Qendîl’in Kürt siyaseti için önemi

Haberleri —

Rauf KARAKOÇAN
  • Zagros Dağları ve devamındaki Qendîl silsilesi, Kürdistan coğrafyasının ortasından geçmektedir. Adeta bu coğrafyanın gövdesi, kalbi gibidir. Mezopotamya’nın en kadim halklarından biri olan Kürt halkının bu dağları kendisine mesken edinmesini, dağ ile özdeşleşmesini beraberinde getirmiştir.
  • Zagroslar ve dolayısıyla Qendîl Dağı, geçmişte birçok kavim, kabile ve aşirete ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde de Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürdistan devrimine ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle Qendîl, jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ön plana çıkmaktadır.

Yukarı Mezopotamya’nın en yüksek sıradağlarından biri olan Qendîl Dağı, tarihin birçok döneminde kendisinden söz ettirmiştir. Bu dönem Kürt Özgürlük Hareketi ile gündemdeki yerini alıyor. Tarihte ‘Altın Hilal’ olarak bilinen ve Toros-Zagros silsileleriyle tanımlanan hilalin uç kısmında yer almaktadır. Zagros sıradağlarının devamında bulunan Qendîl Dağı Irak ve İran sınırları boyunca uzanmaktadır.

Toros-Zagros kavisi ya da Altın Hilal, yukarı Mezopotamya’da Til Xelef kültürüne beşiklik yapmış bir coğrafyadır. 3300-3500 rakımlı yüksekliğiyle adeta Altın Hilal’in balkonu gibidir. Toplumlar tarihinde Zagros Dağları’nın eteklerinde fışkıran yaşam zenginliği insanlığın gelişimine, yerleşmesine, barınmasına, korunmasına ve beslenmesine çok uygun bir zemin sunmuştur. İklimi, bitki örtüsü, sayısız doğal barınakları, su kaynakları ve avcı-göçebe topluluklardan, tarım köy toplumlarına kadar birçok topluluğa yaşam alanı olmuştur. Qendîl, uygarlıklı toplulukların gelişim sürecinde de devlet dışı toplulukların yaşam mekanı olmuştur. Arazi yapısının sarp oluşu, kolay geçit vermeyen zirveleri, yalçın kayalıkları, derin vadileri, sık ormanlıkları, asi akan nehirleri doğal bir koruma görevi görmektedir.

Bu sıradağların, vadilerin bolluk ve bereketi, tarıma ve hayvancılığa elverişli doğal zenginlikleri, tarihin her döneminde işgalci ve yayılmacı güçlerin iştahını kabartmıştır. Zagros dağları ve devamındaki Qendîl silsilesi, Kürdistan coğrafyasının ortasından geçmektedir. Adeta bu coğrafyanın gövdesi, kalbi gibidir. Mezopotamya’nın en kadim halklarından biri olan Kürt halkının bu dağları kendisine mesken yapması, dağla özdeşleşmesini beraberinde getirmiştir.

Geçit vermeyen bir dağ

Zagroslar ve dolayısıyla Qendîl Dağı, geçmiş tarihte birçok kavim, kabile ve aşirete ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde de Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve Kürdistan devrimine ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle Qendîl Dağı jeostratejik ve jeopolitik öneme sahip olan konumuyla ön plana çıkmaktadır. Kürtler açısından olduğu kadar bölge devletleri açısından da önem arz etmektedir. Zagros Dağları, tarihte İskender ordularının kırıldığı yer olarak rivayet edilir. Bu kısa tanıtımdan da anlaşılacağı gibi Qendîl konum itibariyle ile kolayca hükmedilecek, ele geçirilebilecek ve denetlenebilecek bir dağ değildir.

Kürdistan coğrafyası önce 1639 Kasr-ı Şirin anlaşması ile iki parçaya; daha sonra da 1916 Sykes-Picot anlaşmasıyla dörde bölünürken Qendîl Dağı yapay sınırlar olarak belirlendi. Qendîl Dağı devletler arasında bölünmüş olsa da, coğrafik konumu itibariyle bir bütündür ve öneminden bir şey kaybetmemiştir. Dağlar tarihin her döneminde Kürtlerin sığınağı, işgalci güçlerin saldırılarına karşı Kürtlerin kendilerini savunmak ve korunmak için sırtını dayadıkları en güvenilir dostları olmuştur. Genelde Kürdistan dağları, özelde de Qendîl Dağı her zaman direniş mekanı görevini görmüş, yakın tarihte Saddam diktatörlüğüne karşı mücadele eden Kürt örgütlerinin üslenme ve mücadele alanı olmuştur. PKK’nin Qendîl Dağı‘na ilk gidişi de bu tarihlere tekabül etmiştir.

