MEHMET BAYRAK: Kürt şiirinde Newroz

Haberleri —

Bundan dolayı tüm dünya insanlığı, ilkbaharı adeta sabırsızlıkla bekler. Çünkü bu mevsim, doğanın yeni doğumlara duracağı, tarım ve hayvancılık toplumlarında insanların tüketicilikten kurtulup yeniden üretim sürecine girecekleri bir mevsimdir. Bu nedenle Mart, Nisan ve Mayıs aylarını kucaklayan İlkbahar Mevsimi, hemen tüm toplumlarda dünyanın daha güzelleşmesi, doğa gibi insanların da kış miskinliğinden kurtulup yeniden uyanması ve yaşama umutla sarılmasının simgesi olarak görülür.

Ancak, hemen belirtmeliyiz ki, bir halkın toplumsal vicdanı neyi öngörüyorsa, geleneksel töre ve törenleri de ona özgü bir biçim ve içerik kazanıyor. Nitekim, tarih boyunca kurtarıcı özlemi duyan bütün halklar gibi Kürt halkı ve Alevi toplumu da; kurtuluş özlemini dile getirmek, giderek haykırmak için kötülüğü ve despotizmi simgeleyen Zalim Dehak’ı (Alevilikte tüm katliamcı halife ve yöneticiler), halk devrimcisi Demirci Kawa’ya öldürterek (Alevilikte bunun yerini Ali ve Hızır kültü alıyor), onların kişiliğinde mazlumun zalimden kurtuluşunu yansıtan bir bayram ve buna bağlı şiirsel- destansı bir edebiyat yaratmıştır. Aynı zamanda bir halk geleneği olan bu bayramın ve destanın adı, yeniden doğuş ve özgürlük anlamına gelen Newroz’dur.
Çünkü bu halk geleneğine göre; Demirci Kawa, topluma kan kusturan Zalim Dehak’ın başını balyozuyla parçalamış ve Kürt toplumunu onun zulmünden kurtarmıştır. Bu nedenle de Kürt halkı bu bayramı, kökleri 2600 küsur yıl öncesine dayanan bir halk geleneğine uygun olarak, bir direniş ve kurtuluş bayramı olarak kutlamaktadır.
Kuşkusuz, bu halk geleneği değişik toplumlarda farklı biçimlerde algılanmakta ve kutlanmaktadır. Bir bölümü bunu, salt bir Bahar Bayramı olarak kutlarken, Alevi toplumu, 21 Mart’ı Hz. Ali’nin doğum günü olarak almakta ve onun şahsında Hızır’ın, yoksulların ve mazlumların yardımına yetiştiği gün olarak kutlamaktadır. Hz. Ali’nin doğum günü, gerçekte başka bir tarihe tekabül ettiği halde, Alevi toplumu bu günü 21 Mart’a tarihlendirmeyi algısına daha uygun bulmuştur.
Ari kültürler coğrafyasında, bir kurtuluş ve özgürleşme efsanesine bağlı olarak Newroz’un, en az birkaç bin yıldan beri yaşadığı ve kutlandığı bilinmektedir. Bu konuda bir doktora çalışmasına imza atan Daimi Cengiz, bu geleneğin kadim tarihi konusunda şu özet bilgileri veriyor: "Sasaniler döneminde Newroz’un 6. günü hanedanlar ve hakimler toplanırdı, halkın problemlerini çözmeye himmet gösterirlerdi, mahpusları salıverirlerdi. Bu Sasani geleneği daha sonraki devirlerde İran Şahları, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlı döneminde devam etti. Azadlık, barış ve af talebi, her 21 Mart Newroz kutlamalarında halkın talebi olarak saraya iletildi. (…) Sasani Hanedanları, Newroz Bayramı'nda sembolik olarak her gün bir beyaz kartal azad ederlerdi. Beyazlık barışı, uçurmak özgürlüğü sembolize ediyordu." (Dr. Daimi Cengiz: Ön Asya Ülkeleri Nevruz Ritüelinin Şiir, Seyirlik Oyun ve Musikiye Yansıması, Yaratıcılığın Ortak Paydaları ve Halk İlişkilerine Katkısı).
Gerçekten de, 11. yüzyılın ikinci yarısı ile 12. yüzyılın başlarında (Bazı kaynaklara göre, 1121/22; bazılarına göre 1124) yaşayan ünlü İranlı şair Ömer Hayyam, bir şiirinde, Sasani dönemi din adamlarından birini Hanedan karşısında şöyle konuşturur:
"Ey hanedan uzun yıllar yaşa, şad ol! Yüksel, halka karşı adaletli ve doğru ol! Kartalın yüksek uçsun! Bilginler ve iş bilenler yanında toplansın. Evin abad, mülkün geniş olsun… Bu Perverdin (Mart) ayının bayramında (Newroz) azadlığa (özgürlüğe) destek ol!" (Aynı yer)
Keza, 13. yüzyıl İran şairlerinden Salman Saveci de, divan ve tekke şiirinde bir nazım türü olan bir Bahariyye'siyle Newroz kutlamasına katılır:
Baharda dünyanın temaşasına gel!
Tanrının yarattığına, kudrete bak…
Hava topraktaki ölüleri diriltir,
Bu, İsa Peygamber’in hayat veren nefesini hatırlatır…(Aynı yer)
Benzeri söylemlere, Azerice ve Osmanlıca yazan Kürt kökenli Nesimî ve Fuzulî gibi şairler başta olmak üzere birçok şairin dizelerinde rastlıyoruz. Ancak, 15. yüzyıl Kürt şairlerinden Melayî Cizirî’den (1407- 1491) başlayarak Ehmedê Xanî, Mewlewî, Wefaî, Haci Qadirî Koyî, Melayî Cebarî, Seydayê Hewramî, Dildar, Abdullah Goran, Heriq, Dilzar, Ba Hewrî, Hejar, Kekêy Felah, Hemin Mukriyanî, Methos, Kerim Şareza, Letif Helmet, Enwer Qadîr Mihemed, Ebdulla Paşew, Elî Bapîr- Axa, Pirbad Mehmud, Şêrko Bêkes, Ehmed Herdî, Resul Gerdî, Kameran Mukrî, Tahîr Tofiq, Muayed Teyîb, Şikoyê Hesen, Piremerd, Osman Sebrî, Cegerxwîn, Nureddîn Zaza ve Kemal Burkay’a kadar çok sayıda Kürt şairi eserlerinde Newroz’a yer verdiler.
Sözgelimi Melayê Cizirî’nin divanında Newroz olgusuna doğrudan şöyle tanık oluyoruz:
Ew nur û sîqala dile daîm li we vala dil e
Newroz û sersala dil e weqte helbitin ew sîrac

