Rojava Devrimi’ni anlamak ve anlatmak

Forum Haberleri —

.

.

  • Rojava devrimine dair okumalar yaparken pek çok olayı değerlendirmede olduğu gibi Rojava devrimini değerlendirmede de devrimi tanımlamadan kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Sanki devrim gerçekleşmiş olmuş bitmiş başarılmış gibi bir izlenim yaratılıyor. Bu doğru değildir.

MESUT KARATAŞ

Her gün darbe ve ayaklanma haberiyle uyanıyoruz.  Ayaklanmalar, darbeler bu yüzyılın ilk yıllarında fazlasıyla insanlığın gündemini işgal etmekte. Bu darbe ve ayaklanmaları bazıları devrim diye tanımlıyor.

Devrim kavramının tanımlanmasında pek çok görüş var. Eskinin yıkılıp yerine yeninin kurulması mı, yoksa bir iktidarın alaşağı edilip yerine yeni bir iktidarın kurulması mı?

Devrimi tanımlamada tartışmalar-tanımlamalar devam ediyor ve pek çoğunda paradigmal sorunlar var.

Neden mi?

Devrim kavramı insanlığın hafızasında genellikle olumlu izler bırakır. Ancak insanlık tarihinde devrim diye tanımlanan olayların hepsinin herkesin hafızasında aynı olumlu izleri bırakmadığını biliyoruz. Paradigmal sorun kaynağını nereden bakılıp değerlendirildiğinden alır. Sınıfsal bakış açılarından kurtulup doğru paradigmayla devrim diye tanımlanan olayları değerlendirdiğimizde bunların pek çoğunun karşı-devrim olduğunu görürüz.

Tanımlamalarda karşılaştığımız ikinci temel sorun toplumun doğasının doğru tanımlanamamasından kaynaklanan, devrimi kısa bir süreyle sınırlandıran yaklaşımdır. Toplumsal değişimin böyle olmadığını anlamak için biraz çevremize bakmamız yeterlidir.

Peki nasıl tanımlayıp nasıl yaklaşacağız?

Devrim toplumsal sorunların çözüm yollarından biridir. İnsanlığın toplumsal sorunlarının kökenine indiğimizde şimdi kördüğüm haline gelmiş tüm sorunların kökeninin devletin başlangıcında gizli olduğunu görürüz. Bu başlangıç sürecini uygarlık diye tanımlanıyor. O günden bugüne uygarlık güçlerinin topluma saldırıları artarak devam etmiştir. Toplumun ahlaki ve politik yanı yok edilmeye çalışılmıştır. İşte devrim toplumun binlerce yıldır saldırıya uğramış darbeler almış ahlaki- politik yanlarının özüne dönmesidir. Devrim böyle değerlendirildiğinde toplumun ahlaki- politik yapısına kavuşabilmesinin bir süre devam edecek bir eylemle başarılamayacağı çok açıktır. Binlerce yılın zihni hegemonyasını, hiyerarşik kurumları aşmadan devrim yapılamayacağı ve bunların da kısa bir sürede başarılamayacağı çok açıktır.

Devrimci özellikler taşıyıp sonradan karşı-devrime dönüşmüş olaylar devrimleri değerlendirirken unutmamamız gereken önemli diğer bir noktadır.

Bu tanımlamalar ışığında son yıllarda yaşanan Rojava Devrimi’ni anlamaya, anladığımız kadar da anlatmaya çalışacağız. Rojava devrimi demokratik modernite kuramını esas alarak gelişmiştir. Bu kuram insanlığa binlerce yıldır dayatılan ideolojik siyasi hegemonyalara karşı geliştirilmiş bir sosyal bilim devrimidir.

Rojava devrimine dair okumalar yaparken pek çok olayı değerlendirmede olduğu gibi Rojava devrimini değerlendirmede de devrimi tanımlamadan kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Sanki devrim gerçekleşmiş olmuş bitmiş başarılmış gibi bir izlenim yaratılıyor. Bu doğru değildir.

Bu yazıda Rojava devriminin geliştiği yıllardaki koşullara değinildikten sonra Rojava devriminin çeşitli boyutlardaki hedefleri ve mevcut durumunu değerlendirme esas alınacaktır.

Yeni yüzyıl yeni umutlara gebeydi. Egemenler böyle bir gelişmeyi beklemiyordu. Tabii kıvılcımın koskocaman yangına dönüşmesi gibi bir anda yayılan olayları herkes hayretle karşıladı. Emperyalist güçler isyan edilen şeyin kendi yarattıkları şey olduğunu var gücüyle perdelemeye çalıştı. Tunus’ta başlayan ve Ortadoğu’da pek çok ülkeye yayılan olaylar 20.yy. siyasetinin reddini içeriyordu. Olayların ilk günlerini biraz ayrıntılı incelediğimizde sadece 20.yy. siyaseti değil, aslında devletli sistemin reddinin belirtilerini görmekteydik. İşte böyle bir red hareketi Rojava’da bir çıkışın olmasına neden oldu. Ama o olayları müteakip diğer alanlarda yaşananların tersine Rojava’da devrim özüyle buluştu. Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin otuz yıldır attığı tohumlar uygun ortam bulunca çiçeğe durdu. Amaç iktidar değişimi değildi. Onun için kendini Üçüncü Yol diye tanımladı. Bu tanımlamanın mimarı Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan’dı.

Üçüncü Yol’un özünde kendi yaşamını kendi kurma felsefesi yatıyordu. Öz savunmaya ve radikal demokrasiye dayanan bir anlayışla yürüyüş başladı. 19 Temmuz 2012’de Kobaniê’de başlayan bu yürüyüş 11 yılını tamamladı. Bu on bir yıllık yürüyüş siyasetinden, savaşına her gün ayrı bir şekliyle dünya gündeminde yer bulmayı başardı. Ama bu gündeme getirmelerin büyük çoğunluğu bu devrimi sistem içileştirmeyi hedefliyordu. Her şeye rağmen Rojava devrimi devam ediyor. Ancak tüm devrimlerde olduğu gibi karşı devrim unsurlarıyla mücadele ederek yürüyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.