Kürt çocuklar Sonderschule’ye zorlanıyor

Haberleri —

Yaklaşık dört yıldan beri adı Förderschule (özel eğitim okulu) olarak değiştirilen Sonderschule (özel okul), uzun yıllardan beri Almanya’da eğitim sisteminde sorunlu öğrencilerin tekrardan eğitilerek normal okullara kazandırılmasını amaçlıyor. Förderschule’ler de okuyan öğrenci sayısı, ülke genelinde 2007 yılının sonunda 430 bine ulaşmıştı. 2009 yılında Almanya’nın da altına imzasını attığı Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi çıkarıldı. Bu kanun gereği Alman devletinin 2020 yılına kadar Förderschule’leri kapatması gerekiyor. Ayrıca çıkarılan bu kanuna göre sorunlu öğrenciler de, diğer normal öğrencilerle birlikte aynı sınıfları paylaşabilecek.
Bielefeld kentinin Heepen semtinde bulunan Kürt ailelerin çocukları da, öğretmenleri tarafından bu okullara yönlendiriliyor. Aileler ise, bu duruma tepkili. Zira ülkelerinde yaşanan savaş sonucu Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalan Kürtlerin, birçok alanda yaşadığı sorunlar var: Sosyal, kültürel, anadil eğitimin olmayışı, ülkeye uyum, siyasal vb. Kürdistan’da eğitim fırsatı bulamayan, Avrupa’da yeterince dil bilmeyen ve çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilenemeyen veliler, çocukların geleceklerini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu tür aile ortamında gelişen çocuklar, doğal olarak okul çağında bir dizi eğitim sorunu yaşayabiliyor. Dolayısıyla ilgisiz kalan öğrenciler, kendilerini sorunlu öğrencilerin gönderildiği Sonderschule’de buluyor.
Kürt çocuklarının bu Sonderschule’lere bilinçli yönlendirildiği iddialarını, Heepen semtinde bulunan bu okullardan Tierplatzschule’nin okul Müdürü Mike Noßmann’ın yanısıra sosyal pedagoglar, Kürt kurum temsilcileri ve bu okula gönderilen çocukların aileleri ile görüştük.

‘Çocuklarımız mağdur ediliyor’
Ailelerle yaptığımız görüşmelerde, çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen kimi aileler, Schulamt’a (çocukların Sonderschule’ye gitmesine karar veren kurum) karşı bu konuda verdikleri mücadeleyi kazanmışlar. Diğer yandan çocukları hala bu okullarda olan ailelerin ortak kanısı şu; „Çocuklarımızla ilgilenilmiyor. Yabancıların çocukları dışlanıyor. Çocuklarımız mağdur edilerek, eğitim hayatları bitirilmek isteniyor.“

‘Helin bunu hak etmedi’
9 yaşında ve 3. sınıf öğrencisi Helin Ay, bir yıldır Sonderschule kapsamındaki Tierplatzschule’ye gidiyor. Kürdistanlı Helin Ay’ın babası Seid Ay, çocuğunun iradeleri dışında, zorla bu okula gönderliğini ifade ediyor. Seid Ay, çocuğunun Sonderschule’ye gönderilme sürecini şöyle anlatıyor: „Çocuğumun bu okula gönderilmesine gerekçe olarak önce ‘görme yetisinin yeterli olmadığını‘ söylediler. Bunun üzerine doktordan gözlerinin sağlam olduğuna dair rapor aldık. Ardından ‘kulakları az işitiyor’ dediler. Kulakları için de sağlam raporu aldık. Son olarak ‘kendisine neden arkadaş bulmuyor? dediler. Bütün bu olumsuzlukları atlattıktan sonra gerekçe olarak çocuğumun ‘yazı yazmada zayıf olduğunu’ söylediler. Bunun üzerine avukatım aracılığı ile itirazda bulundum fakat Schulamt beni suçlu buldu.“ Tüm yolları denediğini fakat sonuç alamadığını belirten Ay, „Çocuğumun bu okula gönderilmesine ilişkin Schulamt’ın aldığı karar öncesi okulundan bana herhangi bir mektup veya haber gelmedi, karar aniden ortaya çıktı. Eğer önceden çocuğun eksikliklerine ilişkin bilgi verilseydi tedbir alırdık. Çocuğuma derslerinde yardımcı olmaları için ek ücret bile ödedim. Demek tüm bunlar formaliteymiş, çocuğumla ilgilenmediler“ dedi. Baba Ay, „Kızımın Sonderschule’ye gitmesi adeta siciline işliyor, Helin bu okula gitmeyi hak etmemişti“ şeklinde sitem ediyor.

