Koma Sê Bira'nın Erkan'ı YPS'li oldu


Yıllarca sokak müziği yapıp, kimi etkinliklerde sahne alan grubun 3
üyesinden biri olan Erkan, bugün artık YPS saflarında, yani barikatların
ardında.
Hakkındaki bilgilere göre, 1994 yılında Van Çaldıran'da doğan Erkan,
Ankara Fen Lisesi'nin başarılı öğrencilerinden biriyken sırf Kürt olduğu
için kendisini sevmeyen bir hocası tarafından bir sınava alınmayınca
okulunu bırakıp İstanbul'a geliyor. Ailesinin tek erkek çocuğu olan
Erkan, kentte bir süre garsonluk yaparken, bir gün küçüklüğünden beri
meraklı müzikle bir gün İstiklal'de yürürken duyduğu Kürtçe tınıları
seslendiren Barış ve Eymen'in aralarına katılıp doğallığında
seslendirdiği şarkılarla sesinin renginin beğenilmesiyle o günden sonra
kendilerine 'Koma Sê Bira' yani 'Üç Kardeş Grubu" adını veren gruba
dahil oldu.
İsmini kendilerinin de sıklıkla seslendirdikleri "Sê bira sê heval (Üç
kardeş, üç yoldaş)" adlı şarkıda da bahsedilen yaşamını yitiren 3
kişinin isimlerini yaşatma amacıyla alan bu gençlerin seslendirdiği
şarkının dizelerinden biri de şöyle: "Sê bira, sê heval, sê şehîdên
Kurdîstan, mêrxasî li berxwedan van egîdên qehreman… (Üç kardeş, üç
yoldaş, Kürdistan'ın üç şehidi. Mertçe bir direniş verdi bu yiğit
kahramanlar)"
Sokakta şarkılarını seslendirirken Erkan'ı bir süre önce elinde
gitarıyla YPS saflarına getiren nedenlerin başında ise yıllardan bu yan
olduğu gibi son dönemde mensubu olduğu halka yönelik gerçekleştirilen
saldırılar geliyor. Bu önemli nedenin yanı sıra doğrudan kendisine
dokunan nedenler de var.
Şarkılarını seslendirirken cezaevine konuldu
Anlattığına göre, sokakta Kürtçe şarkı seslendirirken, sık sık faşist saldırılara ve polis baskılarına maruz kalmaları gibi bir gün yine polisin saldırına maruz kalınca, artık kendini daha fazla tutamayan Erkan polislerden birine vurunca 2014 yılında tutuklandı ve bir süre cezaevinde kaldı. Bu tutukluluk süreci, yıllarca zihnini meşgul eden, içinden çıkamadığı birçok şeyin de netleşmesine olanak tanımış. Cizre, Silopi ve diğer merkezlerde halka yönelik girişilen saldırılarla birlikte de artık bir Kürt genci olarak vicdanı ve sorumluluğu her şeye galip gelince, yüzünü barikatların ardına dönüp kendisi gibi olan arkadaşlarının arasına katılmayı tercih etti.
'Müziğin, sanatın anlamsız hale geldiğini gördüm!'
Erkan bu süreci ve aldığı kararı, "7 Haziran öncesinden başlayarak Diyarbakır'daki HDP mitingine yönelik bombalı saldırı, 92 Cizre katliamının bugün bir kez daha aynı yaşanması gibi birçok farklı etken nedeniyle artık gönül verdiğim müziğin, sanatın anlamsız hale geldiğini gördüm. Faşizan yöntemlerle sanatımızın önü zaten her şekilde kesildiğinden, sanatın artık amaçlarımın yerini tutmadığını gördüm. Yasaklanmış bir dili müzikle özgürleştirmekti amacım, ancak önümüze konulan engellerin duygu ve düşüncelerimin önüne geçmeye başlamasıyla bu onurlu yolu seçtim" sözleriyle dile getiriyor.
Günden güne kendisini bu tercihe getiren kararı alıp, YPS saflarına katılmadan önce 10 gün boyunca uzun uzadıya düşünmüş. Sonunda da kararını verip, katılmış. Şimdi bir yanında beraberinde getirdiği tek şey olan gitarı, diğer yanında ise silahı var.
Sorulması bile zor olanı dile getirip, "Korkmuyor musun?" diye sorduğumuzda ise verdiği yanıt gayet net: "Savaşlar korkarak kazanılmaz. Her durumda yaşanan bir savaşın içerisindeyiz çünkü. Benim için sanat ölen bir şeyin elinden tutup, yaşamı öğretmekti. Bugün verdiğim savaşta bundan farksız değil."
Fakat bununla birlikte geçtiğimiz yıllarda hayata gözlerini yuman usta sanatçı Aram Tigran'ın "Gücüm yetse, ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapardım…" sözlerini hatırlatıyor.
Onursuz bir yaşam yerine, kendi elleriyle özgürlüğünü sağlamak üzere çıktığı yolda PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Genç başladık, genç başaracağız" sözünü kendine şiar edinen Erkan, "Em ê deste mirine bigirin, jê re jiyanê bejin (Ölümün elini tutup, ona yaşamı anlatacağız)" sözleriyle de tüm herkesi barikatların ardında davet etti.
DİHA
