Kürtlerin yaşam stratejisi öz savunmadır

Forum Haberleri —

Öz savunma

Öz savunma

  • Sömürgeci Türk devletinin asker ve polislerinin Kurdistan’da yaptığı her şey mutlak bir plan ve amaç için bilinçlidir. Şırnak halkının yaptığı ise buna karşı bir hesap sorma, örgütlü bir öz savunma eylemidir.

XALID KARASUNGUR

Doğada ve tüm canlılarda savunmasız olan her şey ve her kim ya da kimler olursa olsun başlarına olmadık belalar her zaman gelebilir. Çünkü kendini savunmak varlık gereğidir. Bu herhangi bir nesne için de geçerlidir, tüm canlılar için de böyledir. Aslında ister canlı ister cansız tüm varlık ve nesnelerde dışa karşı doğal bir içgüdüsel tepki ve savunma refleksi vardır. Fakat iş canlıların içinde insan topluluğu olunca biraz değişmektedir. Burada stratejik akıl devreye girmektedir. Tehlike nedir, neredendir hissetmek, anlamak ve buna göre gerekli karşı tepkiyi örgütlemek ve harekete geçirmek önemlidir. Dikkat edilirse burada bir saldırı yoktur. Bilakis olası bir saldırıya karşı savunma tedbirlerini geliştirmek söz konusudur; yani öz savunma!

Birkaç gün önce Şırnak’ta halkın çok önemli bir öz savunma eylemi gerçekleşti. İşgalci, sömürgeci Türk ordusuna mensup bir uzman çavuş Şırnak’ta bir kadına el uzatmaya kalkışmıştı. Bunu gören ve duyan Şırnak halkı derhal ayağa kalkmıştı. Söz konusu o sapkın uzman çavuşu yine aynı güruhta olan devletin polisi araya girerek ancak ölümden kurtarabilmişti. Şırnak halkının yaptığı şüphesiz müthiş bir hesap sorma, örgütlü bir öz savunma eylemiydi. Bu tür taciz ve tecavüz girişimlerinin Kurdistan’da ilk olmadığı bilinmektedir. Daha önce de Siirt, Van ve Kurdistan’ın birçok şehirlerinde benzer olaylar yaşanmıştı. Soykırımcı, sömürgeci Türk devletinin asker ve polislerinin Kurdistan’da yaptığı benzer olaylar, her şey mutlak bir plan ve amaç için bilinçli yapılmaktadır. Yani ne taciz ne tecavüz ne de yaptıkları talan ve hırsızlıklar hiçbir şey kesinlikle kendiliğinden, rastgele ve tesadüfi olmamaktadır. Kürt’ün onurunu ve iradesini kırmak için bunlar yapılmaktadır. Çünkü onuru ve iradesi kırılan Kürt artık eylemsiz, tepkisiz, hatta onlara göre hiçbir şeydir. İnsanın kendine karşı olan saygınlığını bile yitirmek için yapılan şerefsizliklerdir. Bununla Kürtleri bu tür taciz ve tecavüzlere alıştırmak, yaptıklarını normalleştirmek, kanıksatmak istemektedirler.

Kurdistan’da şimdiye kadar elliden fazla çocuk işgalci ordunun panzerleri altında kalarak yaşamını yitirmiştir. Bunlara "kazadı" demek hiçbir biçimde mümkün değildir. Nasıl ki Kürtlerin değerlerine el uzatmak, taciz ve tecavüze yeltenmek amaçlı, bilinçli bir plan ve stratejiye göre olmaktaysa Kürt çocuklarının Türk panzerleri altında ezilerek can vermesi de belli bir plan ve konsept gereği olmaktadır. Kendileri buna istedikleri kadar kazaren panzer çarpması desinler, Kürtler bunun böyle olmadığını çok iyi bilmektedir. Topluma verilmek istenen mesaj sadece kaba bir gözdağı değildir. Elbette toplumu iradesiz ve refleksiz bırakmak hedeflenmektedir. Bu konularda faşist şef Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar hafızalardadır. Faşist Erdoğan “çocuk da olsa, kadın da olsa gereği neyse yapılacaktır” demişti. Yani Kürtler için hiçbir hak ve hukuk, hiçbir ahlaki ölçü ve kural olmayacaktır. Kürtlere boyun eğdirmek için her şey mubahtır. Dolayısıyla taciz, tecavüz ve Kürt çocuklarının panzer altında can vermesi de bu zihniyetin tezahürü olarak görülmek durumundadır.

