Porajmos

Haberleri —

Dün Uluslararası Nazi Rejimi Kurbanlarını Anma Günü’ydü. Çokça anılan şekliyle Holocaust Kurbanlarını Anma Günü. Bazıları içinse Porajmos Kurbanlarını Anma Günü.
Porajmos, Romani dilinde „yıkım, büyük felaket” demek. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası, Hırvatistan ve Macaristan tarafından Romanlara yönelik işlenen soykırımı ifade etmek için kullanılıyor. Soykırım dönemini „Kali Tras-Kara Korku” olarak adlandıranlar da var. „Bersa Bibahtale – Kederli Yıllar” diyenler de.  En iyimser tahminler 1936-1945 yılları arasında büyük çoğunluğu toplama kamplarında olmak üzere 250 bin Roman’ın Nazi rejimi tarafından öldürüldüğünü gösteriyor.
***
İkinci Dünya Savaşı döneminde Almanya sınırları içindeki Romanların hepsi yok edildi. Yahudiler gibi onlar da Auschwitz’e, Dachau’ya, Sobibor’a gönderildi.
Auschwitz’te Romanlar, kampın „Çingene Aile Kampı” olarak adlandırılan bölümünde tutuluyordu. Burada Nazilerin ünlü doktoru Josef Mengele, Roman nüfus içindeki cüce ve ikizler üzerinde tıbbi deneyler yapıyordu. Aynı şekilde Ravensbrück, Natzweiler-Struthof ve Sachsenhausen kamplarında da aynı deneyler gerçekleştiriliyordu.
1942’de Auschwitz’e gönderilen 23 bin Roman’dan sadece 3 bini kurtuldu. Diğerleri gaz odalarında can verdi.
***
Varşova’daki meşhur gettoda da Romanlar vardı. Ama orada bile ayrımcılığa uğruyorlardı.  Getto günlüklerini tutan Emmanuel Ringelblum’un ifadeleriyle Almanların Romanları gettoya getirme amaçları „Gettoya kararkteristik olarak kötü, tuhaf, korkulması ve yok edilmesi gereken şeyleri doldurmak”tı. Romanlar 1942 yılının Nisan ayında getirildikleri gettodan Haziran ayında çıkarıldı. Hepsi Auschwitz’e götürüldü. Ringelblum ise 1944 yılında gettodan kaçtıktan sonra Nazi birlikleri tarafından bulunarak eşi ve çocuklarıyla birlikte öldürüldü.
***
Porajmos, Yugoslavya’da ise yaklaşık 100 bin Roman’ın katledilmesiyle sonuçlandı. Şimdilerde Romanların ulusal marşı olarak kabul edilen „Djelem Djelem”in „Vi man sas ek bari familiya / Murdadas la e kali legiya – Bir zamanlar büyük bir ailem vardı / Hepsini Kara Lejyon öldürdü” mısraları bu dönemi anlatır.
Kara Lejyon dediğimiz Hırvatistan’da Nazilerle birlikte çalışan bir milis gücü. Hem Partizanlara karşı savaşır hem de canları sıkıldıkça Roman öldürürlerdi. Nazi Almanyası çökünce onlar da dağıldı. Birçok üyesi Partizanlar tarafından yakalanıp idam edildi.
***
İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek bir Roman bile bütün o yaşananlar için tazminat almadı. Avrupa kıtasında „ikinci sınıf insanlar” olarak yaşamaya devam ettiler. 27 Ocak’larda dahi onları pek az kişi hatırladı. 
Almanya 1943’ten önce topraklarından gönderdiği Romanlara yapılanın ırkçı bir eylem olmadığını savunduğundan hiçbir Roman bu ülkeye geri dönemedi, hak ya da tazminat talebinde bulunamadı.
Ta ki 1979’da Batı Almanya Parlamentosu’nun, Nazi rejiminin Romanlara karşı eylemlerini ırkçı politikaların bir sonucu olarak nitelendirene kadar. Savaş üzerinden 34 yıl geçmesinin ardından alınan bu karar, Romanlara karşı işlenen soykırımın kabulü anlamına geliyordu.
***
Çok geç de olsa tarihi kimse tarihçilere bırakmadı. Bugün tüm Avrupa Birliği ülkelerinde Romanlara karşı işlenen soykırımı inkar etmek yasak. Bu yasağın ihlali hapis cezası gerektiriyor.
Avusturya’da inkar ederseniz en az 1 sene, Belçika’da inkar ederseniz en az 8 gün hapis yatarsınız.
Almanya’da ise inkarın cezası 3 ay ile 5 yıl arası. Ama ifade özgürlüğünü test etmek isteyen hiçbir Türk ulusalcısına Almanya’da Roman soykırımını inkar etmeyi tavsiye etmem çünkü Alman hakimler böyle durumlarda genelde cezaları üst sınırdan çakıyorlar.  Zaten pek az insan „ifade özgürlüğünü savunma” adına böyle saçma şeyler yapmaya kalkıyor. Le Pen, birkaç sağcı Alman ve Avusturyalı.
Fransa’da Ermeni Soykırımı’nı inkarın yasaklanmasının ardından Türk ulusalcılarının da bu arkadaşların yanında yer alacağı günü bekliyoruz.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.