Türkiye gericileşiyor, Kürtler direniyor

Dünya Haberleri —

Lord Maurice Glasman

Lord Maurice Glasman

  • Londra 3. Kürt Konferansı SOAS Üniversitesi’nde gerçekleşiyor. Konferansın konuşmacılarından ve ev sahipliği yapan Lord Maurice Glasman, Türk devletinin etno milliyetçi yapısına karşı direnen tek gücün Kürt halkı olduğunu söyledi.

NEJLA ARİ/HİKMET ERDEN

3.’sü gerçekleşecek olan İngiltere’deki Kürt Konferansı 15 Şubat 2024 saat 10:00’da SOAS Üniversitesi’nde gerçekleşecek. Lord Maurice Glasman, Simon Dubbins, Dr. Thomas Jeffrey Miley, Michela Arricale, Mazlum Dinç, Diana Nammi, Deniz Bilgin, Melanie Gingell, Leonna Ni Ghoill, Eva Schonveld, Lloyd Russell-Moyle, Dr. Abdulkerim Omar, Feleknas Uca ve Cengiz Çandar’ın konuşmacı olarak katılacağı konferans Kurdistan’daki gelişmeleri ele alacak. Başlıca konu ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit rejimi.

Lord Maurice Glasman, Birleşik Krallık Lordlar Kamarası’nın 63 yaşındaki daimi üyesi olan önemli bir şahsiyet. İşçi Partisi içerisinde etkin bir pozisyonda olan Lord Maurice Glasman, uzun yıllardır Kürtlerin dostu olarak öne çıkıyor. Birçok kez Bakûrê Kurdistan’ı ziyaret eden Glasman, 2019 yılında Rojava’yı ziyaret eden İngiliz heyetin içerisinde yer aldı. Rojava’daki demokratik özerk sistemi inceleyen ve ziyaretinde gelişmeye tanıklık eden Glasman, Ortadoğu’da yaşanacak bir barışın Öcalan’ın fikirleri ile inşa edilebileceğini söyleyenlerden.

Londra’da gelenekselleşen Kürt Konferansı’na ev sahipliği yapan Lord Maurice Glasman, bu yıl 15 Şubat’ta SOAS Üniversitesi’nde yapılacak olan 3. konferansa da hem ev sahipliği yapacak hem de konuşmacı olarak yer alacak.

Etno-milliyetçi Türk devleti

Lord Glasman, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo sonucu Türkiye’ye getirilmesinin 25’inci yıl dönümünde ırkçılaşan Türk devlet sistemini gazetemize değerlendirdi. Türkiye siyasetinin etnik milliyetçi olduğunu söyleyen Glasman, Kürtlerin bu tutuma meydan okuyan tek halk olduğuna dikkat çekti. Türk devletinin Kürtlere yönelik politikasını ve Kürt sorununa bakışını değerlendiren Glasman, “Türkiye, giderek dindar, etno-milliyetçi bir devlet haline geliyor. Bir asır önce Hıristiyan Ermenilerin başına neler geldiğini biliyoruz. Ülkede çok az Yahudi kaldı. Hıristiyan topluluğu, sayıları çok azalan ve çok ihmal edilen bir durumdalar. Kürtler 'Türk' tanımına meydan okuyan tek önemli azınlık olmaya devam ediyor. Dolayısıyla Türk hükümetinin politikasını ya zorunlu entegrasyon ya da düşmanlık olarak tanımlıyorum” dedi.

Anavatan için dayanışma

Uzun yıllardır Kurdistan’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Lord Glassman şunları belirtti: "Dayanışmamı göstermek için Türkiye'ye, Irak'a (birkaç kez) ve Rojava'ya (iki kez) gittim. Yaşadıkları ülkelerin hiçbirinde devleti olmayan, dolayısıyla şiddete dayalı zulme karşı direnen Kürtlerle her zaman dayanışma içinde olacağım. Türkiye boyutunda yaşanan Kürt sorunu uzun yıllardır kronikleşmiş bir sorun. Irak çok gelişti, Suriye ise halen çözülemedi. Kürtlerin tarihi anavatanlarındaki durumuna ilişkin farkındalığı artırmak için toplantıya ev sahipliği yapıyorum.”

Zalim ve acımasızca

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a büyük bir hayranlık duyduğunu ifade eden Glasman, Öcalan’ın ‘demokratik konfederalizm’ fikirinin çok derin olduğunu ve kendisinin de Öcalan’ın fikirlerinden ilham aldığını kaydetti. Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecridi “zalim ve acımasızca” olarak tanımlayan Glasman, Türk devletinin Öcalan’ın fikirlerinden ve Kürt halkı içerisindeki etkisinden korktuğunu ve bunun tecridin altında yatan ana nedenlerden birisi olduğunu ifade etti.

Erdoğan zihniyeti için tehlikeli

Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü konusunda, çoğulcu bir sistemi önerdiğine dikkat çeken Glasman, “Öcalan’ın, kendi kendini yöneten komünler aracılığıyla demokrasiye, dile ve kültürlere saygı gösteren güçlü yerel demokrasi fikri, Erdoğan gibi egemen bir devletçi zihniyet için tehlikedir. Ve devletin böylesi bir demokratik bir sisteme cevabı şiddetle karşılık vermek olmuştur’’ dedi.

Dünya genelinde devam eden Öcalan’a Özgürlük Kampanyasının yeterli düzeyde hakettiği ilgiyi görmediğini düşündüğünü ifade eden Glassman şunları belirtti: “Ukrayna ve Gazze’deki savaş başta olmak üzere dünyada yaşanan büyük gelişmelerden kaynaklı ‘Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa barışçıl çözüm’ kampanyası hak ettiği ilgiyi göremiyor maalesef.”

PKK ve Rojava'ya düşman oldu

Türk devletinin Kürtlere yönelik ağır insan hakları ve savaş suçları karşısında uluslararası kurumların yeterli tepki ortaya koymamasını da değerlendiren Glasman, “Putin Ukrayna'yı işgal ettiğinde BM çok az şey söyledi. Türkiye NATO üyesidir ve Karadeniz'de bir aktördür. Odessa ve Kırım hayati düzeyde stratejik konular. İnsan hakları, stratejik çıkarlara tabidir. Erdoğan onlar için önemli bir stratejik ortaktır. İsveç'in NATO'ya katılmak için Türkiye’ye vermek zorunda kaldığı tavizlere bakın. İngiliz devleti, Ukrayna savaşından bu yana PKK ve Rojava'ya çok daha düşman oldu. DAİŞ vahşeti, Ortadoğu başta olmak üzere dünyada patlak verdiğinde, Kürtler kilit stratejik ortaklardı ancak bunlar için artık bunların önemi yok” şeklinde konuştu.

İngiliz hükümetinin Kürt göçmenler üzerinde uyguladığı baskıların artması ile ilgili sorumuzu da yanıtlayan Glasman, “İngiliz devleti PKK’yi 'terör örgütü' olarak kabul ediyor. Ve daha önce de belirttiğim nedenlerden dolayı, İngiliz hükümeti için Türkiye ile ilişkilerin sürdürülmesi, Kürtlerin özgürlüklerinden çok daha büyük bir stratejik öneme sahiptir” dedi.

Glasman son olarak Kürt halkına yönelik şu mesajı paylaştı: "Kürtler, kendine özgü bakış açısına sahip özel bir halktır. Demokrasi ve özyönetim, farklı kültürlerin saygınlığı konusunda geliştirdiğiniz fikirler çok özel. Davanıza ve geleneklerinize sadık kalmaya devam edin. Dağlardan başka dostlarınız da var."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.