Ölüme gidiyorlar


Türk Genelkurmay Başkanlığı, dün resmi internet sitesinden işgal girişiminin resmen başlatıldığını duyurdu. 19 Ekim’de Çukurca’daki eş zamanlı baskınlar sonrası TSK birlikleri Güney Kürdistan’a girmiş, jetler ile helikopterlerde Zap, Xakurke, Xinere, Zap ile Metina bölgelerini saatlerce bombalamıştı. Son açıklamayla sınırlı kara harekatının kapsamlı ve hava destekli olarak başlatıldığı duyuruldu. Türk Genelkurmay Başkanlığı, „Yurtiçinde ve sınır ötesinde (Irak’ın kuzeyinde) toplam 5 ayrı bölgede, toplam 22 taburla geniş kapsamlı, hava destekli kara operasyonlarına başlanmıştır“ dedi. Açıklamada, 19 Ekim tarihinde gece saat 01.00 civarında Çukurca İlçe J.K.lığı ile Çukurca yakın emniyet unsurunun konuşlandığı Asayiş Tepesi, polis ve jandarma lojmanları, Kavuşak, Barakambi Tepe, Keklikkayası Tepe, Baski Tepe, Han Tepe ve Gazi Tepe üs bölgeleri olmak üzere sekiz ayrı bölgeye eş zamanlı olarak silahlı saldırıda bulunulduğu, haberin alınmasının ardından kobra helikopterlerin havalandırıldığı, insansız hava araçlarının da kaldırıldığı, ancak hava şartlarından dolayı kalkışların yapılamadığı kaydedildi. Açıklamada, çatışmada 24 askerin hayatını kaybettiği 18 askerin de yaralandığı belirtilirken, çatışmanın ardından Federal Kürdistan Bölgesi’ne yönelik önce hava ardından ise kara harekatının başladığı kaydedildi. Açıklamada, „21 PKK’li öldürüldü“ haberlerinin aksine şimdiye kadar 3 PKK’linin hayatını kaybettiği belirtildi. PKK’lilerin telsiz konuşmasında çok sayıda ölü olduğu bilgisinin anlaşıldığı ileri sürüldü.
22 tabur
Çatışmada yaralananların tedavi altına alındığının vurgulandığı açıklamada, çatışma sonrasında Federal Kürdistan Bölgesi’ne jandarma özel harekat birimlerinden ve özel kuvvetlerden oluşan 22 tabur ile geniş kapsamlı hava destekli kara operasyonlarının başladığı kaydedildi.Erdoğan’ın ecdadı
Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın 14 maddelik açıklamasındaki, şu maddenin Başbakan Erdoğan’ın diliyle benzerliği dikkat çekti: „TSK mensupları bölgelerinde görevlerini ecdadına yaraşır bir şekilde, bu toprakları bize emanet etmiş aziz şehitlerimizin şahitliğinde yapmaya devam edecektir.“
F16’lar da katılıyor
Ayrıca dün de Amed’den kalkan çok sayıda savaş jet sınırı geçerek Güney Kürdistan topraklarını bombaladı. Operasyona Kobra helikopterler ile insansız hava uçakları Heronlar da katılıyor. Fırat Haber Ajansı, dün sabah 06:00 sularında F16’ların 2 saat boyunca HPG denetimindeki Zap, Zağrıs, Metina ve Haftanin’i bombaladığını duyurdu.
Erdoğan teyid etti
Türk Başbakan Erdoğan da işgal girişiminin başladığını teyid etti. Erdoğan, medya yöneticileriyle buluşmasının ardından yaptığı açıklamada, „Sınır ötesi harekatta nereye kadar gidileceğine“ yönelik soru üzerine „Müsaade ederseniz detaylara girmeyelim. Bu harekat netice almanın bir adıdır. Onun için başlatılmıştır. Bu operasyonla belirlenen koordinatlarda ilk adımı atmaktır. Silahlı Kuvvetlerimiz gerek havadan gerek karadan bunu sürdürmektedir. Harekat netice almanın bir adıdır. Onun için başlatılmıştır. Hedefimiz bu operasyonla belirlenen koordinatlarda ilk adımı atmaktır. Neticeye kadar gidecektir“ yanıtını verdi.
