Kronos ve Kairos

Forum Haberleri —

Kronos ve Kairos

Kronos ve Kairos

  • Hayatın ve insanın kendisi NASIL YAŞAMALI’ya verilmiş en güzel cevaptır. Birlikte kaldığı sahabelerini kendisiyle birlikte özgür yaşamın anlam derinliğine çeker.
  • Kairos, Fırsat tanrısıdır. Önemli bir karar ya da seçim için “doğru zaman” demektir. Mesela tarihteki büyük hicretler, büyük çıkışlar, hamleler Kairos’u anlatır.
  • Ortadoğu gibi oldukça karmaşık bir alanda küresel-hegemonik güçlerle mücadele ediyorsanız burada Bilinç- Kairos zamansallığından başka bir şey olabilir mi? Zaman gerçekleşen bilinçtir.

SOYDAN AKAY

Zaman gerçekliğin hissedilen boyutudur.

Burada hiçbir söz, duygu, düşünce, anlam damlası, nefes alışveriş zamanın, dolayısıyla inşa edilmiş gerçeklik olarak özgür yaşamın, toplumsallığın dışında değildir. Zaman burada insandır, insan da zaman. Hegel’in deyişiyle Geist ist Zeit. İnsan mevcut kavramdır, cisimleşmiş Logos’tur. Siz buna geniş ve somut anlamda PARADİGMA deyin. Zaman burada özgürlüğün sosyolojisi, epistemolojisidir. O epistemoloji kelimesi ki sizin kendi dilinizdeki Avesta’dan (Abistak, Epistak) alır kaynağını. Böyle der epistemoloji ve etimoloji. Varolmanın anlamak ve anlaşılmakla ilişkisi filozofik bir düşünce eyleminden ziyade insanın kendisi olmuş; hakikat ve özgürlük olmuş insan. Gerçekliğin hissedilen boyutu olarak zaman bir de böyle anlaşılmalı. Özgür kadın, özgür halk, özgür hevallik, özgür yaşam anlamında elbetteki…

Mekanik zaman algısına, düz-çizgisel zaman kavrayışına burada yer olmaz. Kapitalizmin “kamusal zaman” algısı mı?  Zerre kadar burada kıymet görmez. Her modernite bir zaman algısıdır. Kendini hakikat kılmış kapitalist modernite özünde kendi zamansallığını dayatır. O zaman modern, modernite anlamına da gelen ŞİMDİ’dir. Latince’deki carpe diem’in negatif anlamında bir şimdi. Haliyle ona karşı Demokratik Modernite’nin zaman algısı farklıdır. Bir saat olarak burada bu ikisi arasındaki farkı gördüm. Zaman burada özgürlük olarak yaşanır. Kendini hegemonik olan tüm kavram ve onun bilinç sisteminden kurtarmakla! Düşünce ile dil buradaki etik, estetik ve politik gerçekliğin en mükemmel ifadesidir. Burada, bu Dergah’ta “Nasıl yaşamalı?” - ki etik olanın en temel sorusudur bu- sorusuna cevap üretilmektedir. Cevap mı? Hayatın, insanın kendisi NASIL YAŞAMALI’ya verilmiş en güzel cevaptır. Birlikte kaldığı sahabelerini kendisiyle birlikte özgür yaşamın anlam derinliğine çeker; kıyılarda, sığ sularda değil, okyanusun derinliklerine daldırır. Burada pratik anlamda yaşam elbetteki dardır. O yüzden de yaşamın düşünce ve hakikat boyutu üzerinde derinleşmek özgürlükte seyretmektir. ANLAM olmazsa burada yaşam olmaz. Varlığın tecrit edilmesine karşı demokratik modernite yaşamında, toplumsallıkta derinleşmek. Lotte’nin kitapta dediği gibi “Ama ben hiç ‘eski’ değilim, ben burada ŞİMDİ’nin içindeyim.” Aynen öyle. Bu ŞİMDİ’de dünya sistemiyle muazzam bir çarpışma var. Bir bilseniz burada bir kalp nasıl çarpar, bir nabız nasıl atar, nefes nasıl alınır? Şunu farkettim bu Dergah’a geldiğimden beri: Siz saatleri yaşıyorsunuz; “ Siz saatleri yaşadınız. Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. Tanığınızım.” Bir dizeyi, bir cümleyi aşamamak elbetteki ağır bir değerlendirme. Özgür olanların ve omuzlarına dünyanın büyük yükü binenlerin içini dolduracağı tek sözcük BAŞARI’dır. "Devrim olmak" demiştiniz bir mektupta, aynen öyle. Zamanın bizzatihi kendisi olmaktır bu. Yine de sizdeki büyük özgürlük gülümsemesini, gözlerinizdeki zaferin, PİR’in gördüğü zaferin kararlılığını görmediğimi söylesem hakikate iftira atmış olurum. Ben de buradan, HAKİKAT denizinin içinden bakıyorum dünyaya; Evrene, bireysele, toplumsala buranın gözünden bakınca eleştiri demeyelim, tespitin tonu farklı olabiliyor. Neyse…

