Sahte ve radikal demokrasi ayrımı

Forum Haberleri —

radikal demokrasi

radikal demokrasi

  • Bazılarının kavramı sürekli dile getirip, kendilerinin de demokrat olduklarını söylemeleri; toplumu demokrasiden uzaklaştırmak içindir. Oysa bu kişi ve çevrelerin zihniyetleri başka, demokrasi ise bambaşka bir şeydir.

SEYİTHAN AKYÜZ

Birçok olgu gibi, demokrasi olgusu da günümüzde çokça tartışmalara konu oluyor. Zira herkes durduğu yerden demokrasi olgusunu ele alıp, kendi ideolojik süzgecinden geçirip ona göre bir anlam yüklüyor. Bu çerçevede herkes demokrasi kavramının önüne çeşitli sıfatlar getirerek bunu kendi bakış ve dünya görüşlerine uygun hale getiriyor. Temsili, liberal, çoğunlukçu, muhafazakar vs. sıfatlar demokrasi kavramının önüne getirilen sadece birkaçıdır. Kuşkusuz bunun egemenlikçi sistemle direkt bağı vardır. Hatta demokrasi kavramının önüne getirilen sıfatlar, bizzat devletçi sistem kaynaklıdır. Tabii devletçi sistemin bu politikası demokrasiyi zenginleştirmek amaçlı değildir. Tam tersine bununla demokrasinin özü boşaltılarak toplumun bundan vazgeçmesi, başka bir ifadeyle demokrasinin toplum nezdinde değersizleştirilmesi isteniyor. Dolayısıyla bu egemenlikçi devlet sisteminin bilinçli olarak geliştirdiği bir politika oluyor. Bugün en faşistinden, en gericisine kadar birçok kişi ve kurumun sürekli demokrasi demeleri bunun en bariz göstergesidir. Tabiri caizse, demokrasi sözkonusu kişi ve çevrelerin ağızlarında bir sakız gibi olmuştur. Onu çiğnedikçe kullanım değerini düşürüyorlar. Böylelerinin bu kavramı sürekli dile getirip, kendilerinin de demokrat olduklarını söylemeleri; toplumu demokrasiden uzaklaştırmak içindir. Oysa bu kişi ve çevrelerin zihniyetleri başka, demokrasi ise bambaşka bir şeydir. Peki gerçek demokrasi nedir? Bu demokrasinin farkını nasıl ortaya koyabiliriz?

Demokrasi devlet dışı bir olgudur

Her şeyden önce demokrasiyi devlet dışı bir olgu olarak görmek ve devlet kaynaklı olamayacağını iyi bilmek gerekir. Zira devlet ile demokrasi birbirinden apayrı ve temelde zıt iki olgudur. Birincisi sömürü ve gaspa dayalıyken, ikincisi toplumun dayanışma, katılım, karşılıklı saygı, eşitlik ve adaleti esas alan doğal yaşamının ifadesidir. Dolayısıyla birinin diğerini üretmesi mümkün değildir. Başka bir söylemle; devletten demokrasi, demokrasiden de devlet doğmaz. Demokrasinin gerçek anlamda yaşam bulduğu yerde devletin yaşam şansı bulmaması veya tersi olarak devletin güçlü olduğu yerde demokrasinin olmaması bu gerçekliğin yalın bir tezahürüdür. Bu nedenle devlet kaynaklı geliştirilen demokrasi tanım ve kavramlaştırmalar demokrasiyi değil, demokrasinin inkarını ortaya koymaktadır. Çünkü devlet kaynaklı geliştirilen demokrasi tanım ve kavramlaştırmaların tümünde toplum bulunmamakta veya sözde kalmaktadır. Demokrasi ise, isminden anlaşılacağı gibi toplumun kendi kendisini yönetmesidir. Yani toplumun özüdür. Çünkü toplumsuz bir demokrasi olmayacağı gibi, demokrasisiz bir toplumda çürümeyle yüz yüze kalmış demektir. Bir yerde bunun aksi bir durum sözkonusu ise ve ona demokrasi deniliyorsa, orda büyük bir aldatmaca vardır. Bu durum günümüzde en çok egemenlikçi devlet sistemlerinde vardır. Bundan ötürü devletçi sistemi tanımlarken, aldatan ve sahtekar olduğunu vurguluyoruz. Bunun nedenleri bilindiğinden uzun uzadıya anlatma gereği duymuyoruz. Sadece konuyla bağlantılı olduğundan devletçi sistemin geliştirmiş olduğu ve adını temsil-liberal demokrasi koyduğu demokrasi anlayışını ve uygulamasını kısaca anlatıp , izah etmeye çalışacağız. Tabi ardından bunun alternatifi olan radikal demokrasiyi de ortaya koymaya çalışacağız