Erdoğan, PKK’ye karşı oluşturulan üçlü mekanizmaya işaret ederek, „Irak’la beraber yürütülecek operasyondan bahsediyorum. Daha önce kurulmuş üçlü mekanizmamız var. Bunlar da devrede. Sayın Obama ile de bunu konuştuk. Üçlü mekanizma burada çalışacaktır, çalışmaktadır. Türkiye de buradaki kararlığını sürdürmektedir“ şeklinde konuştu.
PKK: Bekliyoruz
Türk tarafının bu açıklamalarına rağmen AFP’ye konuşan PKK sözcülerinden Dozdar Hamo, “Şimdilik bir kara harekatı yok, hiçbir tarafta karadan sızma yok ama havadan saldırı var. Eğer gelmek istiyorlarsa, gelsinler, burada onlara hoşgeldiniz diyeceğiz!” dedi. ANF’ye bilgi veren HPG kaynakları da henüz sınırı geçme durumunun sözkonusu olmadığını belirtti. n HABER MERKEZİ
Törensiz gönderdiler
Çukurca'da hayatını kaybeden askerlerden 24'ü toplu tören yapılmadan memleketlerine gönderildi. İlk kez yapılan bu uygulamaya gerekçe olarak da "PKK psikolojik üstünlük sağlıyor" gösterildi.
Hakkari Çukurca'da 19 Ekim'deki eş zamanlı baskılarda ölen askerlerden 24'ünün cenazesi Van'da otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından, dün gruplar halinde memleketlerine gönderildi. Askerler için Van'da toplu tören düzenlenmedi. Yetkililer, her asker için kendi memleketlerinde ayrı ayrı tören düzenleneceğini açıkladı.
Tezkere uzatılmıştı
TSK’ye sınır ötesinde kara harekatı yapma imkanı tanıyan Başbakanlık Tezkeresi, 5 Ekim 2011’de AKP, CHP ve MHP’lli vekillerin oylarıyla bir yıl süreyle uzatılmıştı. Meclis’teki tezkere oylamasına BDP, sembolik olarak katılım sağladı ve „Hayır“ oyu vermişti. BDP Grubu adına konuşan Sırrı Süreyya Önder, Einstein’in „Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır“ sözüyle başladığı konuşmasında bugüne kadar alınan tezkerelerin ülkeye ve insanlarına hiç bir yarar getirmediğini söylemişti. Önder, „Zorunlu askerliğin olduğu bir ülkede şehitlik mertebesinden söz edilemez“ diyerek, vicdani ret hakkını da savunmuştu.
27. kez sınır aşıldı
Türk ordusu 27 yıldır sınır ötesine operasyon düzenliyor. Meclis’ten bugüne dek 32 kez sınır ötesi operasyon için tezkere alındı. İlk sınır ötesi saldırı 25 Mayıs 1983’te düzenlendi. „Süpürge“, „Sızma“, „Tokat“, „Kartal“, „Atmaca Tokat“, „Balyoz“, „Çekiç“, „Murat“, „Sandviç“, „Güneş“ ve 26’yı aşarak bu yıl da devam ediyor. 1983’teki ilk sınır ötesi harekat, Ankara ile Bağdat arasında imzalanan Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması’na dayandırıldı. „Sıcak Takip Operasyonu“nda, TSK birlikleri Güney Kürdistan’ın 5 kilometre içine girdi. Ekim 1984’teki ikinci operasyona Irak ordusu da katıldı. 12 Ağustos 1986’daki üçüncü operasyonda 165 peşmergenin öldüğü açıklandı. Dördüncü operasyon da 4 Mart 1987’de yapıldı. 1988-1991 arasında operasyon yapılmazken, 1991’de Nisan, Ağustos ve Ekim aylarında 3 kez operasyon düzenledi. 1992’de düzenlenen üç operasyonda, TSK bin 452 PKK’linin hayatını kaybettiğini iddia etti, PKK bu açıklamanın doğru olmadığını söyledi. 10 Haziran 1993’deki 11. operasyonu, tarihe en büyük çaplı hava saldırısı olarak geçen 28 Ocak 1994 tarihli saldırı izledi. 