Karasungur ve Bilgin

1980 sonrası Güney Kürdistan’da üslenen Kürt Özgürlük Hareketi gerillaları birçok stratejik dağa konumlanmakla birlikte 82 yılı itibariyle Qendîl Dağı‘na da ulaşmıştır. Qendîl Dağı Kuzey Kürdistan sınırlarına bitişik olmamasına rağmen yine de erkenden ulaşılan bir alan olmuştur. Bu dönemde Qendîl’de üslenen örgütler arasında yaşanan çelişki ve çatışmaları sonlandırmak için PKK’nin önder kadrolarından Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin, 1982 yılında Qendîl’e gitmiş ve orada geçekleştirilen bir komplo sonucu 2 Mayıs 1982 tarihinde şehit düşürülmüştür. Daha sonraki yıllarda ise Qendîl üstlenme alanına dönüşmüştür. Günümüzde de stratejik öneme sahip bir konumu ifade etmektedir.

Sadece PKK hareketi açısından değil genelde Kürt siyaseti açısından ele alınacak olursa ve geçmiş tarih dikkate alındığında Qendîl Dağı’nın önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Dağlar, Kürtler için özgürlükle özdeştir. Sömürgeci devlet egemenliğine karşı direniş alanları olmuştur. Medya Savunma Alanları da bu amaçla ilan edilmiştir. Qendîl, savaşın hiç eksik olmadığı bir dağ olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde de PKK öncülüğünde direnen Kürt halkı ile sömürgeci Türk devleti arasında süren savaşa tanıklık etmektedir.

Direniş mirasının büyüdüğü alan

Coğrafyanın kendisi bir güç timsalidir. Coğrafyaya sahip olan, onun avantajlarından yararlanan, arazinin derinliklerini kullanan Kürtler, bu güç üstünlüğünün farkındadır. Qendîl Dağı‘nın Kürtler açısından birçok yönüyle direniş merkezi haline gelmiş olması coğrafik özelliklerinden ve bulunduğu konumdan kaynaklanır. Qendîl Dağı’nın Irak ve İran sınır hattında olması, buranın hem İran hem de Irak sömürgeci ulus devletlere karşı savaşan Kürt örgütlerinin yaslandığı bir alan olmasını sağladı. Qendîl’in jeolojik yapısına yüklenen siyasi anlamı ise üzerinde yaşayan, savaşan halkın mücadelesine bağlıdır. Sömürgeci rejimlere karşı mücadele eden güçler tarafından bir direniş üssü olarak kullanılmış olması Qendîl’e siyasi bir anlam yüklemiştir.

Sümer uygarlığından günümüz ulus devletlerine kadar devlet mekanizmalarının hükmedemediği, otorite kuramadığı ve bu nedenle devlet denetimi dışında kalan yerleşik halkların doğal gelişim ve yaşam mirasını bugün Kürtler devralmıştır. Doğa ile iç içe yaşayan halkların bu dağları yurt tutması coğrafik özelliklerin sunduğu avantajlardan kaynaklanmaktadır. Şimdi de PKK, Qendîl Dağı’nda doğal toplumun kadim yurtlarını kapitalist moderniteye karşı savunma görevini üstleniyor.

Günümüzde de Qendîl Dağı direniş güçlerine kucak açmaktadır. Hedef alınıyorsa, bunun elbette sembolik bir değerden öte önemli siyasal nedenleri vardır. Mücadele yürüten güçlerin, bölgesel güçlerin ve hatta küresel güçlerin de önemsendiği bir alandır. Bölgede varlık gösteren her örgütün dağ yaşamında mutlaka Qendîl vardır. PKK tarafından denetlenen Medya Savunma Alanları‘nın önemli bir kısmı da Qendîl alanıdır. Sömürgeci Türk devletinin Qendîl‘i hedeflemesi bu nedenledir. Direnişin büyük mirasına sahip geçmişiyle Qendîl Dağı, PKK şahsında konumuna yaraşır bir mücadele içindedir. Tarihin hiçbir döneminde Qendîl asla işgalciye boyun eğmemiş ve eğmeyecektir.

Qendîl, insanlık tarihi boyunca yerleşik direnen halklar ile dışardan saldıran sömürgeci egemen güçlerin savaşlarına sahne olmuştur. Bugün de PKK öncülüğünde direnen Kürt halkı ve sömürgeci Türk devleti arasında süren savaşa tanıklık etmektedir.
paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.