Kürtçe kursa tepki gösterdiler
Aynı duruma maruz kalan bir başka aile ise Akman ailesi. Ailenin üç çocuğu da Tierplazschule’ye gönderiliyor. 5. sınıfa giden 12 yaşındaki Demhat, 4. sınıfa giden 10 yaşındaki Evin ve 3. sınıfa giden 9 yaşındaki Serhat. Bu duruma tepkili olan baba İsa Akman, „Benim gözümde çocuklarım okula gitmiyor“ diyor.
Demhat’ın anaokul sonrası, Serhat ve Evin’in de birinci sınıftan sonra bu okula gönderildiğini belirten baba Akman, konu hakkında şöyle konuştu: „İlk kararlar bize hep Grundschule’den (ilkokul) bildirildi. Fakat, Evin matematik, Serhat ve Demhat ise yazı yazmada yaşadıkları sorun nedeniyle Sonderschule’ye gönderilme kararı alındı. Kararlara itiraz edip, birkaç defa Schulamt’a gittik ama o zamanlar bilgimiz yoktu ve itirazımızı sadece sözlü olarak yaptık. Sonuç olarak bize ‘mecbur göndereceksiniz yoksa hakkınızda dava açarız’ dediler.“
Çocuklarını Bielefeld Mezopotamya Dostluk ve Barış Evi’nde düzenlenen Kürtçe kursa gönderdikten sonra olumsuz tepkilerle karşılaştıklarını söyleyen anne Hazna Akman ise, „Çocuklarımız okul sonrası derslerine yardımcı olunması amacıyla Tagesgruppe (günlük grup) denilen bir yerde ayrıca eğitim alıyorlardı. Buradaki öğretmenlerinden biri bana, ‘çocuklarınızı neden Kürtçe kursa gönderiyorsunuz. İlk önce Almanca öğrenmeleri gerekiyor’ dedi. O günden sonra çocuklarımızı Kürtçe kursa göndermiyoruz. Çocukların kendi anadillerini öğrenme hakkı yok mu?“ diyerek mağduriyetlerini dile getirdi.

Melisa: Okuldan dolayı benimle alay ediyorlar
Kız çocukları Tierplatzschule’ye gönderilen Yüsün ailesi de, mağdur oldukları görüşünde. Anaokuldan hemen sonra ‘kulakları ağır işittiği’ gerekçesiyle  Tierplatzschule’ye bir yıllığına gönderilen 4. sınıf öğrencisi Melisa Yüsün (11), 4 yıldır hala aynı okulda.
Melisa’nın nenesi Zeynep Yüsün, torununun durumunu şöyle anlatıyor: „Melisa’nın kulakları ağır işitiyor diye bu okula yolladılar. Bana, ‘Melisa bir yıl daha bu okulda devam edecek sonra normal okula göndereceğiz’ dediler. Ben de gönderilme kararına imza attım. O zamanlar dil bilmiyorduk, bizi kandırdılar. Melisa kulağından ilk kez ameliyat oldu. Durumu iyi olmasına rağmen halen orada tutuluyor. Melisa ne deli ne geri zekalı. Torunum bu durumu hak etmiyor.“
Dede Newzat Yüsün de, „Torunumun ne zamana kadar orada kalacağı belli değil. Bu okulda çocukla ilgilenmiyorlar. Torunum bir an önce normal okula gönderilmeli“ şeklinde tepki gösterdi.
Mağdur çocuk Melisa da yaşadıklarını şu sözlerle dile getiriyor: „Okula gitmek için her otobüse bindiğimde, gittiğim okuldan kaynaklı alay ediyorlar. Ondan dolayı bu okula gitmek istemiyorum. Bazı öğretmenler bizimle hiç ilgilenmiyor. Ben okumak istiyorum ama bu okulda değil, başka bir okula gitmek istiyorum.“