6 Şubat 1994’teki operasyonda 32 PKK’linin öldüğü açıklandı. Nisan 1994’te düzenlenen ve 5 bin askerin katıldığı 14. operasyonda ise 15 kilometre içeri girildi. Türkiye’nin düzenlediği en büyük operasyon 20 Mart 1995’te yapıldı. 35 bin askerin katıldığı 15. operasyonda, Irak topraklarına 60 kilometreden fazla girildi. Temmuz 1995’te yapılan ve 45 gün süren 16. operasyonda da 555 PKK’linin yaşamını yitirdiği iddia edildi. Sonraki operasyon, 5-11 Temmuz 1995’te yapıldı. Sonraki operasyonlar; Mart 1996, Temmuz 1996, Aralık 1996, Mayıs 1997, Eylül 1997, Aralık 1997, Nisan 1998, Şubat 1999, Ağustos 2000 tarihlerinde yapıldı. Operasyonlara verilen 7 yıllık aradan sonra, 17 Ekim 2007’de Meclis’in tezkereyi onaylamasıyla TSK bir kez operasyonlara başladı. 16-22-26 Aralık 2007 tarihlerinde hava saldırıları düzenlendi, 15 Ocak ve 4 Şubat 2008’de de bölge savaş uçaklarıyla bombalandı. 21 Şubat 2008’de tekrar başlayan hava saldırılarını, kara harekatı izledi. Türk askerlerinin hedefi Zap’tı ancak HPG gerillalarının etkili direnişi nedeniyle bölgeye giremediler. TV’ler Zap’taki operasyonu saat saat verirken, TSK burada ağır bir yenilgiye uğradı. „Güneş operasyonu“ adı verilen harekat başarısız olunca, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt komutasındaki Türk ordu birlikleri, 29 Şubat’ta Zap’tan geri çekilmek zorunda kaldı. TSK’nin son sınır ötesi operasyonu, 17 Ağustos 2011’de yapılmıştı. Hava saldırılarında bebeklerin de olduğu 7 sivil ile 9 gerilla yaşamını yitirmişti.
Meclis’te gizli gerilim
HPG'nin Çukurca eylemi için yapılan gizli görüşme öncesinde Meclis’te sert tartışmalar yaşandı.
Türkiye Meclis Genel Kurulu’nda dün HPG'nin eylemlerini ele alınacağı gizli görüşme öncesinde tansiyon yükseldi. AKP Hükümeti'nin ön görüşmenin gizli yapılmasını istemesi muhalefetin sert tepkisi ile karşılandı. BDP, CHP ve MHP açık oturum yapılmasını istedi. Ayrıca Başbakan Erdoğan'ın oturuma katılmaması da muhalefetin tepkisi çekti. İlk sözü alan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Milletten saklayacağımız sözümüz yok. Bu görüşmeler milletin huzurunda açık yapılmalıdır'' dedi. Daha sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, şunları söyledi: ''Eğer burada konuşulanlar özel temsilci aracılığıyla Oslo'dan Kandil'e ulaştırılacaksa, bunu milletimiz de bilsin neden 10 yıl bekleyelim? Eğer İsrail bir askeri için bin Filistinliyi serbest bırakılıyorsa, ona askeri üniforma gönderiyorsa, bu memleketin 25 tane gariban çocuğunu, köylü çocuğunu al bayraklarla toprağa gömerken parlamento, burada olmalıdır, Başbakan burada olmalıdır. Herkes bilmeli ki CHP Beşir Atalay'ı o kürsüden konuşturmayacak."
Bu sözler Genel Kurul’da gerginliğe neden oldu. AKP’li milletvekilleri CHP’li Muharrem İnce’ye tepki gösterdi. Kürsüye çıkan AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli "Açık olarak her şey tartışılsın, kaygı duyulmadan. Açık yapıldığı zaman tüm dünya izleyecek. Siyasi partilerin de önerileri olacak, rahatlıkla bu önerilerini gündeme getirmelerinin tesis edilmesi amacıyla biz bunu istiyoruz. Yoksa milletten gizleyecek bir şey söz konusu değildir'' dedi. Nurettin Canikli, CHP’li İnce’nin de kapalı oturum yapılmasını istediğini aktardığını ifade etti.