(Türkçe söyleyişiyle:
O gönlümün temizliği ve paklığıdır ki
Gönlümde ona her zaman yer ayrılmıştır
Newroz yeni yıldır, o heyecan vakti meşalesidir.)

Büyük Kürt filozof- şairi Ehmedê Xanî’deki geniş Newroz temasında ilk dikkatimizi çeken, Kürt özgürlük örgütü Xoybûn’un yayımladığı önemli kültür dergisi Hawar olur. Derginin 1942’de yayımlanan 42. sayısında, Ehmedê Xanî’nin Mem û Zîn mesnevisindeki "Newroz" temasına geniş yer verilir. (Bkz. Yeni basım, Nudem Yay. 1998, s. 976- 977).
Aynı konu, yakın geçmişte de Yılmaz Varol’un bir çalışmasına konu olur (Bkz. Mem û Zîn Destanı’nda Kürt Folkloru; Hevdem, Sayı:3/ 1993). Burada görüyoruz ki, "Pîrozkirina Newroz û Sersalê" (Newroz’un ve Yılbaşının Kutlanışı) bölümü başta olmak üzere, Mem û Zîn’in üç bölümünde Newroz teması işlenmektedir. Newroz, eserde "bir eski zaman geleneği" olarak baharda ve güneş Mart ayında döndüğü zaman kutlanan bir yılbaşı bayramı olarak betimlenmektedir. Biz burada sadece küçük kesitlere yer vermekle yetineceğiz:
Weqte weku şahsivare xawer
Tehwîl dikir demahe azar
       Yanî ku dihate sirce sersal
       Qet kes nedîma di mesken û mal
Bîlcumle diçune der ji malan
Heta dîgehîşte pîr û kalan
        Roja ku dibuye  Îde Newroz
        Te’zîm-î jî bo deme dilefroz
Sehra û çemên dikirine mesken
Beyda û demen dikirine gûlşen

