Özgürlük ve bağımsızlık

Kapitalist devletçi uygarlık bilimsel olarak Newton’a, felsefi olarak da Descartes’e dayanır. Kapitalist modernitenin bilim ve felsefe anlayışında parçalar arası ilişki içsel bağı bulunmayan bir tarzda yorumlanmaktadır. Buna göre bütün, parçaların bir araya gelmesiyle oluşur; parçalar, bütünün dağılması sonrası eski yapılarına geri döner. Buna “Newton’cu mekanik” de denmektedir. Descartes ve Hobbes tarafından geliştirilen mekanizm, Newton mekaniği tarafından desteklenir. Mekanik yaklaşım, toplumsal düzende yapılacak değişimleri öngören “toplum mühendisliği” anlayışıyla özdeştir. Parçalar arası ilişki de neden-sonuç ilişkisi olup, bunun felsefi ifadesi ise determinizm olmaktadır.
Fransız filozof Descartes, kendisinden hiçbir şekilde kuşku duyulmayacak bir başlangıç noktası bulmaya çalışmıştır. Kuşkuyu son sınırına kadar götüren Descartes; doğru olduğu açık ve seçik bir biçimde bilinmeyen hiçbir şeyi doğru olarak kabul etmemek gerektiğinden hareketle, her şeyden kuşku duymaya, yanlış ya da kuşkulu olduğunu düşündüğü her şeyi reddetmeye karar vermiştir. Bu süreç sonrası Descartes, düşünebilmenin kuşku duymakla bağlantılı olduğunu, kuşku duyabilmesi için öncelikle var olabilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Kuşku duyan her şeyin var olduğunu, dolayısıyla kuşku duyan benliğinin var olduğunu “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüyle dile getirmiştir. Descartes bu sözüyle “kurucu özne” anlayışını geliştirmiştir. Kapitalist modernitenin diğer bir özelliği de “kurucu özne” anlayışıdır. Kurucu özne anlayışına göre insan, bilinç (özne) ve beden (nesne) olarak ikiye ayrılır.
Descartes, ruhun doğasının maddenin doğasına tamamen yabancı olduğunu öne sürer. Zihnin maddeden tamamıyla ayrı olduğunu, varlığını bedenden sonra da devam ettirdiğini savunur. Bu bakış açısı ile Descartes, özne-nesne ayrımını vurgulamış, bununla beraber özneye merkezi bir rol biçerek öznenin nesne üzerindeki hakimiyetini meşru kılmış ve bireyciliğin felsefi temlerini atmıştır. “Kurucu özne” anlayışına göre özne, her şeyin hakimidir. Daha somut ifadeyle birey topluma, toplum doğaya, erkek kadına hakim olmaktadır. Bu bakış açısının en ağır sonucu kapitalist bireycilik olmaktadır. Descartes’in felsefesinin temel yönü, yoğun bir biçimde bireysel olan bakış açısıdır. Özellikle “metafizik düşünceler” adlı eserinde Descartes, okuyucuya hep “ben” diye seslenmektedir.
Aynı bakış açısıyla farklı kültürleri, inanışları ve doğayı da yorumlayabiliriz. Buna göre farklı kültürler ve inanışlar arasında bir ilişki olacaksa, bu ilişki savaş ve birbirini yok etme üzerine olur. Diğer bir değişle parçalar arası ilişkinin birbirini yok etme ilişkisi olarak yorumlanması; bireyin toplumu, toplumun doğayı, erkeğin kadını kendisine düşman olarak görmesine yol açmıştır. Aynı şekilde kültürler ve uluslar arasındaki ilişki de bu anlayışla oluşturulmuştur.
Ama geliştirilen kuantum teorisi (fiziği) ve buna dayalı olarak oluşturulan felsefeyle Newton’cu-Descartes’çi bilim ve felsefe aşılmış, kapitalist modernitenin bu bakışı alt-üst edilmiştir. Kuantum teorisine göre parçalar arası ilişki özsel olup organik bir ilişkidir. Buna göre bütün; parçaların bir araya gelmesiyle oluşan yapıdan fazla bir şeydir. Parçaların özgün yanları olmakla birlikte birbirlerine bağımlıdırlar. Hem özgünlük hem bağımlılık kuantum felsefesinin temel ilişki biçimidir.
Bu bağlamda, farklı kültür ve ulusların ilişkileri incelendiğinde; farklı parçaların kendi özgünlükleri olduğu kadar birbirlerine bağımlı olduklarını da belirtebiliriz. Kültürlerin ve ulusların birbirlerine bağımlı olmaları aynı zamanda birbirleriyle ortaklaşabileceklerini de gösterir. Kültürler ve uluslar arasındaki bu ortaklık milliyetçi zihniyetin aşılmasını, bunun yerine demokratik zihniyetin gelişmesini sağlar. Farklı kültürler ve uluslar milliyetçi zihniyetin ele aldığı gibi karşı kültürü veya ulusu yok etme anlayışıyla değil, bir arada yaşayarak karşılıklı gelişmenin ve zenginleşmenin zeminidirler. Buna göre birliktelik; yeni bilim ve felsefi anlayışa dayalı olarak yeniden tanımlanmakta, demokrasi, konfederal örgütlenme, demokratik özerklik ve öz savunma gibi birçok konunun zemini bu olmaktadır.
Van F Tipi Cezaevi
