Kürt kadın direnişinin kökleri

Haberleri —


40 yıllık Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin bugün Ortadoğululaşması hatta evrensel bir öncülük kimliğine ulaşması, radikal bir duruşa en başından bu yana sahip olmasından kaynaklıdır. PKK öncülüğünde şekillenen Kürt Özgürlük Hareketi'ni radikal yapan temel yan, kadın özgürlük mücadelesini Kürdistan'ın temel özgürlük ilkesi ve ölçüsü olarak belirlemesidir. Devrim içinde devrim gerçekliğini esas almasıdır. Devrimler tarihinde 'cefakar, fedakar, cesaretli, kahraman rolleri' olsa da ikinci planda olmaktan kurtulamayan kadın, kendi adına devrimini yaratmak için adım atmıştır. 
'Kürdistan sömürgedir' belirlemesi, 'kadın ilk sömürgeleştirilen-köleleştirilen insandır, ilk iktidar ilişkisinin kurulduğu insandır' belirlemesine ulaşmıştır. 'Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez, Kürdistan devrimi kadın devrimidir' denilmiştir.

Kadın hep vardı

Kürt kadını, Kürt tarihinde her zaman yer aldı. Sömürgecilerin eline geçmemek için kendini uçurumlardan atanlar, direnişin en ön saflarında elinde mavzeriyle savaşanlar, darağacına çıkarken Kürt halkını en onurlu bir duruşla temsil edenler, sürgün yollarında ya da en vahşi işkenceler altında başını hep dik tutanlar... Besêler, Zarifeler, Leylalar, Saralar...
PKK öncülüğündeki Kürt Özgürlük Hareketi'nin ilk oluşum döneminde, Kürt sorununu sosyalist çizgide ve çağdaş hedeflerle çözüme kavuşturma arayışçıları arasında Kürt kadınları da vardır. 1968'li yıllar dünyada bir zihniyet devrimini, yine özellikle feminist düşünce ve hareketlerinde önemli bir yapılanmayı ifade etmektedir. Sınıf-ulus özgürlük tartışmalarının yanında kadın özgürlük arayışları da ilgi çekmektedir. PKK'nin grup döneminde yer alan ve sayıları birkaçı geçmeyen ilk kadın katılımları, cins özgürlüğü açısından adı konmamış bir kadın devrimine adım atmayı içerse de esas alınan; Kürdistan'ın sömürge olmaktan çıkarılmasıdır. Tüm özgürlükler bu talepte dile getirilir.

Kuruluş Bildirisi'nde 'kadın özgürlüğü' yer alır

Kadınların grup ve sonrasında partileşme çalışmalarına katılmasıyla, Kürt Özgürlük Hareketi kadın özgürlüğüne yaklaşımıyla da farklılığını geliştirmeye başlar. PKK'nin 1978'de kuruluşunu ilan ettiği ilk bildiride kadına dönük belirlemeler de vardır. Bildiri, kadınları devrim saflarına davet ederken, "Kürdistan’da kadın sömürülmektedir ve kadın köledir. Bu köleliği aşabilmesi için kadınların bu devrime ve bu mücadeleye katılması gerektiği" dile getiriliyordu. 1980'li yılların başına denk gelen bu dönemde kadınların Kürdistan'da yapılan toplantılara katılımında bir artış görülür.
Kürdistanlı kadınlar devrimcileşme, toplumsal ve sömürgeciliğin belirlediği sınırları aşma temelinde evlerinden dışarı çıkmaya, düşünsel, ideolojik, felsefi, siyasal, sosyal sorunlarda taraf olmaya, kadına verilen klasik rolleri sorgulamaya başlarlar. Bu sorgulama nicel bir güç oluşumunun önünü açarken, asıl olan Kürdistan devriminde niteliksel bir derinleşmenin de kapılarını açar. Devrimci denildiğinde ilk akla 'erkek' gelirken, Kürdistan toplum gerçekliği açısından tam bir sosyal devrim olma özelliğini geliştiren 'kadın devrimci' kimliği de şekillenmeye başlar. Kadın ve toplum açısından, devrimin artık destekleyeni değil, sahibi olma konusunda da bir değişim süreci yaşanmaya başlar.

