Madundan özneye

Haberleri —


Kitleden Özneye seyahatte bu sefer ‘madun’dan, yani kısaca ‘kendisi için söz söyleme hakkı olmayan’dan özneye doğru devam etmek istiyorum. Madun’un bir başka, oldukça güzel tanımını Sub. Kumandan Marcos, kendilerini, Zapatistaları anlatırken; „Biz adları ve yüzleri olmayanların sesiyiz“ diyerek aktarıyordu. Bu nedenle, Zapatista mücadelesi tam olarak madunların özneleşmesi mücadelesiydi.  

Madun’un özne olma mücadelesini sadece uzak topraklarda değil, Kürt siyasal hareketinin kendisinde de görürüz. Kürt dilini ve kimliğini savunmak tam olarak ‘Adları ve yüzleri olmayanların’, kendisi için söz söylemeye hakkı olmayanların mücadelesidir. Kimlik ve bunun en önemli ifade etme biçimi olan dil özellikle kamusal alanda dışlandığında, hatta yasaklandığında, kısıtlı ifade alanlarında kısıtlı sürelerde sesini duyurabilme imkanı bile tanınmadığında, ortaya bir ‘Dokunulmazlar’ kastı çıkar. Bu nedenle Kürt siyasal hareketinin mücadelesi ‘Dokunulmazlar’ın, ’Adları ve yüzleri olmayanların’ kimliklerine sahip çıkma ve mücadele ile yeniden yaratma sürecinden başka bir şey değildir. Çünkü dil, varlığını duyurabilme, kendini anlatabilme, hayır diyebilme, sorgulama ve sorma, nihayetinde yargılama aracı olarak öznenin olmazsa olmazıdır. 

Bu nedenle mesela ulusalcıların, Kürtlere karşı bir ayrımın olmadığına dair yoksullukta eşitlikten (!) söz ederken Orta Anadolu’da yoksul bozkır köylerini örnek verdiklerinde anlamadıkları da tam burasıdır. Ne kadar yoksul olurlarsa olsunlar, hatta daha da yoksul olsalar da bunu kendi dillerinde söyleyebilme şansları vardır, kabul edebilme ve hatta hayır diyebilme. Yine ’Madun-Adları ve yüzleri olmayanlar’dır ama Madunlar arasında uçurum denilebilecek bir farklılık vardır ki bu, hayır diyebilmeyi, boyun eğmeyi bile ifade edebilmekten yoksun olmaktır.

Bu özneleşme sürecinde, madunların da madunu kadınların, bir başka deyişle öznesizleştirilmiş halkın sessizleri kadınların öne çıkması da tesadüfi değildir. Çünkü özneleşme mücadelesi keskin uçlardan içeri doğru gelişir. Kendisini ifade etmeye başlaması, kimliğini ve dilini savunması durdurulamaz bir şekilde Kadın kimliğinin de özneleşme mücadelesinde ana eksen olmasına doğru ilerler.

Ancak bu kısmen de olsa dili konuşabilme alanı yaratmakla özneleşme macerasının nihayete gelmesi manasına gelmez. Henüz başlangıcını ifade eder. Çünkü diğer açıdan, madunun yerine geçerek onun sesi olmak onu özne kılmaz, sadece madunu tarif eder, ortaya çıkarır ve farkında kılar. Bu siyasal hareketin içinde madunların olmasıyla da hatta herkesin madun olmasıyla da ortadan kalkmaz. Çünkü bu kişisel bir özgürleşme –ki böyle bir şey mümkün olabilir mi tartışmalıdır– durumundan sıyrılarak ancak bir özne olunabilir. Yani ‘Adları ve yüzleri olmayanlar’ın var olduğu bir yerde kimse özne olduğunu iddia edemez. Tek başına bir ‘özne’ olabilme durumu sadece narsist bir sanrıdır… Devam etmek üzere…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.