Mahmut BERXWEDAN*: Mucizenin sırrı

2014’le birlikte hep anılacak olan Kobanê direnişi, Eylül ayı ortalarından itibaren gündeme gelse de, Kobanê’ye dönük saldırılar çok öncesinden başladı. DAİŞ çetelerinin Kobanê’yi hedeflemesi, özellikle de Kobanê’yi seçmesi ve bu düzeyde saldırılar geliştirmesi Kobanê’nin konumuyla doğrudan bağlantılıdır. Kobanê’nin fitilini ateşlediği Rojava Devrimi’nin yeni bir güç ve devrimci dinamik olarak ortaya çıkması, bu devrimin Ortadoğu’ya model olmasından korkan güçlerin de hedefi haline gelmesine yol açtı. Sünni şoven Arap güçleri ve radikal İslamcı örgütler öne sürülerek Rojava Devrimi’nin kalıcılaşmadan bastırılması amaçlandı. İlk olarak Efrîn ve Cizîrê kantonlarında bazı planlar uygulanmak istendi. Bu planlar başarıya ulaşmayınca da coğrafik olarak diğer iki kantondan kopuk, çembere alınmaya uygun Kobanê’ye yöneldiler; esas olarak devrimi başladığı yerde, Kobanê’de bitirmek istediler.
2013 yılı 19 Temmuz’unda, tam da devrimin kuruluş yıldönümünde Kobanê’ye saldırılar başladı. 2013 yılı sonuna kadar da saldırılar sürdü. Bu saldırılara karşı önemli bir mücadele yürütüldü. Kobanê’nin kolay alınamayacağını anlayan DAİŞ, kantonu çembere almak üzere Ezaz, Merah ve Halep’in kuzeyine düşen birçok şehirden güçlerini çekti.
Adım adım kuşatma
Sırasıyla Minbic, Cerablus, Şêxler, Sirrînê’yi aldı. Daha sonra Til Ebyad’a yönelerek Ehrar Şam’ı tasfiye etti. Raqqa’da Sûwar Raqqa devre dışı bırakıldı. Yine Cephet El Nusra bu temelde etkisizleştirildi. Tüm bu bölgelerde gerçekleştirdiği temizliğin ana hedefinde Rojava Devrimi’ni ortadan kaldırmak ve bunu da Kobanê’yi kuşatma ve düşürme temelinde yapmak vardı. Tüm bu kuşatma temelli saldırılar, 2014 Şubat ayına kadar devam etti. DAİŞ çetesi artık Kobanê’ye tek elden saldırmaya hazırdı. Ve esas kapsamlı saldırı 2014 Newrozu’ndan bir gün sonra, 22 Mart’ta iki cepheden -güney ve doğudan- başladı. Şiddetli yaşanan çatışmalarda onlarca kayıp verdiler. İkinci kapsamlı saldırı ise Temmuz ayında gerçekleşti. Batıda Zor Mixare, Beyadî, doğuda Evdikê’den saldıran çetelere sert cevap verildi. DAİŞ bu saldırıda da daha güçlü ve daha fazla hazırlıkla, daha merkezi ve stratejik bir saldırı olmadan Kobanê’de sonuç alamayacağını gördü, bunun için yönünü Suriye rejiminin Raqqa’da bulunan taburlarına çevirdi. Ayn İssa’da bulunan 93. Tabur, Raqqa’da bulunan 17. Alay, Tabga Havaalanı’nın içerisinde yer aldığı Suriye rejimine ait askeri noktalara saldırılar düzenleyerek, burada ele geçirdiği silah ve teknolojiyi Kobanê çevresine konuşlandırmaya başladı. Şengal işgaline denk düşen bu dönemde diğer taraftan Hesekê’ye saldırdı. Musul, Şengal ve diğer bölgelerden ele geçirilen silahlarla teknik imkanlar sağlanmış, yukarıda sıraladığımız merkezlerin ele geçirilmesiyle plan tamamlanmış oldu ve 15 Eylül’de Kobanê’ye saldırı başladı.
