‘Kürtçe’yi anlatıcılardan öğrendim’

Haberleri —


1967 yılında kan davasından ötürü İstanbul’a göç eden Cizîrli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Şivan Zeren’in ‘Kurdistanbûl’ ve ‘Dilperest’ adıyla Kürtçe olarak yayınlanmış iki şiir kitabı bulunuyor.
‘Kurdistanbûl’ adlı kitabı, geçmiş ve hayallerin izlerinin yanı sıra teknik olarak teatral ve mensur şiir olarak tanımlanabilecekken, ‘Dilperest’ adıyla yayanlanan şiir kitabında ise, aşka ibadet ve Kürdistan’da yaşananlara yas var.
Şivan Zeren aynı zamanda, İstanbul’da yayın faaliyetini sürdüren Nor Radyo’da  ‘Li Cihanê Guhdarî Dikim (Dünyayı Dinliyorum)’ adlı haftalık Kürtçe bir program yapıyor.
Şivan Zeren ile Kürt edebiyatı ve yayıncılığı üzerine konuştuk.

Akademik çalışmalar artıyor

Şivan Zeren daha lisedeyken kendi anadili olan Kürtçe’ye büyük bir merak sarmış. Edebiyata olan ilgisi önce Türkçe ile başlarken, anadilinde yazamamak onda bir vicdan meselesi haline gelmiş.
Vicdanından yola çıkarak Türkçe yazmayı bırakıp yönünü Kürtçe’ye yöneltmiş. Bu kararından da ödün vermeyen Zeren, Kürtçe’yi hayatın her alanında yaşama geçiriyor. Avesta Yayınları’nda uzun yıllar çalışan Zeren, sahibi olduğu kafe işletmeciliğinin yanı sıra, ‘Berbang’ adlı Kürt yayınevinde şiir dosyalarının editörlüğünü yapıyor. Kürt tarihi ve kimliği üzerine başlattığı okuma kulübünü zamanla Kürtçeye dönüştürerek, işlettiği kafede de sık sık Kürtçe kültürel etkinlikler organize ediyor.
Okur kitlesinin statüyle iç içe olduğunu düşünen Zeren, okuma oranındaki artışın Kürtçe’nin yaşamın her alanında statü kazanmasıyla mümkün olabileceğini ifade ediyor. Kürt edebiyatındaki yükselişi, derleme ve edebi eserlerdeki biçimsel açıdan nicelikle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Kürt edebiyatındaki öykü yazımındaki gelişim son yıllarda  durgunlaştığını düşünse de, Kürtler üzerine akademik çalışmalardaki artışa dikkatleri çekiyor.  Bu artışın dilin daha geniş bir alanda yaşam bulması ve farklı mecralarda harmanlanması durumunda önemli gelişmelere yol açacağına inanıyor.
Zeren Kürtçe’de ekoller konusunda “Kürtçe’de ekollerin oluşmasını da dildeki gelişime bağlıyorum. Ama bu ekollerin başka dillerdeki ekolleri taklitten çok kendi yapısal gelişimine bağlı olması gerekli. Mesela okurun bazen haklı olarak Türkçe’nin ilk zamanlarındaki gibi Kürtçe’de halkın yaşamından uzak ve yapay bir dil kullanılması, Kürt edebiyatçılarının düştüğü bir kıskaç. Bu kıskaçtan kurtulmak gerekiyor” diyor.

‘Yaşlılardan çok güzel kelimeler öğrendim‘

“Her yazarın beslenmesi gereken anlatım kaynakları olmalı ve bunları geliştirme çabası içerisinde olmalı“ diyen Zeren, kendisinin yararlandığı canlı kaynaklar konusunda da şunları söylüyor: “Ben Kürtçe’yi yaşamının her alanında kullanan yaşlı iyi anlatıcılardan terimsel olarak kullanabileceğimiz çok güzel kelimeler öğrendim. Etimolojiyi ve Kürtçe terimler sözlüğü niteliğindeki kitapları karıştırmayı severim. Bu beni besliyor. Amcalarımın ve babamın çok güçlü bir anlatım geleneği var, aynı zamanda annemin deyim ve atasözü kullanımında ustalığı var. Onlarla sık sık konuşur notlar alırım.”  Zeren, edebiyat türlerine ve tekniklerine ilişkin de şunları söylüyor: “Şiirde de öykü gibi tekniğe ve dünyadaki diğer örneklere göz atmak ve kendi dilinin nüvelerine, ahenkli kelimelerine inebilmek çok önemli. Kürtçe, kendi ekollerini birçok dilden daha doğru ve güçlü yaratabilecek olgunluğa sahip. Çünkü çok güçlü ve köklü bir klasik edebiyatı var. Klasik edebiyatımızı iyi inceleyip o makamlarda şehirli yaşamına uygun şiir ve öyküler geliştirmeliyiz çünkü Kürtlerin büyük çoğunluğu artık şehirlerde yaşıyor. Şarkı, şiir ve öykülerde kendilerini bulabilmeliler.”

Üç dosya üzerine çalışıyor

Yayınladığı şiir kitaplarının Türkçe çevirisi olmamasından yakınan Zeren, Kürt ve Türk arkadaşları olduğunu, çeviri sorununun Kürt yazar ve yayıncılarından çok Türk yayıncılarının sorumluluğunda olduğunu ifade ediyor.  Zeren’e göre Türk yayıncılar daha fazla Kürt edebiyatına değer verip çevirilerine bütçe ayırıp destek sunmalı. Kuzey Kürtlerinin otoasimilasyon evresinde ve dillerine sahiplenmede zayıf kalmalarına dem vuran Zeren, Kürtçeye çeviriler kadar Kürtçeden diğer dillere de çevirinin önemli olduğunu vurguluyor. Kürt edebiyatında ismine sık sık rastlayacağımız Şivan Zeren şimdilerde “Çîrokên min - Benim hikayeleri”, “Çîrokên bavê min- Babamın hikayeleri” ve “Çîrokên diya min- Annemin hikayeleri” adında üç ayrı öykü dosyası üzerine çalışıyor.



ÖZLEM GALİP/İSTANBUL

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.