Burada Kürt halkının bu olaylara karşı gösterdiği onurlu ve görkemli direnişe geçmeden, bu hukuk ve ahlak dışı olaylar Türkiye’de yaşansaydı neler olurdu diye insanın kendine sorası gelmektedir. Bir an için şöyle düşünelim; devletin asker ve polisleri Türkiye’nin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir vb. illerinde ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde Kurdistan’ın Şırnak, Siirt, Van ve daha pek çok illerinde olduğu gibi kadın taciz ve tecavüzleri yaşansaydı neler olurdu! Başta kadın örgütleri olmak üzere siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, basın-medya ve daha pek çok kişi, çevre ve örgütler tepki göstermez, ayağa kalkmaz, seslerini yükseltmezler miydi? Suça sessiz kalmak suça ortak olmak anlamında olduğuna göre bütün bu haksızlıklara tepki gelişmez miydi? Tabii bir de şu vardır; adını saydığımız Türkiye’nin bu illerinde ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde Kurdistan’da olduğu gibi kamuoyuna yansıyan gerçekten kaç taciz ve tecavüz olayı yaşanmıştır? Türkiye’de belki istisna kabilinde benzer sınırlı olaylar yaşanmış olabilir, fakat burada önemli olan bunun Kurdistan’da bir soykırım ve sömürgecilik politikası olarak planlı, bilinçli ve sürekli tekrarlanarak yaşanmış olmasıdır. 

Sahte panzer çarpma kazaları da böyledir. Türkiye’nin herhangi bir yerinde hiç panzer çarpması sonucu çocuk ya da çocuk olmayan kimselerin yaşamlarını yitirdiği duyulmuş ya da görülmüş müdür? Bunlar Türkiye’de pek gerçekleşmez. Çünkü orası Kurdistan değildir. Çünkü Kurdistan’da soykırım politikası uygulanmaktadır. İşte Kürt halkının büyük isyanı da bunadır. Şırnak’ta mutlak heykeli dikilmesi gereken, dik duruşuyla seçimde taşınma oy kullanmak için Şırnak’a getirilen asker ve polislere parmak sallayarak “konuş sen kimsin, sen nerelisin” diyen o güzel ve yiğit insan bir isyandır, bir onur ve haysiyet savaşçısıdır.

Şırnak’ta onurlu Şırnak halkının öz savunma gücüyle linç ettiği o tacizcinin şahsında aslında linç edilen işgalci, soykırımcı Türk devleti olmuştur. Kürtler onur ve haysiyetlerine sahip olmanın gereği ne taciz ve tecavüzcülere karşı ne de sahte panzer kazalarında Kürt çocuklarının yaşamlarını yitirmesi karşısında asla sessiz kalmayacaktır. Her saldırı bir serhildan gerekçesidir. Saldırılara serhildanla karşılık verilecektir. Van’daki serhildan bir kayyum atama girişimi karşısında gerçekleşti ve başarıya ulaştı. Şırnak öz savunması bir tacizciye karşı infial düzeyinde bir öz savunma eylemi olarak gerçekleşti. Kurdistan’da bundan sonra hainlere, işbirlikçilere ve işgalci Türk devleti ile suç ortaklığı yapanlara karşı Kürtler yaşam stratejisi olan öz savunmayla kendini savunacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.