12 Eylül faşizmine kadının cevabı

Türkiye Cumhuriyeti'nin 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesine karşı PKK hareketinin öncü kadro-militan ve taraftarları adeta tarihi yeniden yazarlar. Kadınlar da başlıca tarih yazıcılarıdır. Tutuklamalar ardı ardına gelişir. Gözaltına alınan Kürt kadın devrimcilere, Türk faşist devleti işkencecileri 'özel' yaklaşım sergilerler. Orada PKK, özgür Kürt kimliği kırılmak istenir. Klasik toplum ölçüleri temelinde yaklaşım ve beklenti sergileyen işkenceciler, 'kadının bedensel-iradesel-ruhsal teslim alınması demek, Kürt erkeğinin de teslim alınması, pes etmesi olacaktır' diye düşünürler. Ancak sergilenen genel ve özelde de kadın direnişi, onların bu hesaplarını altüst eder. Sakine Cansız'ın direnişi kadar zindan içinde oynadığı öncü rol, birçok devrimciyi ayağa kaldırır. Celladının yüzüne tükürerek, halklara ve kadınlara egemenlerce verilen rolü paramparça eder. Siyasi savunma yaparak, kadının bu devrime sadece manevi değil, büyük bir irade, ideoloji ve bilinçle katıldığını gösterir. Sömürgeciliği çözümler. Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin, Dörtler'in yazdıkları destanlara, kadın direniş destanı da eklenir.

Dağlar kadınlar olmadan özgürleşmez

1980'lerde kırsala çıkan ve ilk gerilla deneyimleri ve adımları olarak anılan gruplarda kadınlar da yer alır. Dağda askerle, şehirlerde faşistlerle çatışırlar. Dêrsim'de Türkan Dere adlı sempatizan faşistlerce katledilir. Nuray Erenler de böylesi bir çatışmada yaşamını yitirir.
Besê Anuş, Kürt kadın özgürlük mücadelesi içinde ayrı bir yere sahiptir. İlk kadın gerilla, ilk kadın komutan olarak bilinir. Besê Anuş evlidir ancak bireysel yaşamından çok devrimcilik yapmak tercihi olmuştur. Yiğitliğiyle, fedakarlığıyla tanınır. Bese Anuş, 1981 yılının 17 Mart’ında Pazarcık’ta çıkan bir çatışmada şehit düşer.
İlk kadın gerillalardan Azime Demirtaş 26 Aralık 1981'de, Rahime Kahraman (Saadet) ise 1983'te Botan’ın Besta alanında bir pusuda şehit düşer. Kadın özgürlük mücadelesinin kurucuları arasında sayısız isim vardır: Türkan Derin, Hanım Yaverkaya, Sultan Yavuz, Adife Sakık, Çiçek Selcan (Ruken)...
Kadın gerillalar sadece sömürgeciliğin askeri-anti propaganda saldırılarına karşı değil, toplumsal ve zihinsel geriliklere karşı da mücadele ederler. Bu kadına verilen 'eş, anne, sevgili, kızkardeş' rollerini aşan bir mücadeledir aynı zamanda. Bir kadının dağlara çıkması, eline silah alması, çatışmalarda yer alması, son kurşununa kadar direnmesi, teslimiyet dayatmalarına karşı tavizsiz tutumu, Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Kürdistan toplum gerçekliğinde önemli altüst oluşları yaratır.