Bir hafta ömür biçtiler!
Elbette bu saldırı önceki saldırılara benzemiyordu. Zaten diğer tüm saldırılar aslında bu saldırı için bir zemin yoklamaydı. Sadece kantonun üç tarafından değil, Kobanê’nin her bölgesinden, noktasından, gruplarımızın olduğu her yerden saldırılar gerçekleşti. Bu kadar kapsamlı ve merkezi bir saldırı ile kısa sürede sonuç alacaklarını hesapladılar. Zira o güne kadar kimse DAİŞ çetelerinin saldırısı karşısında tutunamamıştı. Üstelik DAİŞ çetelerinin bu son saldırıda kullandığı teknik ve sayısal güç hiçbir bölgede kullanılmadı. Böyle kapsamlı bir saldırı olmadan dahi Musul’u aldılar, yönlerini Bağdat’a verdiler. Dolayısıyla çeteler ve destekçileri, bu kadar küçük bir coğrafyada, bu kadar silah ve eleman gücüyle kısa zamanda sonuç alacaklarını düşündüler. Elinde sadece kleş ve el bombası olan, dışarıdan destek alamayan Kobanê’nin bunca teknik donanım, hazırlık ve askeri güç karşısında direnebileceğini hesaplamadılar. Ve Kobanê’ye bir hafta, belki de birkaç gün ömür biçtiler. Devamında bazı köylerin DAİŞ çetelerinin eline geçmesi ve halkın köylerini terk etmek zorunda kalması ile birlikte Kobanê’nin dayanamayacağı biçimindeki argüman daha da öne çıkarıldı. Bütün dünyanın korktuğu, bazılarının dizlerinin bağını çözen DAİŞ çetelerine karşı bir hafta direnmenin bile önemli olduğunu düşünenler oldu.
Mucizenin sırrı
Ancak bu hesap ve düşüncelerin hiçbiri tutmadı. Tarih başka türlü yazıldı. Kobanê onların bağrına saplanan bir hançer gibi her zaman direndi ve bir kılçık gibi boğazlarında kaldı. Türk Başbakanı Erdoğan’ın açıktan dillendirdiği “düşecek” beklentisi boşa çıktı. 15 Eylül saldırısına karşı emsalsiz bir direniş örneği sergilendi. Tarihte eşi benzeri olmayan ve bazı çevrelerin mucize olarak adlandırdıkları bir direnişti. Peki bu mucizenin sırrı neydi? Kobanê neden düşmedi?
Bu soruların, tarihsel ve toplumsal nedenleri var. Biz herkese “Burası Kobanê’dir; hiçbir yere, Musul’a benzemez” demiştik. Bunu öyle laf olsun diye, ucuz bir söylem olarak ifade etmedik. Bunun bir alt yapısı vardı. Kobanê halkında toprağına köklü bağlılık, çok eskilere uzanan direniş ve mücadele tarihi, bu inancımızın alt yapısını oluşturan temel etkenlerden bir tanesiydi. Kobanê halkı, Kobanê’nin düşeceğine asla inanmadı. Yine başta Kuzey Kürdistan halkı olmak üzere, Kürdistan’ın dört parçasında, Avrupa’da Kobanê’yi Kürtlerin onuru, Kobanê direnişini onur savaşı olarak ele alan halkımızın ayağa kalkışı direnişin temel dayanaklarından biri oldu. Özellikle Pirsus halkının desteği önemli etkenler arasında yer aldı.
