O fotoğraf karesi...

Kaç gündür sosyal medya da dolaşan o fotoğraf karesi gözlerimin önünden bir türlü gitmiyor… İnsanlığın bittiği, yerle bir olduğu o fotoğraf karesi bir "kahramanlık nişanesi” olarak topluma servis ediliyor…
Sekiz gerilla cesedinin önünde kırka yakın askerin gururla poz verdiği fotoğraf utançtan başka bir şey değildir. Sekiz ölü bedenin önünde objektiflere poz vermek nasıl bir duygudur anlamak, analiz etmek, yorumlamak asla mümkün değil…
İddiaya göre bu fotoğraf karesi, 14 Eylül tarihinde Şemdinli-Yüksekova hattındaki Haruna karakoluna yapılan eylemde hayatını kaybeden sekiz gerillaya ait. Hatta bazı cenazelere kasatura ile yara açılıp işkence yapıldığı da iddia ediliyor. Fotoğraf karesinde yere serilmiş ölü bedenlere baktığımızda bunun mümkün olduğu da görülüyor. Daha sonra cesetler iki gün sokakta bekletildikten sonra Malatya morguna gönderiliyor…
Son yirmi yıldır bundan daha korkunç fotoğraf karelerine tanık olduk. Kesilmiş gerilla kafaları, özellikle kadın gerillaların meme uçlarını kesip tespih yaparak bunu gururla sallayanlar, parçalanmış gerilla cesetlerinin üzerine postallarını koyup resim çektirenler, kimyasallarla yakıldıktan sonra sadece bir çift ayakları kalan gerilla görüntüleri ve nice korkunç kareler…
Bir gerilla annesinin söylediklerini hatırlıyorum… "Bizim çocuklarımızı kimyasallarla yakıyorlar, kollarını, bacaklarını kesiyorlar, parçalıyorlar ama ben hiç işkence yapılan, kulağı kesilmiş, kafası kesilmiş asker cesedi görmedim. Neden çocuklarımızı öldürdükten sonra bu eziyeti yapıyorlar? Neden öldürdükten sonra bekletip, kokmaya başladıktan sonra bize teslim ediyorlar? Benim oğlum bir gerillaydı, eğer böyle bir vahşeti benim oğlum askerlere yapmış olsaydı ilk ben oğlumu öldürürdüm” demişti.
Savaşta taraflar savaşır, şüphesiz savaşın kazananı da olmaz… Bu tür fotoğraf kareleri ölen gençlerin sadece sayısını artırır. Öfke büyür, kin büyür. Ölüm hayatın önüne geçer. Nitekim de, sosyal medyada dolaşan o fotoğraf karesinin altında yazan yorumlar, fotoğrafın kendisinden daha ürkütücü idi… Ölenlerin gerilla olması fotoğrafı bazı insanların nazarında meşrulaştırdı. Yazılan o yorumlar, Irkçılığın yükseldiğini, insanlığın da bittiğini gösteriyor bizlere. Biri de çıkıp, "bu savaş bitsin, bu tür görüntüler görmek istemiyoruz, o çocuklar hepimizin” demiyor…
Ceberut devlet anlayışı hiçbir dönem değişmiyor. Askeri operasyonları tırmandıran bugünkü hükümetin ve başbakanın tüm toplumu germekten ve ülkeye egemen olan çözüm beklentisini savaş-çatışma-siyasi-askeri operasyon haletine dönüştürmekten başka bir sonucu olamaz. Sunulan çözümleri tartışma ve hakkıyla müzakere etme yerine çatışma tercihidir. Bu topluma karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Hiçbir iktidarın çözüm olanaklarını tepip topluma bunları yaşatmaya hakkı olamaz. O fotoğraf karesine yansıyanlar, topluma acıdan, çatışmadan, zulümden başka bir şey getirmesi mümkün değildir.
Nitekim de gerek başbakanın, gerek bakanların yaptığı son açıklamalar bu savaşın bitmesi yönünde değil, aksine derinleşmesi yönündedir. Mevcut hükümetin genel başkan yardımcısı ölen askerler için "birkaç Mehmet ölmüş” diyebiliyorsa, yine aynı hükümetin İç İşleri Bakanı ölen askerler için, "nasip” diyebiliyorsa, bırakın ölen gerillaları, ölen askerler de onlar için hiç bir şey ifade etmiyor demektir…
İnsan ölümleri yarıştırılıyor, sizden bu kadar, bizden bu kadar… Sanki kümeste telef olmuş tavuklardan bahsediyorlar… Bu aklı evvellerin tek görmediği insanlığın öldüğüdür…