Temsili-liberal demokrasi

Temsili- liberal demokrasi 17. yy'dan sonra, başka bir ifadeyle kapitalizmin gelişim kaydetmeye başladığı dönemlerde geliştirilen bir kavramlaştırmadır. Kuşkusuz devletçi sistemi böylesi bir kavramlaştırmaya götüren, toplumun uzun süreli mücadelesidir. Yani kendiliğinden geliştirilen bir şey değildir. İçerik olarak toplumsuz da olsa, büyük mücadeleler sonucunda devletçi sistemin geliştirme ihtiyacı duyduğu bir olgudur. Bu kendileri açısından gerçek demokrasinin gelişip yaşam bulmasını önleme ihtiyacıdır. Günümüzde demokratik olarak adlandırılan hemen bütün ülkelerin, siyasi rejimlerini temsili demokrasiye dayandırmaları, bu gerçekliğin bir sonucudur.Tabii temsili demokrasi anlayışı ve kavramlaştırması geliştirilirken, bunun neden olması gerektiğine dair öne sürdükleri bir teori de oluşturmuşlardır. Toplumun gerçek demokrasi talebine karşılık geliştirilen temsili demokrasi teorisine göre; modern toplumlar çok kalabalık ve karmaşık olduklarından, toplumun doğrudan kendi kendisini yönetmesinin koşulları bulunmamaktadır. Bundan dolayı da ancak toplumun seçtiği (ki hangi şart ve yöntemlerle seçtiği biliniyor) temsilciler aracılığıyla demokrasi yürütülebilir savı öne sürülmüştür. Sistem, temsili demokrasi anlayışını bu teori ve argümanlarla meşru kılmak istiyordu.

Peki temsili demokrasi nasıl hayata geçer ve neye dayanır? Temsili demokrasinin temel dayanağı seçimler olmaktadır. Belli zaman ve aralıklarda tekrarlanan seçimler yoluyla toplum sözde temsilcilerini seçer. Sözde diyoruz çünkü seçilen temsilci toplum tarafından seçiliyormuş gibi görünse de, özünde toplumun seçtiği biri değildir. O başkası tarafından seçilen ve devletçi sistemin birçok denetim mekanizmasından geçen biridir. Toplumun önüne seçmesi için konulan bu kişilerin büyük bir çoğunluğu aslında toplumun değil, bizzat sistemi temsil etmektedirler. Propaganda aracılığıyla tersini iddia etseler de, gerçek olan budur. Bundan dolayı temsili demokrasi denilen anlayış ve uygulamalarında toplum olabildiğince etkisiz ve yetkisizdir. Toplumun, önüne konulan bu sözde temsilcileri seçiyormuş gibi bir rol dışında, temsili demokraside başka bir rolü yoktur. Dolayısıyla temsili demokrasideki tüm önemli karar ve politikaları toplum değil, bu sözde temsilciler eliyle sistemin kendisi belirler. Öyle ki çoğu kez parlamentoda el kaldırıp onayladıkları kararların içeriğinden bihaber olurlar. Bu nedenle temsili demokraside toplum tümüyle pasif bir konumda olur. Toplumun bu temsilcileri denetleme mekanizması bulunmadığı gibi, temsilcilerin topluma bağlılığı da çok sınırlıdır. Temsili demokrasiyle bir toplumsal alan olan siyaset, kastlaşıp elitleşerek bir kesimin eline geçer ve toplumu kandırma uğraşısına dönüşür. Özü itibariyle 17. yy’dan sonra ortaya atılan temsili demokrasi, gerçek bir demokrasi olmadığı gibi, demokrasinin saptırılması, rayından çıkarılması ve yozlaştırılmasıdır.

Radikal demokrasi

Sistemin tüm saptırılmış ve sahte demokrasi anlayış ve kavramlaştırmalarına karşı gerçek demokrasi, radikal demokrasidir. Bu demokrasi, toplumun doğrudan ve aracı olmaksızın kendi kendini yönetebildiği demokrasidir. Daha doğrusu toplumun devlet dışı olan doğal yaşam biçimidir. Kısaca değinecek olursak; Radikal demokrasi, 20.yy'ın son çeyreğinde temsili-liberal demokrasi ve reel sosyalizm eleştirisi üzerinden gelişen bir kavramlaştırmadır. Bilindiği gibi 19. yy'ın sonu ile 20. yy'ın başlarında sol ve marksist çevrelerde yoğunca yapılan bazı tartışmalar yaşanıyordu. Geliştirilen bu tartışmaların temelini ise ''kapitalist sistemde silah ve şiddet olmadan köklü değişiklikler olur mu?'' oluşturuyordu. Yapılan bu tartışmaların sonucunda da '' devrimci zor ve sınıf savaşımı'' dışında kapitalist sistemde köklü değişiklikler yapmanın ve sosyalist sistemi kurmanın mümkün olmadığı benimsendi. Bu görüş bir nevi marksizme hakim anlayış haline geldi. Tabii Marks'ın kendisi de bu görüşü savunmuştur. Ama bunun yanı sıra koşulların uygun olduğu yerde bu yöntem olmadan da sosyalizme ulaşılabileceğini dile getirmiştir.

