan’ı bizzat dinler. Öcalan, o anı şu cümleler ile ifade eder:
"İTÜ’de Mahir Çayan’ı bizzat dinledim. Hatta orada bir iki tane de silah patladı. Mahir, Münir, Sinan Kazım üçlüsüydü. İlk ayrılık toplantısıdır. Mahir bana çok tutarlı geldi. Benim gerek THKP-C sempatizanlığım gerekse Kürt sorununa ilgi duymam Mahir’in sorunu oldukça çarpıcı ortaya koymasıyla bağlantılıdır. Bu vesiyleyle biz Devrimci Gençlik Hareketi’nin değerini gördük. Ama o dönem ben bir sempatizandım."
Öcalan daha sonra PKK’yi kurar. 12 Eylül 1980 darbesine karşı "Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi" kurma çabası sürer. İstediği sonuç ortaya çıkmaz. 15 Ağustos 1984’de gerilla savaşı başlatır. Sonrasında sürekli iki halkın devrimcilerinin ortak mücadelesini gündemde tutar. Dönem dönem askeri ve siyasi birliktelikler kurulur. Ama stratejik değildir. 2014 yılına gelindiğinde Halkların Demokratik Kongresi ve Partisi projesi ile önemli bir adım atılır.
Öcalan HDP için şunları söyler: "Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum."
Aradan zaman geçse de Öcalan ve önderlik ettiği PKK; Türkiyeli devrimci liderlerin özlemlerine bağlı olduğunu her adımında hissettirir. Ve bu çabalar, 12 Mart 2016’da Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) kuruluşuna kadar uzanır. Ve ortaklıklar, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayanların devrimci geleneğinden gelen yapıların Kürdistan Özgürlük Hareketi ile ortaklaştığında hem 30 Mart Kızıldere’deki devrimcilerin, hem 6 Mayıs Denizlerin idamının hem 18 Mayıslarda işkence ve komplolarla katledilen İbrahim Kaypakkaya, Haki Karerlerin hem de zindanlardaki Dörtlerin, dağlarda, kentlerlerde, fabrikalarda, üniversitelerde vurulan devrimcilerin özlemlerinin yerine gelmesidir.
