Malkendî’de Hesen Zîrek ile çay içmek

Haberleri —

Kürt müziğinin en üretken sanatçılarından Hesen Zîrek ile tanışmak istiyorsanız, Silêmanî’deki Malkendî semtindeki Çayxane’ye gitmeniz gerekiyor. Salah Reşîd’in çeyrek asırdır işlettiği bu mekanda Zîrek’in şarkılarına ve hikayesine tanık olacaksınız.

DEVRİŞ ÇİMEN/SİLÊMANÎ

Yerinde durmaya, yılgınlığa yer yok Hesen Zîrek’te. Onu dinleyen, Kürdistan dağları ve ovalarında yolculuğa çıkar onunla. Sesinde birçok enstrümanın ritmini yakalarsınız; oysa o goranîbêjdir ve enstrümana fazla ihtiyaç duymaz.

Bazen bir def, bazen alkış, bazen bir billur eşlik etmiştir sesine. Oturup uzun uzadıya beste yazmamış mesela, gördüklerine güzelleme yapmıştır. Zîrek bir kelime ustasıdır. Şarkıları ile Kürdistan’da yolculuk yapamadığı dağ, ova, köy, mevsim, zaman ve insan yoktur.

Öyle ki, 1972’de son yolcuğundan önce doğum yeri olan Bokan yakınlarındaki Naleşikên Dağı’nda ebedi istirahatı vasiyet eder. Fakat bu vasiyeti yerine getirilmeyerek Bokan’da toprağa verilir. Oysa Naleşikên Dağı ile birbirilerine ne çok yakışırlardı.

Hesen Zîrek’e ait birçok şarkı, kültür tacirleri tarafından ‘anonim’ adı altında orijinalinden koparılarak, Türkçe derlenip bestelendiğini artık hepimiz biliyoruz. “Ankara Marşı” diye ‘Türk milleti’ne yutturulan, aslında Zîrek’in “Ey Nîştîman” marşının talanıdır. ‘Anonim’ diye yazılıp Zîrek’ten çalınan tek şarkı elbette bu değildir. İbrahim Tatlıses’ten, Zülfü Livaneli’ye kadar çok sayıda kişi Zîrek’i talan etmiştir.

Salah Reşîd’in mekanı

Bir arkadaşımı Silêmanî şehir merkezinde dolaştırırken, Malkendi semtindeki bu ilginç çaycıya doğru yürüdük. Daracık bir sokak… Karşımızda bir çaycı… İlk başta hiçbir özelliği olmayan insanların gelip çay içtikleri bir yerden ibaret görünüyor.

İçeri girdik, sıcak bir selam ve hemen önümüze iki çay konuldu. Bildiğimiz çay işte. Diğer çaycılardan hiçbir farkı yoktu. Oldukça küçük bir mekandı. Duvarlar resimlerle doluydu. Anlamaya başlamıştım; burası farklı. Farklılığa biçim veren hikayenin kahramanı ise Salah Reşîd… İlk ziyaretimde olmazsa da, sonraki gidişlerimde Salah Reşîd’in çok kıymetli bir çalışma yürüttüğünü fark ettim. Bir defasında “Senin bu çaban çok değerli. Ben de bunu yazıp paylaşmak istiyorum” dediğimde, kabaran göğsü ve parlayan gözleriyle “Ser çava” dedi.

Çayxaney Malkendî

21 yıldır Silêmanî pazarına yakın Malkendî semtinde Goran ile Piremerd caddelerinin kesiştiği üçgenden ayrılan Pîr Mansur Caddesi’nin hemen başında, çayevini işleten 57 yaşındaki Salah Reşîd, buraya yakın bir evde eşi ve üç oğlu ile yaşıyor. Bu küçük ve şirin mekanda zorlasan en çok on kişi oturabilir. Hava güzelse kapı önüne en fazla dört tabure atarsın.

Sabah 07:00 dedin mi Salah’ın mekanında çay hazır olur. Akşam altıya kadar açık tutuyor. Sadece çay satıyor. Hani olur da birileri ister diye, ‘yok’ dememek için Nescafe de bulunduruyor.

