“Maydanoz katliamı”

(Şükrü Hatun)
Hikaye, “hiç kimseye” ait bir toprak / doğa parçasının etrafını çevirip, “burası benimdir” diyenler ve onlara itiraz etmeyenlerle başlar. Ve “burası benimdir” iddiasına karşı, “hayır, burası benimdir” ya da başka doğa parçasını duvarla, sınırlarla, ordularla, bayraklarla çevirip “burası da benimdir” şeklinde sürüp gider. Modern devletlerin her birinin “burası benimdir cumhuriyetleri” olmaları bu hikayenin doğal sonucudur. Bu hikaye “devletlerle” başlayıp devletlerle bitmez; dilin, sözcüklerin etrafı çitlerle çevrilerek sürer. Genelde tarihin özelde “demokratikleri!” dahil devletlerin tarihinin “katliamlar tarihi” olması doğayı, insanı, dili, sözcükleri “çitlerle” çevirmesiyle ilgilidir. Bu katliamların en “ilginçlerinden!” birine imza atan, 1930'dan öldürüldüğü 1961'e kadar Dominik Cumhuriyeti'ni 31 yıl yöneten diktatör Rafael Trujillo Molina'dır.
İngilizce'de “parsley massacre” (maydanoz katliamı) adıyla bilinen katliamda 20-30 bin Haitili katledilir. Her katliam bir bahaneye sığınır; diktatör Trujillo “maydanoz” anlamına gelen İspanyolca “perejil” kelimesini katliamına gerekçe yapar. Trujillo'nun askerleri şarkılar söyleyerek çalışan şekerkamışı işçilerine, bastıkları evlerdeki yerlilere bir demet maydanoz gösterip ne olduğunu sorar. Yerliler “r” harfini dolayısıyla da “perejil” kelimesini telaffuz edemeyince “Haitili” olduğu gerekçesiyle öldürür. Bu olay tarihe “maydanoz katliamı” olarak geçer. Amerikalı zenci şair Rita Dove bu katliamı “parsley” (maydanoz) şiiriyle tarihe not düşer:
“bir papağan var sarayda baharın taklitçisi/ tüyleri maydanoz yeşili/ bataklığın dışında şeker kamışı var,/ bizleri bekler, keseriz hepsini./ General hazretleri bir kelime arar;/ Dünya kendisinindir sanki,/ Baharın taklitçisi papağan gibi./ Ölürüz bir çığlıkta yağmur vurur üzerimize/ Ve yeşil yeşil kalkarız sonra. Biz 'R' diyemeyiz,/ Bataklığın dışında şeker kamışı var./ Ve sonra katalin diye fısıldadığımız dağ,/ Çocuklar ok uçlarını kemirirler dişleriyle,/ Bir papağan var baharın taklitçisi./ General kelimesini buldu: Perejil./ Kim söylerse onu yaşar./ Gülüyor dişleri parlıyor/ Bataklığın dışında şeker kamışı var./ Rüyalarımızda rüzgar ve sel ile darmadağın/ Ve biz ölürüz her damla kan için/ Bir papağan var baharın taklitçisi./ Bataklığın dışında şeker kamışı var./ Generalin seçtiği kelime maydanoz/ ...../ general o ince, yeşil sürgünleri hatırlar/ ve oğullarının doğumu şerefine pelerinlerini/ giymiş köydeki erkekleri/ şimdi emredecek, pek çoğunun öldürülmesini/ bir tek, güzel kelimecik için.”
Bu olayı öğrendiğimden bu yana “r”harfini telaffuz etmeye çalışıyorum...
Ve hikâye, q, w harfleriyle sürüyor...
