QSD, demokratik toplum ideolojisi ve demokratik İslam   -     Cihan EREN

Haberleri —

Kuzey-doğu Suriye halkları yaklaşık altı yılık savaşın sonunda DAİŞ’i askeri olarak yenilgiye uğrattı. QSD komutanlarının da belirttiği gibi bu nihai zafer değildir. Kalıcı zafer, DAİŞ’in toplumda dayandığı zihniyetin yenilgiye uğratılması, QSD’nin temel aldığı ideolojik çizginin toplumda ve siyasal sistemde zihniyet değişimi yaratıp demokratik kültüre dönüştürülmesiyle elde edilecek.

QSD’nin zaferinden sonra ısrarla DAİŞ, hangi fikre ve kültüre dayanıyor, kendisine imkan ve destek sunanlar kimlerdir gibi soruları bıkmadan sormak ve Ortadoğu inanç ve halklar tarihi çizgisinde cevaplar vermek zorundayız. Böyle bir tartışma ve bilinçlenme Ortadoğu'nun demokratik geleceği için hayatidir. Demokratik gelecek için, QSD hangi imkan ve değerlerle bu savaşa girmiştir, QSD’ye kazandıran fikir ve ideoloji nedir, kimler neden ve niçin QSD çatısı altında birleşmiştir gibi soruları da cevaplamalıyız.

DAİŞ, Muaviye’nin yarattığı iktidar İslam’ın kapitalist milliyetçi ideolojiyle yapılmış içtihadının en radikal versiyonudur. Muaviye çizgisi Arap kabileciliğini temel almış bir kavmiyetçiliğe dayanır. Bu çizgi, fikir ve kültür olarak İslam öncesi Arap kabile örf ve adetinin tümüne yakınına İslam dininin siyasi ve toplumsal sistemi demiş ve Müslümanlar halklara dayatmıştır. Örneğin Baxoz bölgesinde QSD’e teslim olan DAİŞlilerin kılık kıyafetleri, saç ve sakalları, eş ve çocuklarının ekranlara yansıyan biçimi iktidar İslamına göre ‘İslam mücahitleri’nin kimliği ve tarzıdır. Oysaki o biçim İslam öncesinde bugün Suudi Arabistan olarak bildiğimiz coğrafyadaki Arap kabile kültürüdür. Bu İslam öncesi zihniyet ve kültürün, kadın-aile, miras, günlük yaşam ilişkileri vb. biçimine de DAİŞ’in temsil ettiği iktidar İslam çizgisi, İslami yaşam demiştir. İktidar İslam'ı bu kültür ve zihniyetle yaşamayı İslam inancı gereği saymıştır. Bunun için DAİŞ’e katılan herkes bu tekliğe uymak zorundadır. Bu mantık, Hitler’in ve son yıllarda da Erdoğan'ın sloganlaştırdığı ‘tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak’ kapitalist milliyetçiliğin Arap iktidar İslam söylemine karşılık gelir. Kısacası DAİŞ katı despot iktidar ve İslam öncesi Arap kabile kültürü üzerinde inşa edilmiş modern milliyetçiliğe dayanan bir örgüttür. Hatırlarsak geniş alanları ele geçirir geçirmez adını hemen İslam Devleti yapmıştı. Hz. Muhammedin baş düşmanı Mekke aristokrasisini yendikten sonra bile ağzından İslam Devleti sözünün çıkmadığını, Medine’de en güçlü olduğu dönemde bile bugün demokrasi dediğimiz sistemle yönettiğini göz önünde bulundurursak, DAİŞ şahsında iktidar, milliyetçilik ve iktidar İslam gerçeğini daha iyi anlamış oluruz.

DAİŞ Arap devletlerinden daha devletçi olduğu için karşısında hiç bir devlet dayanamamıştır. DAİŞ, Arap devletlerinden daha milliyetçi olduğu için devletlerden daha despot ve cani olmuştur. DAİŞ Arap devletlerinden daha fazla Arap halk kültürünü iktidara malzeme yaptığı için kapitalist modernite milliyetçiliğini ve ahlaksızlığını teşhir ederek devletlerden daha çok toplumu etkilemiştir. DAİŞ Müslüman devlet geleneğindeki iktidar oyununu iyi oynadığı için devletleri korkutmuş, Irak’da, Suriye'de, Qatar’da ve Türkiye'de olduğu gibi devlet içinde iktidar hastası bir kesimden kendine yandaşlar bulmuştur; Irak cumhurbaşkanı eski yardımcısı Tarık Haşimi, Musul eski valisi Nuceyfi, Suriye'de çok sayıda subay ve memur, Qatar hanedanı, Türkiye'de Erdoğan ve adamları basında en çok teşhir olan DAİŞ destekçileridir.