İlk özgün örgütlenme

1986 yılı PKK hareketi içinde önemli bir anlama sahiptir.
Rêber Apo'nun "Burada an değil tarih, kişi değil toplum çözümlenir" tespiti çerçevesinde erkek ve kadın kadroların kişilik şekillenmelerini ele alarak yaptığı çözümlemelerin kitaplaştırılarak topluma ulaştırılmasıyla, toplumda "Özgürleşmek sadece sömürgecilikten kurtulmakla sağlanmaz, toprakların özgürleştirilmesinin güvencesi özgür insanları, kadını, erkeği yaratmakla sağlanır" düşüncesi, kadın öncülüğündeki sosyal devrimi hızlandırır.
1987'de Almanya'nın Hannover kentinde Kürt kadınları açısından bir ilk yaşanır. Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği (YJWK) bir kongre ile kuruluşunu ilan eder. Artık Kürt kadınları özgün kimlikleriyle, yani 'var' olduklarını ifade eden YJWK'yle kendilerini örgütleyecekler, eğitecekler ve toplumsallaşarak devrimi yürüteceklerdir. YJWK'nin kuruluşunda yer alan 40 kadın arasında Gurbet Aydın (Mizgîn), Binevş Agal (Bêrîvan) ve Emel Çelebi (Mine) de vardı.

Bêrîvan: Kahraman bir Êzîdî Kürt kadını

1990'lar Kürt kadınının toplumsal ayaklanma ve örgütlenmelere önderlik ettiği yıllar olur. Êzîdî Kürt kadını Bêrîvan, Cizre'de Mem û Zîn destanını çağdaşlaştırır. Kürt insanının Kürdistan'a, kadının özgürlüğe sevdasının yeni adı olur. Halk örgütlenmesindeki başarısı, Türk askeri güçlerinin 'teslim ol' çağrısına son kurşununa kadar direnmesiyle cevap vermesi sonrasında Cizre Serhildanı'nın yaşanmasıyla ortaya çıkar. Kürt toplumu öncüsünün peşinde alanlara çıkar, onu sahiplenir ve tarih yazar. Artık her şehirdeki serhıldanlarda kadın en önde, zafer işaretleriyle kurşunlara karşı yürür.
Kadının devime katılımı sadece Bakur'da değil, Rojava Kürdistan'ında da patlama yapar. Yoğun kadın katılımı ile birlikte özgün kadın eğitimleri artar, eğitim evleri açılır, kadın yoğunlaşma grupları oluşturulur. Bêrîvan, Zekiye Alkan olur, Rahşan Demirel olur. Dağlara akan kadınlar, yeni bir destan daha yazarlar. Bêrîvan, Bêrîtan olur...

Kadın ordulaşması

1992 yılında Başûrê Kurdistan'da yaşanan Güney Savaşı'yla Kürt Özgürlük Hareketi 'ya teslimiyet ya imha' seçeneklerine mahkum edilmek istenir. Gerilla saflarına yeni katılmış olan binlerce erkek ve kadın, bu savaşta tarih yazarlar. Gülnaz Karataş (Bêrîtan), binlerce kadın gerilladan biridir. Savaşın kaderini belirleyen bir direniş sergiler. İki aya yakın süren bu savaşta Bêrîtan'ın duruşu, kadının gerillada ordulaşma ve komutanlaşma gerçekliğini yaratır. Kadın pratiğiyle savaşa yön verebileceğini, savaşın ve zaferin yönlendiricisi olabileceğini kanıtlamıştır. Kadının bu olağanüstü düzeyi kadın ordulaşması kararıyla taçlandırılır. Erkek egemenlikli sistemin ordulaşmasına karşı alternatif kadın ordulaşması olacaktır. Adı, YAJK olur.
Artık kadının karar merkezleri oluşur. Özgün-özerk örgütlenme her alanda daha da genişler, büyür. 1995'le birlikte her yerde kadın yönetimleri ve karar mekanizmaları oluşturulmaya başlanır. Özgün eğitimlere ağırlık verilir. Kadının siyasal alandan toplumsal alana, kültür sanattan askeri alana, basın yayına kadar yetkinleşmesi üzerinde durulur.

