Kürtlerde iki çizgi

Forum Haberleri —

KDP ihaneti/protesto

KDP ihaneti/protesto

  • Kurdistan’da iki siyasi çizgi var. Birincisi; Enkidulara kadar uzanan işbirlikçi çizgidir. İkincisi ise Humbaba’lardan günümüze dek kahramanlık düzeyinde temsil edilegelen yurtseverlik çizgisidir.

XALID KARASUNGUR

Toplumlar homojen değildir, farklı sosyal kesimlerden oluşurlar. Doğaldır ki her sosyal kesim ya da sınıf kendi çıkarlarının düşüncesini ve siyasetini oluşturmaya çalışır. Kürtler de bir toplum olduğuna göre farklı kesimlerin veya sınıfların kendi çıkarlarına göre düşünce ve siyaset oluşturmaları anlaşılırdır. Burada önemli olan siyaset yaparken Kürtlerin varlığına ve özgürlüğüne zarar veren her türlü ilişki ve siyaset tarzından mutlak kaçınmalarıdır. Kürtlerin tarihi bu konuda büyük derslerle doludur. İttifak adına içine girilen ilişkilerin Kürtlere bazen nasıl felaketler yaşattığı ve büyük kaybettirdiği bilinmektedir.

Kurdistan’da tarihten beri en genel anlamda iki siyasi çizginin süregeldiğini bilmekteyiz. Bunlardan birinci çizgi; Enkidu’lara kadar uzanan işbirlikçi çizgidir. İkinci çizgi ise, Humbaba’lardan günümüze dek kahramanlık düzeyinde temsil edilegelen yurtseverlik çizgisi olmaktadır.

Yurtseverlik çizgisi ülkesinin ve halkının çıkarlarını ve kazanımlarını her şeyin üstünde tutar. Burada parti, örgüt, aile çıkarlarından kesinlikle söz edilemez. İşbirlikçi çizgi ise aile, parti ve örgüt çıkarlarını her şeyin üstünde tutar. Burada halkın gerçek çıkarlarından ve kazanımlarından söz etmek mümkün değildir. Bu iki çizgi doğal olarak birbirlerine karşıttırlar. İlişki, çelişki diyalektiği üzerinden bazen birbirlerine uzak ya da yakın dursalar da karşılıklı sürekli bir mücadele içerisindedirler.

İşbirlikçi çizgi sırtını Kürt düşmanı güçlere dayayarak Kürtlük adına aile, parti ve örgüt çıkarlarını korumayı esas alır. Böyle olunca da ilişkide olduğu efendilerine hizmet ettikleri kadar karşılık bulurlar.

Yurtseverlik çizgisi ise sırtını hakikate dayayarak öz iradesiyle mücadeleyi yükseltir. Ülkesinin ve halkının çıkarlarını her şeyin üstünden tutar ve buna göre hareket eder.

Enkidu ve Harpagos’lardan günümüze kadar işbirlikçi çizgi her zaman Kürtlerin varlığına ve kazanımlarına zarar vermiştir. Bu çizgi sahiplerinin ayaklarında pranga, sırtlarında ise büyük bir kambur varmış gibi duruşları hep şekilsiz ve iradesizdir. Buna karşın yurtseverlik çizgisinde olanlar ise ilkeli, öz iradeleriyle hareket ederler. Dolayısıyla duruşları hem dik hem de ulusal ve onurludur.

Kurdistan toprakları üzerinde bin yıllardır işgal ve ilhak saldırıları hiç eksik olmamıştır. Bunu uygulayan güçlerin adları ve isimleri zaman zaman değişmiş olsa da değişmeyen tek şey işgal, ilhak ve talan hareketleridir. Bugün Kurdistan’ın dört parçasında halen yaşanmakta olan da budur. Burada önemli olan şu olmaktadır; Kürtler Bakur, Başûr, Rojava, Rojhilat demeden Kurdistan’a yapılan her türlü saldırı karşısında, açık, net ve cesur biçimde tutum koyabilmeli, direnebilmelidirler. Yurtseverlik çizgisi kesin olarak bunu gerektirmektedir.