Maalesef Marks'tan sonraki marksistlerde bu anlayış dogmatik bir hale vardı. İşte radikal demokrasi, bu dogmatik hale gelen anlayışı reddetti. Zira her şartta aynı yöntemi kullanmak, insanı her zaman doğru yere ulaştırmaz. Aksi sonuçların da doğmasına vesile olabilirler. Burada varılacak tek nokta dogmatizm olur. Radikal demokrasi koşullara göre kullanılacak yöntemlerin değişebileceğini savundu. Elbette radikal demokrasinin bu eleştirisi, sosyalist sistem içi eleştiriydi. Dolayısıyla temel hedef burası değildi. Radikal demokrasinin asıl hedefi ve odaklandığı nokta, temsili demokrasi anlayışıydı. Varılmak istenen temel amaç ise; temsili demokrasi anlayışıyla rayından çıkarılan ve özünden uzaklaştırılıp yozlaştırılan gerçek demokrasiyi yeniden özüne geri döndürmekti. Bunun için yapılacak ilk şey ise, demokrasiyi toplumda yeniden hayata geçirmek olduğunu ortaya koydu. Yani toplumun devlet dışı doğal yaşam biçimi olan demokrasiyi yeniden canlandırmak ve ruh kazandırmaktı. Radikal kavramı da bu anlamda geliştirilen bir kavramdır. Zira radikal demokrasi, doğrudan katılım ile yürütülür. Temsili demokrasinin aksine, radikal demokraside toplum pasif değil, aktiftir. Radikal demokraside toplumun kendi kendisini yönetmesi ete-kemiğe bürünür. Toplum radikal demokrasiyle salt seçmen statüsünden çıkarak iradeli ve özgür yurttaşlara dönüşür. Kendisiyle ilgili tüm karar ve politikaları bizzat kendisi belirler.

Elbette radikal demokraside de temsilciler vardır. Ama radikal demokrasideki temsilciyle temsili demokrasideki temsilci arasındaki fark, birbirine taban tabana zıttır. Radikal demokrasideki temsilcilerin temel görevi; toplumun belirlediği politikaları sağlıklı bir şekilde hayata geçirmesini sağlamadır. Bu anlamıyla toplumun taleplerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Bunun dışında bir rol ve misyonları yoktur. Olası aksi durumları için de, kimi denetim mekanizmaları geliştirilmiştir. Bu mekanizmalardan en önemlisi, temsili demokrasideki gibi belirlenen süreyi beklemeden temsilciliğin düşürülebilme mekanizmasıdır. Eğer toplum, temsilcinin iradesini temsil etme niyeti veya imkanının ortadan kalktığını düşünüyorsa, hemen geri çekmeyi devreye koyabilir. Radikal demokraside bu bir ilkedir. Sonuç olarak, devletçi sistemin toplumun doğal yaşam biçimi olan demokrasiye yönelik yozlaştırıcı ve özünden uzaklaştırıcı yönelimlerine; daha doğrusu saldırılarına karşı geliştirilecek temel savunma mekanizması, radikal demokrasiyi hayata geçirmek olacaktır. Bu olmaksızın ne toplumun doğal yaşamı korunabilir ne de gerçek demokrasiye ulaşılabilir.

Sistem karşıtı güçlerin yüksek yoğunluklu mücadelelerine rağmen, başarılı olamamalarının temel nedenlerinden biri de radikal demokrasiyi geliştirmemeleridir.Kuşkusuz bu verilen mücadeleye halel getirmez. Tam tersine onca bedele mal olan bu mücadeleler, radikal demokrasiyi geliştirmenin temel zemini olacaktır. Ama eksikliklerde görülecek ve bu eksiklikler giderilerek, bu mücadelelerde yaşamlarını yitirenlerin özlemlerine yanıt olunacaktır. Bunun birinci yolu da radikal demokrasiyi geliştirmek ve tüm yaşam alanlarına yaymakla olacaktır. Bunun yaşam bulacağı paradigma ise, demokratik ekolojik cinsiyet özgürlükçü paradigmadır. Başka bir söylemle, konfederal sistemle hayata geçecektir. Çünkü bu sistemde örgütlenmeyen toplum, birey ve farklılık kalmayacaktır. Toplum, bu sistemle kendini yeniden yaratma ve özgürleştirme olanağını bulacaktır. Bu da öz olarak ahlaki- politik toplum ve onun doğal yaşam biçimi olan radikal demokrasi demektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.