Lizge DERSİM: Nazlıcan ile Amara

Haberleri —


İki kardeş ne de güzel sarılmış ve gülmüşler. Yılların biriktirdiği hasreti paylaşıyor ve objektife böyle mutlu gülümsüyorlar. Biri Nazlıcan Amara, diğeri Amara Nazlıcan.
Biri Botan’dan yeni dönmüş, diğeri Botan’a gitmeye hazırlanıyor. Amara yıllardır Kuzey Kürdistan eyaletlerine gitmek için öneri üzerine öneri yapıyor, yoldaşları kardeşi Nazlıcan’ın Botan’da olması nedeniyle izin vermiyor. "Ancak O gelirse sen gidebilirsin" diyorlar. Nazlıcan Botan’dan dönünce,  Amara kardeşi geldiği için Botan sözünü koparmış yoldaşlarından. Biri uzun süre Kuzey’de kaldığı, diğeri Kuzey’e hazırlanacağı için Şehit Beritan Özgür Kadın Akademisi’nde buluşuyorlar. Uzun yıllar süren ayrılığı ve hasreti bu süreçte gideriyorlar.
Bu resim, ayrılacakları günlerin resmi. Akademilerinin kapanış töreni yapılıyor. Ve ikisi bol bol sarılıp gülümsüyorlar çevredeki yoldaşlarına.
Nazlıcan’ın yakasında baharın ilk çiçeklerinden bir nergis… Kokusu etrafa yayılıp insanları mest ediyor. Bir nergis kokusunda Kürdistan gerillaları baharı karşılıyor. Bir de ayrılığı… İşte böyle gülümseyerek başlıyorlar ayrılığa. Bahar dağlarda değişim, hareketlilik, gerilla deyimiyle pratik zamanı. Herkes bir yerlere, yeni yerlere gidiyor. Alanları değişmese de yerlerini değiştiriyor, kış kamplarından çıkıp ülkelerinin nöbetini daha iyi tutabilecekleri alanlara yöneliyorlar. Ayrılığın hüznü yok mu? Var elbet… Ama bir de yeniye yol almanın heyecanı, sevinci ve mutluluğu var. Amara ve Nazlıcan’ın ters yönlere başlayacak yolculuklarının heyecanı gibi.
Nazlıcan ve Amara bu resmi 2011 baharında çekiyorlar.
Bu resim ardından, Amara Botan’a, Nazlıcan Xakurkê’ye yol alacak.
Amara’yı tanıyan herkes Nazlıcan’ın üzerine nasıl titrediğini bilir. O'nun biricik kardeşi, yoldaşı, sevdasıdır Nazlıcan. Adı gibi nazlıdır Nazlıcan. Coşkulu, konuşkan, cıvıl cıvıl… Amara ise sessiz, dik başlı biraz. Nazlıcan yumuşak, narin… Nazlıcan’ın sesi güzel, flüt, gitar çalıyor, her müzik aletinden güzel bir melodi çıkaracak kulak var onda. Bir de içten, dokunaklı şiirler okuyor. Bir sanatçı inceliğiyle yaşıyor Kürdistan dağlarında.
Nazlıcan, yıllarca Kuzey’in o tozu dumanı içinde kendini koruyup, zorlu çatışmalardan çıkmayı başaranlardan. Nazlıcan, 2011’in sonbaharında bir hava saldırısında yoldaşları Çiçek, Rozerin, Rüstem ve Alişer ile birlikte Xakurkê’de şehit düşüyor.
Uzun zaman Amara'ya söyleyemiyorlar bunu.
Amara, Nazlıcan’ın dönüp geldiği mekanlarda şimdi. Botan’da hala. Kız kardeşinin bir zamanlar uçarcasına adımladığı patikalarda ondan bir şeyler topluyor, onun yolunda ilerliyor. Düşmana inat yürüyor. Yüreğinde öfke, kardeşini ondan alan düşmana öfke… Yoldaşlarını ondan alan tekniğe, uçaklara, topa, dünyayı bu hale getiren ve egemenlik kokan her şeye öfke…
Ama uçaklar durmuyor. Gece gündüz keşif uçaklarıyla görüntü alınan her yerde savaş uçakları dalış yapıyor. Kürdistan göğü sürekli bir uğultu ve kulak tırmalayan sesler içinde.
Aşağıda dağların, ormanların içinde gerillalar gencecik, umutlu, gelecek için yaşamaya ve savaşmaya devam ediyorlar. Aldırmıyorlar uçakların gürültüsüne, onların kulakları birbirlerinin yüreklerinden yükselen sese kilitlenmiş…
Aşağıda iki genç kız, iki kardeş birbirine sarılmış resim çektiriyor.
Uçaklar geçiyor gerillaların üzerinden. Adaletsiz bir savaş bu…
Bir düğmeye basarak hedef dediği yere roket gönderen pilot orada neyi vurduğunu, hangi yürekleri yok ettiğini bilmiyor. Yaşamını yitirenlerin acısını hissetmeden vuruyor. En güzel duyguların boy verdiği mekanlara ölümü saçıyor.  Hedefindeki karartılar olarak gördüğü o insanların yüzlerindeki gülümseme, gözlerindeki umut ve sevgiyi hiç bilmiyor. Belki de bir cellat olarak hiç tanımamış, tatmamış gerçek sevmeyi… Sadece öldürmeye kilitlenmiş bir makine o…  Orada sevgiyle birbirine siper olmuş, yoldaşına bir parça değmesin diye kendini onun üzerine atan gerillayı, kardeşine sarılmış, biraz sonra yaşanacak ayrılığın hüznüne rağmen gülmeyi başaran Nazlıcan’ı tanımıyor. 'Terörist' deniliyor, dünya 'terörist' diye tanıyor onları. Ama bu fotoğrafta iki güzel insan görüyorum ben. Özgür yaşamayı hak eden iki onurlu, güzel insan…
Tekniğin başında oturmuş, insanları öldürmeyi bir düğmeye basmak kadar kolay sananların ve yüreklerinde hiçbir acı, tereddüt duymadan bunu yapanların aksine, yüreklerinde kor gibi bir sevda var onların. Acıların, yoksullukların, kimliksizliğin, hasretlerin, ayrılıkların ve sevdiklerini yitirmenin acısının olmadığı bir dünya düşlüyorlar. Özgür bir yaşam sevdasıyla yaşıyorlar dağlarda.
Ve ne kadar acısa da yürekleri, objektiflere gülmeyi başarıyorlar.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.