Sandıkta ilk gün:

Haberleri —

 Oy verme işleminin ilk gününde Stuttgart’tayız. Avrupa’da binlerce HDP gönüllüsü, bu 18 güne hazırlandı. Büyük bir heyecan var.  Geçen seçimden bu yana “HDP köşesi” olarak bilinen masalar, hiç boş kalmıyor. Herkesin yüzünde heyecan ve kararlılık var.
Sandıkta ilk gün. Stuttgart’tayız. Kürdistan ve Türkiyeliler, Başkonsolosluk tarafından belirlenmiş, kent dışındaki bir binada oylarını kullanıyor.
Avrupa’da binlerce HDP gönüllüsü, bu 18 güne hazırlandı. Önce adres kayıt işlemleri tamamlandı; ardından, dayanışma geceleri, paneller, ev ziyaretleri ve sokak çalışmalarını içeren propaganda dönemi geldi; şimdi sıra, hepsinin meyvesinde, sandıkta. Büyük bir heyecan var. Stuttgart’ta hafta içinde kurulan 8 sandıkta, 13 HDP görevlisi bulunuyor. Fakat geçen seçimden bu yana “HDP köşesi” olarak bilinen masalar, hiç boş kalmıyor. Görev almak isteyen bazı gönüllüler, o gün kota dolduğu, yeterli görevliye ulaşıldığı için görev alamamanın burukluğunu yaşıyor. Herkesin yüzünde heyecan ve kararlılık var. Herkesin yüz ifadesinden, “Nasıl ederiz de alnımızın akıyla çıkarız bu işten” düşünceleri okunuyor.
Dersimli Hüseyin Mutlu, Stuttgart’taki HDP çalışmalarının en bilinen isimlerinden biri. Gerçi yaklaşıp, “Çalışmalara en fazla emek verenlerden biri sizmişsiniz, görüşebilir miyiz” dediğimizde, yüzü kızararak, “Öyle deme ne olur. Benim de en fazla diğer arkadaşlar kadar çabalarım var” diyor; öyle mütevazi.
HDP çalışmalarının bütününde görev almış Hüseyin Heval, şimdiyse müşahitleri -Necati Akın’la birlikte- koordine ediyor. Bu göreve çok yakıştığı kuşkusuz: Gün boyunca sandık başına gelen onlarca kişinin tamamıyla şakalaşıyor, moral veriyor, bir yandan görevlerini anlatıyor. Tekerlekli sandalyede. Fakat engelini “engele” dönüştürenlerden değil.
Önce sandıktaki planlamayı nasıl yaptıklarını soruyoruz, anlatıyor: “Geçen seçimde hafta içi beş, hafta sonu on sandık vardı. Zamanın kısaltılmasından dolayı hafta içinde 8’e çıkarıldı. Burada çıkardığımız planlama şöyle: 8 sandıkta sabit arkadaşlar bulunuyor; salonda bir gözlemci var ve onların değişimi, yemek gibi ihtiyaçları için hazır bekleyen yedekler var. Ayrıca dört de itiraza yetkili HDP temsilcisi arkadaş var.”
Mutlu’ya göre, hazırlıklar tamam; oy kullanma süreci boyunca, başka yerden bir şey gelmezse, HDP’den kaynaklı bir sorun yaşanmayacak gibi...

‘En uzaktakiler yakınlaştı’

Hüseyin Mutlu’yu HDP’nin varlığı da çok heyecanlandırıyor. 38 yıldır Almanya’da, bunun en az 20 yılı mücadele içinde. “İlk defa bütün halkları, inançları, ötekileştirilmiş herkesi kucaklayan bir parti ortaya çıktı. Böyle güzel bir örnek, Avrupa’da, dünyada bile yoktur” diyor ve Stuttgart’taki on bin kişilik HDP Dayanışma Gecesi’nden bir örnekle sürdürüyor sözlerini: “Aşırı derecede yoğunluk vardı. Müthiş bir talep vardı. Biz eskiden insanlara biletle gittiğimizde zor bela satabiliyorduk. Bu kez herkes bizi bulup bilet almaya çabaladı. Benim numaram internete verilmişti. Münih’ten, Augsburg’dan, Karlsruhe’den, başka yerlerden arayıp bilet istediler. İnanılmaz şey! Çünkü orada normalde bilet dağıtan arkadaşları tanımayıp bizi aramaları da gösteriyor ki, bunlar yeni insanlar. Dernek çevresinde değiller. Bu durum, uzun yıllardır ilk defa dernek çevresinden olmayan, bize uzak duran insanların da yaklaştığını gösteriyor.”

