Mahsum ve Mustafa da Amara'daydı


2009'da böyle değildi. Amara'ya akan halk nehrinin önüne set çekilmeye çalışılıyor; vahşice saldırılıyordu. Bozkıra yayılmış polis ve askerler gaz bombasıyla ve hatta gerçek silahlarla saldırıyordu halka. Zira, 'Öcalan'ın doğum gününü kutlamak', bir doğum günü kutlamasından çok öte bir anlam ifade ediyordu. Kürt halkı örneğinde, bir halkın önderine sahip çıkması, kendine sahip çıkması anlamına geliyordu. O gün, 4 Nisan 2009'da, bu bilinçle direnen onbinlerce Kürt'ün arasından, Mustafa Dağ'ı ve Dicle Üniversitesi öğrencisi Mahsum Karaoğlan'ı katlettiler.
Üzerinden 1 TL çıktı
Mahsum'la aynı üniversitenin öğrencisiydik. Öğrenci yurdunda komşu odalarda kalırdık. Katledilmesinden henüz iki-üç gün önce onunla, İbrahim Kaypakkaya'nın direnişi hakkında konuşmuştuk. "Bu çağda kaldı mı böyle direnenler?" demişti, Mahsum dün gibi hatırımda. Bir de iç çekmişti hatta; derinden. Gülümsemişti.
İki-üç gün geçti; direnirken şehit düştü. Polisin attığı gaz bombası fişekleri onu ve Mustafa Dağ'ı katletti o gün. Erxenîli (Ergani) yoksul bir ailenin çocuğu olan Mahsum'un katlinden sonra, üzerinden yalnız 1 TL madeni para çıktı.
Bir tek Kürt halkı sahiplendi
Gezi Direnişi'nde katledilenlerin hepsi benim, bizim yoldaşlarımızdır. Hepsinin anısı, mücadele gerekçemizdir. Fakat açıklıkla söylemeli bir şeyi, zira 'Vatanın bölünmesi' gerçek hal kazandıysa bugün, en çok bundandır: Mahsum'un ardından Kürt halkı dışında hiç kimse, kılını kıpırdatmadı. Bir kişi bile çıkıp herhangi bir televizyona, "Biber gazı kapsülleri mermiye dönüştü; polis hedef gözetiyor" demedi. Bir kişi bile, "Cebinden para bile çıkmayan, silahsız, yoksul insanlara saldıran devlet katildir" demedi. Bunun gerekçeleri vardır; devlet, akılları ve vicdanları esir almıştır; doğru. Hepsi doğru; ama sonuçta gerçek şu ki, kimse bir şey demedi. Kürt'e ölüm, katliam, doğal bir görev sayılıyordu adeta.
Onlarcası hapiste
Mahsumların katlinden 8 ay sonra, bu kez de yine bir Dicle Üniversitesi öğrencisi Aydın Erdem katledildi. Mahsum'un, Aydın'ın ardından cenazelerine katılan, dersleri boykot eden, basın açıklaması yapan öğrenciler, soruşturmalık oldu; onlarca yıllık hapis cezalarına muhatap edildi. Bugün onlarcası hapiste hala. Evet, hâlâ... Bir insanın, 'Arkadaşının cenazesine katılmak' suçundan yıllarca hapis cezası almasının dehşetini ayırt edebiliyor muyuz; yoksa kanıksadık mı hepimiz?
Hasılı fazla söze gerek yok. Hiçbir sözün söyleyemeyeceğini söylediler onlar. Ve onlar da, Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ da Amara'daydı dün. Mahsum, yine bayram günleri giydiği şal û şepîkiyle başındaydı halayın. Mustafa'nın gaz bombasıyla yarılan kafasından kesk-sor-zer akıyordu kan.
OSMAN OÐUZ