Kairos’u bilir misiniz? Kairos anti-Kronos olarak tanımlanabilir. Bazı araştırmacılar Doğu’nun Khronos’u ile Batı’nın Kronos’u arasında fark olduğunu söyleseler de bu farkı ancak Zervan’da görebildim. Ben bir zaman göstergesi olduğum için (ne kadar hakiki zamanı ifade ettiğim tartışılır) konuya farklı yerden bakmaya çalışırım. Anti-Kronos olarak Kairos Hakikatin Bilgesi için iyi bir tanım olabilir. Yunan mitolojisinde onu, yani Kairos’u Zeus’un, ellerinde ve ayaklarında kanatları olan genç oğlu olarak tanıyoruz. Bakmayın siz Zeus’un oğlu dediğime, kim bilir hangi ilişkiyle kendine bağlamıştır onu. Değineceğim kimliği onu ele verecektir.

Kairos, Fırsat tanrısıdır. Önemli bir karar ya da seçim için “doğru zaman” demektir. Mesela tarihteki büyük hicretler, büyük çıkışlar, hamleler Kairos’u anlatır. Doğru Zaman ya da Doğru An! O bir tanrıçanın oğludur. Kadına dayalı toplumsal yaşamın ve sanatlarının çocuğudur. Mitolojinin, efsanenin, halkların zaman algısını anlatır. Kapalı olan bir şeydeki gözenek, girilebilir açıklık demekmiş. Yunanlılar bu açıklığa “Poros” derlermiş. Bence ilk Aryan ve Hurri kadınları -özellikle de Tel Xalaflı kadınlar- dokuma sanatındaki bir işlemi ifade etmek için Kairos derler; “dokumacının mekiğini hızla inip kalkan çözgü iplikleri arasından geçirdiği o kısacık anı belirten bir terim.” Kumaşın dokusundaki zamanın dokusunu, belki de ağından kurtulabilmek için en ufak açıklığı belirtir Kairos. Bir halıyı düşünelim, o kaçırılmış anlar, bir halı ortaya çıksa bile defolu olacaktır. O açıklıklar, o kaçan an’lar ileride hep başa bela oluyor. Çorap söküğü gibi. Özgürlüğün inşasında Hakikat Bilgesi her daim bir deyimle bu Kairos anını ifade eder: “İğne ucu kadar bir fırsat bulduğumda onu halk için, devrim için kullanmak!” Hele ki Ortadoğu gibi oldukça karmaşık bir alanda küresel-hegemonik güçlerle mücadele ediyorsanız burada Bilinç- Kairos zamansallığından başka bir şey olabilir mi? İşte burada bir saat olarak şunu gördüm: Zaman gerçekleşen bilinçtir.

Bu, gerçeğin bir boyutu iken, bir diğer boyutu ise fırsatlar veya doğru zaman tanrısının sunduğu başka imkanlara da bir göz atmakta fayda var. Her daim sorar: “Bu kaçan fırsatların kaçıncısı?” Ruhunda kopan fırtınaları bilirsiniz. Gözlerinin önünden kayıp giden büyük fırsatlar, 'geliyorum' diyen tehlikeler… Stratejik düşünen ve yaşayan insan böyle görür ve hisseder. Bazen Kairos’u size yollar; ayaklarında kanatlı sandaletleri, alnında bir bukle ve ensesi traşlı bir genç olarak; “yakala saçından, o, seni gideceğin yere götürür.” Fırsatı saçından yakalamak! Almanlar hala da ele geçen fırsat anlamında bu deyimi kullanırlarmış. Ortadoğu kültürel geleneğinde “yürü be kulum” deniyor. Elbetteki demokrasinin, özgürlüğün, iyiliğin, devrimin, ahlakın fırsatıdır bu. Halkların, Demokratik Modernite’nin! Hakikat Bilgesi niye kızar, öfkelenir? Neden “beni sevmiyorsunuz!” der? Yaşamı, ruhu, bilinci hep Kairos anına göre geçmiş, stratejik bakıp görmüş ve de söylemiş olandan başka ne işitebiliriz?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.