Çayxaney Malkendî, Silêmanîlileri kadar Rojhilatlıların da uğrak yeri. Mahabad, Kirmanşah, Bokan’dan gelen Kürtler, Salah’ın çayını içmeden gitmez. Sadece onlar mı; Silêmanî’deki müzisyenler, yazar ve şairlerin de çekim merkezidir burası.

   

Sadece Zîrek şarkıları

Silêmanî’deki diğer çayevlerinden farkı, bu küçük mekanda sadece Hesen Zîrek’in şarkıları çalıyor. Salah Reşîd, 21 yıldır burada sadece Hesen Zîrek şarkılarını dinliyor, dinletiyor. Duvarları Hesen Zîrek’in fotoğrafları ile donatmış. Kızları, dostları, akrabaları, müzisyen arkadaşları, Zîrek’in hayatına giren kim varsa bu duvarlarda asılı. Burası adeta Zîrek müzesi gibi.

Hesen Zîrek’in belirli aralıklarla yaklaşık 15 yıl Silêmanî’de yaşadığını biliyordum. Salah, Zîrek ile hiç tanışmadığını söylediğinde, ben de gülümseyerek, “Ama sanki tanışmış ve çok yakın dostmuşsunuz gibi seviyorsun onu” dedim. Salah ise “O sevilmez mi? Onun tüm şarkılarını dinledim. Her dinlediğimde ise ayrı bir dünyaya yol alıyorum. Çünkü o Kürdistan doğasında yol gösteren bir rehberdir“ diyor.

Sonra heyecanla anlatmaya başlıyor: “Okumamış olmasına rağmen Kürt müziğinde onun kadar tasvirleri güçlü ve zengin olan sanatçı neredeyse yoktur. Yüzlerce yeni veya kullanılmayan kelimeye şarkılarıyla can vererek Kürt diline kazandırdı. Bana göre ustalığı ve farkı burada.

Bir de tarzında insanlara doğayla barışık yaşamayı öğretiyor. En güzeliyse şarkılarında insanın doğaya hayran kalmasını sağlıyor. Böyle bir sanatçıya elbette kıymet vermek gerekiyor.“ O anlatırken ben çayımı yudumluyordum.

Zîrek neden küstü?

“Biliyor musun’’ diye sordu. ‘’Neyi’’ dedim. Hasan Zîrek’in yaklaşık 1800 stran söylediğini ve hepsinin kendi eseri olduğunu anlattı. Ancak birçok Kürt sanatçı gibi Zîrek de küstürülmüş.

Zîrek, 1968’de hastalanınca ve eskisi kadar ilgi görmeyince, sanat ile arasına mesafe koyarak Bokan’da bir çayevi işletmeye başlar. Dostlarıyla yaptığı bir sohbetin ses kaydında sitem ediyor; “Burada bir dağda yaşıyorum. Çünkü ne İran’da ne de Irak’da yaşayabileceğim bir yer yok. Birkaç taş duvar arasında inşa ettiğim bu yıkık dökük çayevim var. Eğer gelip görürseniz, nasıl burada yaşadığıma şaşıracaksınız. Ama öyle değil aslında; burası hoşuma gidiyor ve zamanımı geçiriyorum. Çünkü Kürt halkı içerisinde sanatın bir kıymeti ve saygınlığı kalmadı ve sanat bana bir fayda getirmedi. Sanat bana uğruna devam edeceğim bir şey yapmadı. Çünkü ben Kürt’üm ve sanatımı Kürtçe icra ediyorum.”

Mutlaka zaman ayırın

Bugün sanat pazarlayıcıları ve kültür simsarlarının kol gezdiği bir zamanda yaşıyoruz. Popüler kültürün başını alıp gittiği zamanlardayız. Türkçe, Farsça veya yabancı dillerdeki müzikler genç kuşaklara daha cazip geliyor. Bunun için Salah’ın yaptığı iş çok kıymetli.

Salah ile sanki uzun yıllardan bu yana dostmuşuz gibi bir ilişkimiz gelişti. Beni her seferinde sevecenlikle karşılayan Salah, “Silêmanî’ye geldiğinde uğramazlık etme. Seni arkadaşlarınla sürekli buraya bekliyorum” derken hep Zîrek’in şarkılarıyla uğurladı.

Olur da yolunuz düşerse Silêmanî’ye, Zîrek eşliğinde çay içmeye mutlaka zaman ayırın derim.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.