Zîlan ile kadın kurtuluş ideolojisine doğru

30 Haziran 1996'da Dêrsim şehir merkezinde Zeynep Kınacı (Zîlan) bir fedai eylemi, ardından Sema Yüce'nin gerçekleştirdiği eylem kadar, mektuplarında dile getirdikleri derin ideolojik düzey, kadın özgürlük ideolojisinde daha ileri bir düzeye ulaşma ihtiyacını ortaya çıkardı.
8 Mart 1998'de ilan edilen Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile başlayan süreç kadın partileşmesini, sistemin yarattığı erkeği dönüştürme projesini ve sistemden radikal kopuş teorisini getirir. Kadın kurtuluş ideolojisi nice bedelle ve her halktan kadının canlarıyla yazılır aslında: Andrea Wolf, Meryem Çolak, Gurbetelli Ersöz, Çerkez Helin, Türkmen Canda...

Alternatif sistemin inşası

2000'lerin başından itibaren Rêber Apo'nun ilan ettiği Demokratik Konfederalizm sistem projesiyle yeni, alternatif sistem inşası süreci başlatıldı. Bu süreç; iktidar-devlet dışı tüm toplumsal kesimlerin, kadın özgürlüğüne, ahlaki ve politik topluma, ekolojik dengeye dayalı, komünal yaşamı her yerde inşa etmesini ifade ediyor. Eşbaşkanlık sistemi de bunun bir boyutunu oluşturuyor. Kadın, özgün ve özerk örgütlenmesini güçlü tutarak, tüm toplumsal örgütlenmelerde yerini almayı, özne olmayı, bizzat kendisi yönetmeyi hedefliyor.
Kadın devrimini yaratan Kürdistan Özgür Kadın Hareketi örgütlenmesi ve mücadelesini her geçen gün büyütürken, düzenledikleri son kurultayla, kadın konfederalizm sistemini inşa edeceklerini, bunu da KJK (Komalen Jinen Kürdistan-Kürdistan Kadınlar Topluluğu) örgütlülüğü ile gerçekleştireceklerini ilan etti.

İlk adımdan Rojava Devrimi'ne

Kürt Kadın Hareketi, demokratik konfederalizm inşa sürecinde de büyük bedeller ve direnişler sergiledi. Şîlan Kobanê, Uta ve Amara, Viyan Soran, Şirîn Elemhulî, Çîçek Kiçî, Sorxwîn, Arjîn Garzan, 3 kızıl gül; Sara-Rojbîn-Ronahî, Arîn Mîrkan ve daha isimlerini sayamadığımız nice özgür kadın... Onların ilk söze, ilk adımlara bağlılıklarının sonuçlarını bugün Bakur, Rojava, Başur, Rojhilat'ta ve Kürt Kadın Hareketi'nin evrenselleşmesinde görmek mümkün.
Başûre Kürdistan'da, kadın kültürünün köklerini bağrında taşıyan Şengal'de Kürt kadınlarına yapılanlar, erkek egemenlikli sistemin kadın önderliğinde daha da yayılacak olan büyük Ortadoğu devriminden duydukları korkudandı.

Bu devrimi kadınlar, halklar, tüm ezilenler yapıyor. Bugün tüm dünya, Kürt kadınların örgütlülüğüne, mücadelesine inanan, destek veren, onunla yoldaş olanlar bunu görüyor, bunu selamlıyor ve bu devrimi büyütmek için seslerini yükseltiyorlar. Kürt kadın özgürlük mücadelesi de buna cevap olacaktır; tüm eşitsizlikler, sömürüler aşılana kadar, alternatif sistem yaratılana kadar kadınlar dağlarda, sokaklarda özgür yaşayacak, özgürlük için mücadele edeceklerdir.



Mine BAYRAM

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.