‘Anne ne kadar çok terörist var’
Hüseyin Mutlu, kahkahalar arasında bir örnek daha veriyor: “Dayanışma Gecesi’nde salon tıklım tıklım dolup binlerce insan içeri alınamayınca, dışarda slogan atıldı: Bijî Serok Apo, PKK halkatır halk burada. Sloganları duyunca kapı önündeki küçük bir kız dönüp annesine demiş ki, “Ya anne burada ne kadar çok terörist var.” Düşünün ki, hiç tanımıyorlar bizi, yeni yeni yanımıza geliyorlar. Aslında bu çok güzel bir şey. Ama işimizi de gösteriyor. Bu insanları örgütlememiz gerekiyor.”

Dersim için öz yönetim

Bu seçimde beklentisinin HDP’nin yüzde 18-20 dolaylarında oy alması olduğunu söyleyen Mutlu, memleketi Dersim’den ise biraz dert yanıyor: “Aslında öz yönetim, en çok Dersim’in istemesi gereken bir şey. Ama biraz geri kaldı. Öz yönetim direnişlerinde pek dikkat çekmiyor. Ben memleketim için öz yönetim istiyorum. İstememek zaten ayıp olur.”

Vahşetin ortasında izin yapmam

Cevahir Geyik, genç bir kadın müşahit. Stuttgart’ın bildik müşahitlerinden de biri. Zira geçen seçimde 24 gün boyunca sandık başından ayrılmayan Cevahir Heval’in, bu seçimde de ayrılmaya hiç niyeti yok. Seçim süreci boyunca işinden izin almış da gelmiş. Anlatıyor: “Aslında tatile gidecektim, ailemi uzun süredir görmemiştim ama sonra iznimi HDP’ye ayırmaya karar verdim. Tutkuyla yapıyoruz hepimiz bu işi. 3 önce başarıyla çıktığımız halde korkunç zulümlerin yapıldığı bir ortamda sessiz kalmak, iznimizi sadece gezerek kullanmak, kesinlikle kabul edilebilecek bir tavır değil ki. Cenazelerimiz sokaklarda sürükleniyor, çıplak bedenlerimiz teşhir ediliyor. Bu seçim değil 18 gün, 2 ay da sürse biz sandık başındayız. Buradaki bütün arkadaşlar da böyle çalışıyor. Hepimiz can-ı gönülden yapıyoruz işimizi.”
Sandığın ilk gününde oldukça heyecanlandıklarını anlatan Cevahir Heval, devam ediyor: “Artık daha bir azimle sarıldık bu işe. Üç ay önceki seçimler gibi değil. Hem güvenliğe hem de provokasyonlara karşı çok daha dikkatliyiz. Çok örgütlü, disiplinli davranıyoruz. Diğer partiler de disiplinli, örgütlü çalışmamızdan dolayı geçen seçimde başta Kürt kadınlarına büyük saygı duydular zaten.”
Ondan da tahminini alıyoruz, “Bu kez daha da tarihi bir zaferle çıkacağız. Başarımızı bir kez daha hem dünya hem Türkiye hem de Erdoğan görecek” diyor.
Kadınların kahkahaları da HDP’yle

Kadınların kahkahalarını yasaklamaya kalkanlara inat Stuttgart sandığındaki “HDP köşesinden”, kadınların kahkahaları yükseliyor. Döndü, Münevver ve Neriman ablaların kahkahaları, bizi de sohbetlerine çekti.
Döndü Abla Erzincanlı, Neriman Abla Sivaslı, Münevver Abla ise Dersimli. Üçünü bir araya getiren, HDP çalışmaları. Birbirlerine takılıp duruyorlar.
Döndü Abla, eskiden CHP’liymiş. Çalışmalara katılmamış ama hep CHP’yi desteklemiş. HDP ortaya çıktıktan sonraysa aslına rücu etmiş, heyecanla dahil olmuş. “HDP herkesi kapsayan, kadınları ise özellikle savunan bir parti” diyor.
Neriman Abla ise Sivas’tan biraz dert yanıyor; fakat yine de heyecanlı. HDP’nin Sivas’ta da bir şeyleri değiştirebileceğine inancı tam.
Münevver Abla’nın gülmesi, bir dakika dinmiyor. “Yeneceğiz” diyor da başka şey demiyor. Onun da inancı tam.
Başka bir sürü HDP’li kadını alt alta dizebiliriz. Zira sandık başında bekleyenlerin, “HDP köşesinde” sohbet edenlerin yüzde 80’i kadın. Bundan daha büyük bir gelişme olabilir mi?