CHP, Gül'ü eleştirdi
Yeniden söz alan Muharrem İnce, konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü hedef aldı. İnce, “İnsanlar ağlarken milletten gizleyeceğimiz bir şey yok, millet her şeyi duysun. Eğer bilgi verecekseniz milletimiz Norşin’den Güroymak’a nasıl geçtik, güzel günlerden intikam almaya nasıl geldik, bunu bilsin” diye konuştu. Tartışmaların uzaması üzerine oturumu yöneten CHP’li Başkanvekili Güldal Mumcu, 10 dakika ara verdi. Ancak tartışmalar aradan sonra da devam etti. Ayağa kalkarak CHP sıralarına yönelen BDP’li Sırrı Sakık, “Sokağı tetiklemeye çalışıyorsunuz” diye bağırdı.
Erdoğan katılmadı
Tartışmalar ardından gizli oturum başladı. Kapalı oturum nedeniyle yeminli stenograflar ve özel görevliler dışındaki personel ile gazeteciler Genel Kurul Salonu'ndan çıkarıldı. Genel Kurul Salonu'na bitişik basın büroları da kapatıldı. Gizli oturumların tutanakları 10 yıl boyunca açıklanmıyor. BDP'den Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın konuşma yapacağı belirtilmişti. Türk Başbakan Erdoğan gizli oturuma katılmadı. Hükümet adına ise Başbakan yardımcılarından Bülent Arınç ya da Beşir Atalay'ın konuşma yapacağı belirtilmişti. AKP adına Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, CHP adına Dilek Akagünyılmaz ve Ankara Milletvekili Levent Gök, MHP adına Sinan Ogan ve Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ın söz alacağı açıklanmıştı. Kapalı oturumlarda yapılan konuşmalar, "devlet sırrı" olarak kabul ediliyor ve 10 yıl süreyle açıklanması yasalarla yasaklanıyor.
BDP açık görüşme istiyordu
BDP oturum öncesi Meclis Başkanlığı'na genel görüşme yapılması için önerge verdi. BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ile Hasip Kaplan imzasını taşıyan önergede, 1984'ten beri çatışmaların can ve mal kaybına neden olduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi: "Tarihsel, siyasal, sosyolojik, ekonomik, kültürel boyutları olan sorunun temelden ele alınması, barışçıl demokratik yollardan Meclis'te çözülmesi, diyalog ve uzlaşı yollarının açılması zorunlu olmuştur. Yeni bir anayasa sürecinin başlaması, Meclis'teki grupların katıldığı Hazırlık Komisyonu'nun çalışmaya başlanması dikkate alınarak; tezkere, hava ve kara operasyonları dışında çözülmesi olanakları Oslo görüşmeleri ile ortaya çıkmış, müzakere ve görüşmelerin sürdürülmesi ile silahların susturulması, çatışmasızlık ortamının sağlanmasının mümkün olduğu görülmüştür. Nitekim bölgede 714 sivil toplum örgütünün çağrıları da dikkate alındığında silahsız bir çözüm kapısını aralamak mümkündür." Önergede 21. yüzyılda çağdaş demokratik bir toplum olabilmenin ön koşullarından biriside eşit yurttaşlık, anadil serbestisi, kültürel çoğulculuk, farklılıklara saygı olduğu dile getirildi.
Dünya barışarak çözdü
Gerekçede, "Çatışma süreçleri yaşamış, İngiltere-IRA, Güney Afrika siyah-beyaz çatışması, Ortadoğu da Filistin-İsrail görüşmeleri, İspanya-ETA deneyimlerinden yararlanılması gerekmektedir. BDP olarak bugüne barışçıl ve demokratik çözümün mecliste olmasını savunduk. Sorunun basit bir asayiş meselesi olmadığı, Kürt meselesi olduğu; artık hamaset nutukları, intikam söylemi ve silahla çözülemeyeceği anlaşılmıştır. Meclis'te çözüm yollarının konuşulması için bir genel görüşme açılması gerektiğine inanıyoruz" denildi.
ANKARA