Irak, Suriye, Libya kısmen Mısır da görüldüğü gibi DAİŞ hangi devlete yönelmişse orayı düşürmüştür. DAİŞ örgütünün düşüremediği tek yer PKK çizgisinin örgütlü olduğu ya da hızla örgütlendiği alanlar olmuştur. Bu çarpıcı gerçeklikten ötürü en başta QSD’nin askeri zaferinde koalisyonun desteğini abartmamak gerekir.  Çünkü Koalisyon hava ve istihbarat desteğini saldırıya uğrayan kimi devletlere de veriyordu. Devletlerin zaten belli bir hava savunma gücü vardı. Ama yine de DAİŞ karşısında tutunamadılar. Bu QSD zaferinin arkasında irade yaratan, büyük ve güçlü bir fikir ve kültür olduğunu ispatlar. DAİŞ’in askeri olarak yenilmesinden sonraki gelişmelerin seyrini ve bu askeri zaferin nihai zafere dönüşmesi bu fikrin toplumsal örgütleme ve kültüre dönüşme oranıyla paralel olacaktır.

DAİŞ iktidar İslam'ını ve onun iktidar gücünü kullandığı halde yenilmiştir. Demek ki, QSD elinde DAİŞ İslam'ından daha güçlü ve etkili bir İslam çizgisi vardır. QSD İslam çizgisi demokratik İslam’dır. Demokratik İslam, Muaviye İslam'ı karşısında İmam Ali, Yezid karşısında İmam Hüseyin çizgisidir. Demokratik İslam, İslam öncesi Arap kabile kültürünü kültürel İslam’ın bir parçası olarak tanır, her halk için geçerli İslam gerçeği olarak kabul etmez. ‘Aklınızı kullanın, sizi kadın ve erkek olarak yarattık, kabile ve kavimlere ayırdık, birbirinizi tanıyın, barışta ve iyilikte yarışın vb...’ kutsal emirleri esas alır.  Demokratik İslam, ‘her varlığın üzerinde olduğu bir kanun vardır’ ilkesiyle hareket ederek yaşamın sürekli değişim içinde olduğuna inanır. Sabit ve değişmez olanın adalet için ahlaklı olmak ve doğru çalışmak, hizmet etmek olduğunu kabul eder. Demokratik İslam ‘dinde zorlama yoktur, herkes kendi günahından ve sevabından sorumludur’ gerçekliğini esas aldığı için selamı, kardeşliği esas almaktadır. Bunun için QSD güçlerinde Arap, Kürt, Çerkez, Türkmen gibi Müslüman kültüre sahip olanlar ve Asuriler başta olmak üzere çok sayıda Hristiyan kültürden gelmiş enternasyonalist savaşçı kendi ‘din, millet ve kavmi’ kimlikleriyle birlikte selam ve sulh içinde tekçi iktidar İslam’ına karşı savaşmış ve zafer kazanmıştır.

Demokratik İslam barıştırır, birleştirir, demokrasi içinde yaşatır. Demokratik İslam sadece Araplar arasında değil ‘müminler kardeştir’ ilkesiyle tüm halkların kimlikleriyle kardeş olduğuna inanır. Bunun içindir ki, QSD Ortadoğu yurtseverliğinin demokratik birliğini, DAİŞ ise bölücü milliyetçiliğini temsil etmektedir. Unutmayalım ki iktidar İslam zihniyeti oldukça ‘DAİŞ’ hep var olacaktır. Bunun için QSD’in temsil ettiği demokratik İslam da her zaman mücadele içinde olmak durumundadır. Bu mücadele ile demokratik toplum inşası gerçekleşecek, nihai zafer de bu sayede elde edilecektir.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.