Müessese Müdürü Yücel Halis

Haberleri —

Bu adamı kim tanır? Bu adamı herkes tanır. Elma ağacına benzeyen bir yüzü vardır. Elma ağacına bakan herkes O adamı tanır.
Niye elma?
Bu yazının sonuna saklanacaktır. Kuş ve gölge dışında bir şeyi yoktur bu adamın; ay ve rüzgar arkadaşlarıdır.
Yücel Halis bir gerilladır. Savaştı. Ama öldü demek insanın içinden gelmiyor. O’nun için gitti demek, gidişine göz yummak zordur. Çünkü elma ağacı gibi bir ömrü vardır. Bölündüğü an, iki çekirdek yere düşer, biri diğerini bulur. Yücel Halis bir mühürdür, alnı toprağa değdi, izi silinmeyecektir. O’nun savaştığı dağı, bayırı, arkadaşlarını, arkadaşlıklarını kuşkusuz anlatacak olan kimseler vardır, olacaktır. Olmalı da. O’nun bir de İstanbul’da, Kadırga Liman Caddesi’nde tanıyan kimseler de vardır.
Kimler mi?
Yücel Halis 93 senesinde cezaevinden çıkar. Şimdi işi, müessesedir. İdare edecektir. İdare etmek, uyumamaktır. Tek ölçütü vardır. Dürüstük ve inanç. Kendisi dürüst ve inanç sahibidir. Eskilerin deyimiyle kalem gibi adamdır. Yalnızca doğruyu yazan bir kalemdir O, eğrinin O’nun kağıdında yeri yoktur. Bu O’nu saflık derecesine kadar götürür. Örneğin hesaplara bakar. Bir çivi alınacak bir açık bulur. Geceleyin uyuyamaz. Çalıştığı iş yerinde, üst katta ev tutamayanların kaldığı yerde yatar kalkar. İşte hesapta, bir çivinin bile alınmayacağı bir açık gördüğünde Yücel Halis, sessizce birini uyandırır. İşletme büyük bir zaiyatın içindedir! Yücel bu parayı cebinden verse olmaz. Çünkü, eksilen para değil, onun inancından giden bir parçadır ve O, bu parçayı bulmadan rahat edemez. En nihayet birini bulur ve birlikte sabaha kadar hesap yaparlar; bir defa, iki defa, üç defa... Eksik, bir çivi alacak kadardır. Artık yorulurlar. Uyandırdığı adam, Yücel abi, bu parayı ben vereyim ama yeter ki uyuyalım der ama nafile... Yücel uyumaz ve uyutmaz, günışığı vuruncaya kadar kalem salar. Açık kapanmaz. Sabah açığın hesabı soruluncaya kadar Yücel dolanır durur.
Bu bir ahlaktır ve bu ahlaka ancak bir inanca sahip olan kimseler sahip olabilir. Yücel Halis, çalıştığı iş yerinden dışarı çıkmaz. Çünkü burası, artık onun görev yeridir. Bir an dışarı çıksa ve bu iş yerinde kazaran yangın çıksa, sorumlu olarak kendini görür. Bu yüzden dışarı çıkmaz. Her sabah düzenli traş olur. Müssese müdürü uzun sakallı olmaz. Tek sorun saçtır. Köşede Batmanlı bir berber vardır. Ona gider. Berberle pazarlık eder. Cimri değildir, haşa. Ama kendisine verilen maaş yoksulların alınteri ve emeğinden arta kalandır. Bu yüzden idare etmesi değil, lükse kaçmaması gerekir. Böyle inanır. Berbere az kes der: İnanır, berber az kesince az alacaktır. Yücel Halis, bir çocuk gibi saf ve temizdir.
Yücel Halis’in çalıştığı işyerinin karşısında bir park vardır. Musa Anter, bu parkın hemen köşesinde bulunan telefon kulübesinin önünden geçerken jeton satan adamdan şüphelenir hep. Piyer Loti’den yavaşça çıkar, Babıali Yokuşu’ndan aşağı iner, sonra Haydarpaşa vapuruna biner; buradan, trene binip Maltepe’deki evine gider. Bu yüzden bu park Yücel Halis’in dikkatini çeker. Buradaki satıcılara dikkatle bakar. Biri elma satar. Yücel Halis şüphelenir, bu adam bizim çocukları zehirlerse, üstelik elmalar da ucuz... Hemen adamın üstüne mi gitmeli yoksa biraz beklemeli mi? En iyisi bir elma alıp yemeli...
Yücel Halis elmayı aldı, yedi. ‘Güzelmiş’ dedi, güzelmiş.

 MÜSLÜM YÜCEL

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.