Koçgiri’yi içinde taşıyor


Aynur Karakaya, Koçgirili bir kadın. HDP’nin itiraza yetkili dört temsilcisinden biri. Almanya’ya 1971 yılında, işçi çocuğu olarak gelmiş. HDP ortaya çıkana kadar, kendisini “solcu” olarak ifade etse de siyasal çalışmalar içinde yer almamış, fakat esas harekete geçiren Rojava olmuş. Şöyle anlatıyor: “Rojava’daki olaylar beni çok etkiledi. Ondan sonra Kürtlüğüme daha da yakınlık hissettim. Bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. HDP var olduğundan beri HDP’liyim işte.”
Oy kullanma işlemi başladıktan sonra da propaganda çalışmalarının durmadığını belirten Karakaya, “Facebook’tan günlük olarak, önce sabah insanlarımızı selamlıyoruz, ardından çalışmalara davet ediyoruz. Her gün mutlaka çağrılar yapıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’deki akrabalarımızı arayıp ikna etmeye çalışıyoruz” diye anlatıyor.
HDP’nin yurtdışındaki gönüllülerini, “Bizler yurtdışında yaşayan, yurdunu içinde taşıyanlarız” diye tanıtıyor ya, işte Aynur Heval tam da bu cümlenin kadını! Biz anlatmayalım da doğrudan kendisi anlatsın: “Babam çok iyi bir anlatıcıdır benim. Aşık sülalesindendir ve çok daha iyi bağlama çalar. Biz daha küçükken buraya geldik. Babam bizi her gece bağlama çalarak uyuttu. Bize köyümüzün hikayelerini anlatırdı. Sivas’a yıllar sonra, büyüyünce gittiğimde, köyün ortasında durdum, hangi ev kime aitse söyledim. Herkes yalan söylediğimi, yurtdışında yetişmediğimi düşünüyordu. Ama hayır, biz o köyde yaşamadık, o köyü burada yaşadık. Babam bizi halkına yakın, sevgiyle büyüttü.” İşte Aynur Heval’i de bu halka yakınlık ve sevgi, bugün halkıyla buluşturuyor. İki işte birden çalışıyor, iki çocuğun sorumlulu üzerinde, ama her işinden vakit bulup HDP’yle de ilgileniyor. 17 gün boyunca sandık başından ayrılmaya hiç niyeti yok.

Hıdır Osman Amca ve Senem Teyze

Stuttgart’ta sandığın ilk gününde oy kullananlar içinde en dikkat çekici olan iki kişi, Dersimli Hıdır Osman ve Senem Oku çiftiydi. 90’ını aşkın iki çınar, ağır hastalıklarına aldırmadan, daha ilk günden giyinmiş süslenmiş gelmişti sandığa. İçerde, büyük bir heyecanla oylarını kullandılar. Hata yapmamak için her şeyi sorup durdular. Dışarı çıktıklarında kestik önlerini. Hastaneye yetişmeleri gerekiyordu, çok konuşamadık; ama meramlarını anladık.
HDP’ye oy vermiş ikisi de. Neden diyoruz, sözü birbirlerinden ala ala anlatıyorlar: “Barış olsun, kardeşlik olsun, özgürlük olsun. Şimdiye kadar beraber yaşamışız, daha şimdi ne ayrılacağız? Evlatlarımızı öldürüyorlar, yapmasınlar. Eğer insanlar kendilerini toplarsa, yapamazlar. Erdoğan savaşıyor. Biz de barış olsun diye Demirtaş’a verdik.”
Hıdır Osman Amca, derinindeki meramı da çıkarıyor içinden, cemevlerine karşı çıkılmasına tepki gösteriyor: “En çok da Alevilerin cemevine gitmesinden korkuyorlar. Ya biz cemevine silahla girmiyoruz ki, sazla giriyoruz. Sazdan korkuyorlar, sazdan. En çok da sazdan korkuyorlar.”
İki çınarın fotoğrafını çekmek istediğimizde ise hemen ele ele tutuşup poz verdiler. İmrenerek, heyecanlarına hayranlık duyarak uğurladık hastaneye. Ve bir kez daha: Onların, onlar gibi milyonların, hastalıklarına, engellerine, iş yüklerine, başka dertlerine aldırış etmeden gönül verdiği, sürdürdüğü bu seli, hangi vahşet duvarı durdurabilir?

OSMAN OÐUZ/STUTTGART

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.