Ve elbette Halk Savunma güçlerinin örgütlülüğü, askeri disiplin ve kararlılığı, YPG-YPJ savaşçılarının fedai duruşu, yenilgiyi asla kabullenmeyen ve inanmayan iradesi…
Cansız bedenleri bile siper oldu
Savaşçılarımız Kobanê’yi asla bırakmayacaklarını ve ölmeden düşmana geçit vermeyeceklerini söyledi ve bunu bu şekilde pratikleştirdi. Bunun bir tanığı olarak söylüyorum, onlarca arkadaşımız başta bu direnişin sembolü olan şehit Êriş ve Zozan yoldaşlar olmak üzere “Ancak ölürsek Kobanê’den çıkarız. Ölsek de bu toprakları düşmana bırakmayız” dedi ve bunu öyle de uyguladı. Batı cephesinde kente varmadan önceki son tepe olan Dolê Tepesi’ne geldiğimizde Êrîş arkadaş Kobanê’ye dönerek şunları söyledi: “DAİŞ çetelerinin gözü Kobanê’ye değmemeli, DAİŞ bu tepeyi almamalı. Ben bu tepeyi asla bırakmayacağım!”
Öyle de oldu. “Asla çekilmeyeceğiz ancak tanklar bizim cenazelerimizi ezerse geçebilir” diyen şehit Êrîş ile Zozan yoldaşlar direnerek şehit düştüler ve onların cansız bedenleri tanklara siper oldu.
Yine şehit Baran, DAİŞ’e yönelik eylemde onlarca çeteyi öldürdükten sonra çembere düşünce son bombasını üzerinde patlatarak düşmana ağır kayıp verdirdi. Şehit Diyar asayiş binasında “Mevzimi asla terketmem” diyerek saatlerce direndi ve fedaice şehit düştü. Bu direnişin sembollerinden Arîn Mîrkan, Diyar Bagok, Kendal, Emin ve isimlerini sayamadığımız onlarca kahraman var. Birçok arkadaşımızı tepelerden getiremedik. Fedaice direndiler.
Onlar DAİŞ’e korku saldı
Böyle bir fedailiği kimse hesaplayamadı. Zira DAİŞ nereye gittiyse korku saldı, ama bu defa korkunun zerresi bile yoktu. Aksine fedaice direniş ve kararlılık DAİŞ’e korku saldı. Her şehadet ile moralimizin, irademizin düşeceğini hesapladılar ancak bizim tarihimiz her şehadetten, şehitlerimizden güç almanın ve direnişi daha da yükseltmenin tarihidir. İşte düşman bunu hesaplayamadı. Bu bir onur ve özgürlük savaşıydı. Bu Kobanê’nin genç kadın ve erkeklerinin amansız direnişi ve özgürlük tutkusuydu ve düşmana da bu temelde cevap verildi.
Ezilenlere mücadele azmi kazandırdı
Tabii bu direniş tüm dünyanın dikkatini çekti. Başta sosyalist, demokrat ve devrimci çevreler bu direnişi ilgi ile karşıladı. Herkes tüm ezilenlerin kurtuluşunu Kobanê’de gördü. Suphi Nejatlar, Sibeller bunların sembollerinden oldu. Dünyanın her yerinden Kanada’dan Hindistan’a dünyanın birçok ülkesinden yoldaşlarımız Kobanê direnişinin temel özneleri oldular ve hala da halkların, insanlığın mücadelesi olan Kobanê direnişinde bizimle omuz omuza savaşıyorlar.2015 sonuç yılı olacak
2014’e damgasını vuran Kobanê direnişi, tüm güçlere DAİŞ çetelerine karşı direnme gücü ve kararlılığı verdi. Tüm dünyada DAİŞ çetelerinin yenilemeyeceği algısını yıktı ve tüm insanlığa mücadele azmi kazandırdı. 2015 yılı Kobanê ve umutlarını Kobanê’ye bağlayan tüm ezilenler için sonuç yılı olacaktır. Bu yıl DAİŞ çetelerine karşı her alanda sonuç alacağımız, hem Kürtlerin hem de Suriye’de yaşayan tüm halkların haklarına kavuştuğu bir yıl olacaktır.
* YPG Kobanê Genel Komutanı.