(Türkçe söyleyişiyle:
Eski zamanların geleneği
Şuydu her yerde ve her zaman
Doğu şehsüvarı olan güneş
Mart ayında döndüğü vakit
Yani yılbaşı burcuna girdiği zaman
Hiç kimse kalmazdı evlerde, meskenlerde
Hepsi çıkardı evlerden dışarı
Yaşlı erkek ve kadınlara varıncaya dek
Bayram ve Newroz günü gelince
Gönülleri aydınlatan o anın saygısı için
Halk kırları ve çimenlikleri mesken edinir
Ovaları ve tarlaları gülşene çevirirdi.) (Bu ve benzeri Newroz temasını işleyen Kürtçe şiirler konusunda şu özgün çalışmaya bakılabilir. Fexreddin Tahir: Di Helbest, Sirud û Stıranen Kurdî Da; Roja Nu, Sayı: 102/ 1999).
Ömrünün son yılları İstanbul’da geçen ve aynı zamanda klasik Kürt şiiri ile milli Kürt şiiri arasında bir köprü görevi gören, 19. yüzyıl şairlerinden Heci Qadiri Koyi’den Newroz temasına ilişkin küçük bir şiir kesiti şöyle:
Roşte ey bayî newrozî le bin befrî giran
Katî pey sir bu çinarîş destî çu pençeyî tezî
Sumbulî zulf û gulî roxsar û seroyî qametî
Mangî nîsan û gulan neydî le newan bax û zewî

(Türkçe söyleyişiyle:
Bugün kar yükünü eriten Newroz rüzgarı
Bugün soğuk zaman çınar ağacı el ve pençe
Sümbül gibi saçları, gül ve yeni çıkan servi gibi
Nisan ve Mayıs ayı… bağ ve tarla içinde)

Yaşamı boyunca Kürt milli hareketleri içinde yer alan ünlü yurtsever şairlerden Piremerd ise şöyle kutluyor Newroz’u:
Eva roja sala tezeye, Newroz hatîye
Cejne kevne Kurde, bi xweşî hatîye
       Çend sala gula hîvya me best bu heta par
        Her xwîna levan bu gola ava nûbîhar
Vî rengî sore bu ke asoye bilindî Kurd
Mizgîna beyane bo gele dur û nezik bir
       Newroz bu agirekî  waha xiste nav ceger
       Lawan bi aşq diçun peşber mirin
Awa rojhilat ji bedena berza welat
Xwîna şehîde, renge şefaq şewq ve daye
      Heta nika li tarîxa miletda ru nede
      Qelxana gule singe keçikan be li hilmetda
Bo şehîde weten naxwaze şîven û girin
Ew namirin, wa li dile miletda dijîn.

(Türkçe söyleyişiyle:
Newroz, bugün yeni yıl, Newroz geldi
Kürtler’in eski bayramı, coşkuyla geldi.
Kaç yıldır umut çiçeğimizin umudu tükenmişti
Gençlerin kanı baharın kırmızı gülü olmuştu.
Kırmızı renk Kürd’ün yüksek ufkundan
Uzak ve yakın halklara müjdeyi veriyordu.
Newroz yüreklere öyle bir ateş verdi ki,
Gençler aşkla ölüme gidiyor.
Ülkenin yüksek bir yerinde güneş doğdu
Şehidin kanıdır ışığı yansıtan.
Şimdiye kadar hiçbir halkın tarihinde olmamıştır…
Savaşlarda kızların göğsü kalkan olsun
Vatan şehitleri için ağlamaya gerek yok,
Onlar ölmezler, halkın kalbinde yaşıyorlar…)

Kuşkusuz, Newroz temasını yurtseverlikle birlikte ele alan şairler arasında Osman Sebri ile "Kürtler’in Nazım Hikmet’i" Cegerxwîn’in özge bir yeri vardır. Osman Sebri, "Newroz çiqes delalî/ Vedikujînî derdan" yani "Newroz ne kadar da güzelsin, bizi dertten kurtarıyorsun" diye söze başlarken; Cegerxwîn "Wek Kaweyî hesinker/ Rabin bu şureşek xurt/ Welate xwe bîstînîn/ Hemî aza, baxtîyar/ Hinge heja ye Newroz" yani "Demirci Kawa gibi, kalkın keskin kılıcınızla, ülkenizi koruyun, özgür ve mutlu kılın; o zaman Newroz saygın olur ve Kürtler için yeni bir yıl başlar" diyerek mesaj veriyordu…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.