Ölsem de 'pişmanım' demem

Hicran Binici

Hicran Binici

  • Hicran Binici’nin 32 yıllık tutukluluğuna rağmen tahliyesi, dört kez ertelendi. Binici, dayatmaları reddederek, “Ölsem de pişmanım demem” mesajı gönderdi.
  • Abla Binici, "32 yıl geçse de hukuksuzluk hiç değişmedi. Hapseden zihniyet, tahliyesine engel oluyor. Değişmeyen bir şey daha var; Hicran’ın direnişi, pes etmemesidir" dedi.

AZİZ ORUÇ / İSTANBUL

Nedime Yaklav, Sermin Demirdağ, Hicran Binici, Gülşen-Nuriye Adet’in 30 yılı aşkın süredir cezaevinde olmalarına rağmen tahliyeleri, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından engelleniyor. Dört kez ve toplam iki yıl tahliyesi ertelenen yüzlerce tutsaktan biri olan Hicran Binici, iki yıl değil 30 yıl daha tahliyesi engellense de mücadeleye olan inancının kırılamayacağını vurguladı.

32 yıldır tutsaklığı devam eden Hicran Binici’yi ablası Adalet Binici, gazetemize konuştu. Erzurumlu olan Hicran Binici, 1973'te Adana’da doğup büyüdü. Daha iki yaşında iken babasını kaybetti. 5 kardeşin en küçüğü Hicran, tüm eğitimini Adana’da tamamlayıp 1988’de ilk kez girdiği üniversite sınavında yüksek bir puan alarak, Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliğini kazandı. Kazandığı bölümü beğenmediği için ikinci yılda bir kez daha sınava girerek, bu kez Ankara Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Bölümü’ne kayıt yaptırdı. 30 yıllık tutsaklık döneminde de sınavlara giren Hicran Binici, Uluslararası Halkla İlişkiler bölümünü ve Marmara Üniversitesi Basın-Yayın/Gazetecilik Bölümü’nü kazandı. 

Mücadeleye kattıkça mutluydu

Abla Binici, “Hicran çok disiplinli, kararlı, kitap okumayı çok seven ve en önemlisi çok zeki biriydi” diyerek, Adana’da Kürt Özgürlük Hareketi ile tanıştığını ve mücadeleyi çok çabuk benimseyip küçük yaşlardan itibaren yer almak istediğini söyledi. Abla Binici, şunları paylaştı: “12 Eylül döneminde dayım Nusret Çetin, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kaldı, birçok kişi de çalışma yürüttü. Hicran, yıllarca dinledi mücadele hikayelerini, anılarını Ankara’da doğrudan içinde yer alarak, kendini buldu. Yıllarca aradığı soruların cevabını da belki Ankara’da mücadelenin, direnişin içinde buldu. Hicran, kendini mücadelenin içinde buldukça, kendini kattıkça mutlu oluyordu. Hep daha fazlasını yapmak istiyordu. Üniversite 3. sınıfındayken 1993’te mücadelesini bir üst aşamaya taşıyarak, PKK’ye katıldı. Bize de bir mektup göndererek, katıldığını iletti. Mektubunda, ‘Ben PKK’ye katılıyorum. Hep gitmek istediğim yere gidiyorum’ diyordu. Biz de hep düşüncelerine saygı duyduk ve hep onun arkasında olduk.”

Adalet ve Nafiye Binici

32 yıldır hukuksuzluk sürüyor

Katılım yaptıktan 4-5 ay sonra Adana’da gözaltına alınıp tutuklandı. 16 gün boyunca gözaltında işkenceye maruz kaldı. 90’lı yılların hukuksuzluğunda Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) 'yargılandı' ve müebbet hapis cezası verildi. Abla Binici, "Üzerinden 32 yıl geçse, zaman değişse de hukuksuzluk hiç değişmedi, sürüyor. Hicran’ı hapseden zihniyet, bugün onun hak etmesine rağmen tahliyesine engel oluyor. Değişmeyen bir şey daha var; Hicran’ın direnişi, asla pes etmemesi, pişman olmamasıdır.”

Onu asla yalnız bırakmadık

Konya, Uşak, Adana, Sivas ve son olarak Ankara cezaevlerinde geçen 32 yıllık tutsaklık boyunca Hicran’ın peşinden gittiklerini kaydeden abla Binici, “Çok cezaevi gezdik, çok yol gittik. Özellikle Uşak Cezaevi’nde baskılara maruz kaldık ama pes etmedik. Her zaman kardeşimin peşinden gittik, onu asla yalnız bırakmadık. Bağımızı koparmadık” dedi.

Gelecek diye hazırlandık

Hicran’ın tahliyesinin engellenmesinin en çok 90 yaşını geçmiş anneleri Nafiye Binici’yi etkilediğini ve çok üzdüğünü belirten abla Binici, şöyle devam etti: “Annem 32 yıldır Hicran’ın yolunu gözlüyor. Annemin çoğu zaman aklı gidiyor. Ona rağmen TV’nin karşısına geçip ‘Hicran neredesin, ne zaman geleceksin?’ diye konuşuyor. Hep bekleyiş içerisindeydik. 32 yıl doldu, Hicran gelecek diye hazırlıklar yaptık. Hicran’ın sevdiği yemekleri yaptık ama Hicran gelmedi ve en çok da annem yıkıldı. Hicran, ‘Abla bize pişmanlık dayatılıyor ama ben ölsem de pişmanım demem’ dedi. Zaten nasıl pişman olsun ki… 30 yıl cezaevi yatan, ömrünü mücadeleye adayan, özgürlüğe bu kadar tutkuyla bağlanan biri hiç pişman olur mu? Olmaz. Bu hukuksuzluğun son bulmasını ve cezaevlerinin kapılarının açılmasını istiyoruz. İdare ve Gözlem Kurulu kararları, hukuksuzluktan öte çok saçma, akla, mantığa ve vicdana sığmaz.”

Bu tutsakları bile bırakmıyorsa

Barışa olan inançlarının güçlü olduğunu ama iktidar samimi olmadığı için güvenmediklerini belirten abla Binici sürece dair şunları dile getirdi: “İktidar bir şeyler söylüyor ama peki adım atıyor mu? Hayır. Adım atmayan, tutsakları bırakmayanlara nasıl inanalım? Adım atmak için neyi bekliyorlar? Biz barış istiyoruz, çözüm istiyoruz. Barış, çözüm diyorlarsa çocuklarımızı bıraksınlar, adım atsınlar. Çözüm öyle olur. Tahliyeleri ertelemekle, Kürtleri, dillerini kabul etmeyerek olmaz. Tahliyeler olmadan, adım atılmadan çözüm olmayacak. Sürece, süreci yürütenlere inanıyoruz ama karşıdakiler adım atmadan güvenemeyiz. Bu sürecin barışa evirilmesi için herkes üzerine düşen görev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir. Her şey tutsakların omuzlarına yüklenmemeli. 30 yılı aşkın süredir cezaevinde olan tutsaklar hala direniyor, biz de dışarda hep beraber direnelim, süreci başarıya götürelim.''

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.