Okul müdürü: Kürt aileler itiraz hakkını kullanmıyor


Tierplatzschule okul müdürü Mike Noßmann’la da, okul hakkında konuştuk. Noßmann’ın verdiği bilgiye göre, toplam mevcudu 141 olan Tierplatzschule’nin % 50’si yabancı öğrenci. Bu oranın % 30’unu ise, Kürt öğrenciler oluşturuyor. Yani okulda yaklaşık 22 Kürt öğrenci var.
Okula alımların Schulamt (Okul Dairesi) tarafından kararlaştırıldığını belirten Noßmann, prosedürlerini şöyle anlattı: „Başta dil yetersizliği olmak üzere konsantre olamama, davranış bozukluğu yaşayan öğrenciler buraya gönderilmektedir. Prosedüre göre doktor raporları tutulur. Alınan bu karara ailelerin itiraz hakkı vardır. Fakat Kürt ailelerinden itiraz hakkını kullanan aile sayısı çok nadir. Genellikle Alman veliler itiraz etmektedir.“
Noßmann, çocukların dilini geliştirip, normal okullara hazırladıklarını, meslek edinmelerini sağladıklarını savunuyor. Ailelerin „Çocuklarımız Almanca’da yetersiz olduğu için bu okullara gönderiliyor“ sözünü hatırlattığımız Noßmann, şunları söyledi: „Bunu böyle değerlendirmek doğru olmaz. Çocuk önce anadilini yeterince öğrenemiyor. Kendi anadilini öğrenemediği zaman yabancı dili haliyle öğrenemiyor; bu da, gelişimi esnasında davranış bozukluklarına yol açıyor. Haliyle sorunlu bir çocuk durumuna geliyor. Kendini ifade edemiyor ve çocuğun psikolojisine yansıyor. Anne ve baba Almanca bilmediği için çocuğuna yeterli desteği veremiyor. Aile çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyorsa, Almanca dil kurslarına gitmesi gerekiyor.“
Eyalette Kürtçe anadil hakkının bulunduğunu belirten Noßmann, „Ama Kürtçe öğretmen eksik. Var olan öğretmenler diplomaları ile beraber okullara başvurup, Kürtçe anadil öğretebilirler. Okulumuzda yaklaşık 22 Kürt çocuğu var, bu da önemli bir oran. Çocuklarda Alman devletini tanımama eğilimi var. Derslerde Bielefeld Bölgesi ile ilgili coğrafya dersi, hiç ilgi görmüyor. Çocukların gelişimini politik olgulardan uzak tutmak gerekiyor“ dedi.

‘İtiraz hakkınızı kullanın’

Bielefeld kentinde faaliyet yürüten Mezopotamya Dostluk ve Barış Evi Başkanı Leyla Yağız, göçmen çocukların bilinçli bir politika sonucu Sonderschule’lere gönderildiğini söyledi. Göçmen çocuklara eşit davranılmadığını belirten Yağız, „Bizler buradaki eğitim sistemine yabancıyız. Anne ve babaların kanunları ve Alman dilini iyi bilmesi gerekiyor. Okullarda çocuklarımıza eşit davranılmadığını düşünüyorum. Ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekir. Bizler burada Kürt olarak tanınmıyoruz hala Türk olarak tanınıyoruz“ diye konuştu. Okullarda verilen Türkçe derslerine de atıfta bulunan Yağız, sözlerini şöyle sürdürdü: „Okullarda verilen Türkçe dersi ile çocuklarımız Türkleştirilmeye çalışılıyor. Çocuklarımızın ısrarla Türkçe derslerine katılmak istenmesini anlamıyorum. Ayrıca aileler, Sonderschule konusunda dikkatli olmalı. İtiraz hakkını kullanmalı. Aileler çocuklarına zaman ayırmalı, halk olarak eğitime yaklaşımımız zayıf, çocuklarımızı ihmal ediyoruz. Anne ve babalar mutlaka çocukları ile ilgilensin.“


‘Ailelere de büyük görevler düşüyor’

Kürdistanlı pedagog Mahmud Koyun ise, bu okul sisteminin çözüm olmadığına vurgu yaptı: „Bu sisteme tamamen karşıyım. Kürt çocukları başta olmak üzere göçmen çocuklarının eğitimi için bir çözüm değildir. Förderschule’ye gönderilen çocukların temel sorunu, kendi anadillerinde eğitim almamalarıdır. Anadilini öğrenemeyen çocuk, Almanca ve diğer dilleri de öğrenemiyor.“ Anne ve babalara da büyük görevler düştüğünü belirten Koyun, son olarak şunları söyledi: „Aileler ilk önce çocuklara düşünmeyi öğretmeli, çocuklara karşı kullanılan ‘Sus konuşma!’ metodu, onların korkmasına ve düşündüğünü rahatça söyleyememesine yol açıyor. İki kültür arasında kalan çocuğun dengesiz gelişimi, derslerine de yansıyor. Aileler kültürel eğitimi bilinçli bir şekilde çocuklara vermeli, çocukların dersleri ile yakından ilgilenmeli. Çocukların her akşam en az 10 dakika kitap okumaları ve teknolojik aletlerden uzak durmaları sağlanmalı.“


MURAT MANG-AHMET ŞENPINAR/BIELEFELD

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.