Geçenlerde Başûrê Kurdistan’da Hewlêr’e karşı İran devleti tarafından füze saldırısı gerçekleştirildi. Kürt halkı ve Kürt siyasi partilerinin bu saldırıyı kınaması, tepki göstermesi ve tutum alması elbette doğrudur ve olması gerekendir. Hiçbir güç Kürtlerin varlığına ve kazanımlarına hiçbir gerekçe ile saldırıda bulunmamalı, yapılan her saldırıya karşı Kürtler olduğu her yerde tepki gösterebilmelidir. Bu yurtsever her Kürt için ulusal bir görevdir.

Ama Kurdistan’da saldırıya uğrayan sadece Hewlêr değildir. Rojava Kurdistan’ın köy, kasaba ve kentleri soykırımcı-sömürgeci Türk devleti tarafından neredeyse her gün bombalanmaktadır. Halkın yaşam alanları ve olanakları yok edilmektedir. Şimdi Hewlêr’e yapılan saldırıya karşı tutum belirleyip Rojava’da soykırım düzeyinde gerçekleştirilen işgal ve ilhak saldırılarına karşı hiç tepki göstermemek neye yorumlanabilir? Bunun Kürtlükle ve yurtseverlikle bağdaşan hiçbir tarafının olmadığı açıktır. Efrîn’de her türlü ilhak, taciz, tecavüz ve talan gerçekleştiren faşist çetelerle birlikte hareket etmek, onları meşrulaştırma faaliyetleri içinde olmak işbirlikçilikten öteye ihanet değil de nedir?   

Hal böyle olunca Hewlêr saldırısına karşı tepki göstermenin samimiyeti elbette sorgulanır hale gelmektedir. Hewlêr’e karşı yapılan saldırı için ‘bizim de sabrımızın bir sınırı vardır’ demekle bir şey kurtarılmamaktadır. Çünkü bu söylemin ciddiyetten uzak olduğu kesindir. TC’nin Başûrê Kurdistan topraklarını 24 saat bombalamasına hiçbir tepki göstermeden sabrın sınırından bahsetmek anlamsız olmaktadır. İşgalci Türk devleti Başûrê Kurdistan’a 1983 Mayıs ayından beri saldırı gerçekleştirmektedir. Sadece 2016’dan 2023 yılına kadar 6 bin uçak saldırısı, havan ve top saldırısı gerçekleştirmiştir. Bu saldırıların sonucunda Başûrê Kurdistan’da yüzlerce köy zorla boşaltılmış ya da köylüler köylerini terk etmek zorunda bırakılmıştır. Bu saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 190 sivil Kürt yaşamını yitirmiştir. Bu sayıya bu topraklarda ülkesinin özgürlüğü için savaşan Kurdistan’ın onurlu genç kızları ve oğullarının şehadeti de eklenince daha büyük bedellerin olduğu açıktır. İşgalci Türk askerleri daha birkaç gün önce Bradost bölgesinde köylere baskın gerçekleştirip kimlik soruşturması yapmıştır. Şimdi bütün bunları görmezden, duymazdan gelenlerin sabrımız tükeniyor havasıyla kendilerini gizlemesi mümkün değildir.  

Kürtler şimdi tüm zamanlarının en kritik sürecini yaşamaktadır. Büyük tehlikeler kadar tarihte özgürlüğün göz kırptığı denilen an’lar gibi önemli fırsatlar da önlerinde durmaktadır. Tehlikeleri bertaraf etmek, fırsatları değerlendirmek gerekmektedir. Bunun için Kürtlerin ve tüm Kürt parti ve örgütlerinin yurtseverlik çizgisinde birleşmeleri önemlidir. İşbirlikçi çizgiye karşı Kürtler parti ve örgütleri yurtseverlik çizgisinde buluştukları ve birleştikleri kadar işbirlikçi çizgi kaybedecek, direnen halkımız kazanacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.