Sarayın 3 tip köpeği var: Katil, taşıyıcı ve soytarı

Saraylar iktidarların, despotların, kralların başkalarının ölümleri üzerine kurulmuş olan, ya da egemen olduğu toplulukları yönetmek için inşa ettiği heybetli yapılardır. Zevk û sefa üzerine kurulu yaşam tarzları vardır. Gizli kapaklı işler ordan yönetilir. Savaş kararları saray odalarındaki kuytuluklarda alınır. Kimin nasıl boğdurulacağı, kime nasıl savaş açılacağı da o yapılarda alınır.
Tarih boyunca ihtişamlı mimari yapılarıyla günümüze kadar gelen saraylar da var, günümüzün tekniği ile geçmişteki yapıları anımsatan saraylar da var. Renkleri, mimarisi, duvarları farklı olsa da saraylar günümüzde de kendisini iktidarların merkez üssü olarak kendisini var ederler.
Saray’da olmak bazıları için ayrıcalıktır. İktidarda bulunan zatların istekleri ile oluşturulan elit yaşam alanına girdiklerinde kendilerini "farklı" görürler. Sarayın bütün araç ve gereçleri de toplumun kullandığı araç ve gereçlerden farklıdır. Koltuklar, duvarları, masaları, lambaları, yemekleri, yemek takımları, hayvanları da farklıdır. Hatta saraydakiler sürekli dünyada nadir bulunan bazı hayvanları saraylarına taşıyarak, kendilerini farklı hissetmek istemektedirler. Bugün de böyle...
Günümüzdeki saraylarda da durum pek fazla değişmemiştir. Örneğin sarayın üç tip köpeği vardır. Birinci tipteki köpek, sarayın savunması için insanları ısırır, yaralar ya da parçalar. Yani katleder. Katil köpektir bu. Saraya zarar vereceği düşünülen insanların içine bırakıldığında köpeğin tasması çıkarılır. Ve katil köpek bütün insanlara saldırır. İnsanların bedenlerini parçalar. Ruhunu ısırır. "Dişine kan değdiğinde" iyice azıgınlaşır. Ulumaya başlar. Genelde tasmasında kurşunlar bulunur. Uluduğunda çok insan katletmiş olduğunu duyurur. Tam bir katildir. Seriye bağlanmıştır. Bu katil köpekler sarayın sahibi tarafından bizzat beslenir. Suratları çirkindir. Özellikle çirkinleri seçer sarayın sahibi. Korku salsın diye. Bu katil köpeklere zarar gelmesin diye çelik kaplı araçlarla bir yerden bir yere taşınırlar. Köpekler bir birini tanımasın diye de yüzlerini örterler. Katil köpek, sokaklarda tasmasız dolaştığında sadece ölüm haberleri gelir kentlerden...
Sarayın bir de taşıyıcı köpekleri vardır. Bu köpekler, bir yerden bir yere ya katil köpeklerin parçaladığı insan bedenlerini taşır, ya da sarayın başka mesajlarını taşırlar. Sarayın taşıyıcı köpekleri, katil köpeklerden farklı özelliklere sahip olabilirlir. Biraz daha bakımlılar. Bu köpekler katillik aşamasını bir zaman önce bitirmiş ve sarayın daha farklı yerinde biraz da konforlu bir yaşam tarzı içinde yetiştirilirler. Sarayın sahibi taşıyıcı köpeklerle biraz daha yakından ilgilenir. Taşıyıcı köpekler, ortalığın kan revan olduğu yerlerde göründüğünde orada yaşanan gerçekliği örtbas etmek için katil köpekler gibi ulumaz, doğrudan köpek sesi çıkarır ve herşeyin normal olduğunu anlatmaya çalışırlar. Taşıyıcı köpeklere giydirilen kostümler katil köpeklerinkinden farklıdır. Taşıyıcı köpekler birbirlerini gördükleri yerde tanırlar. Rolleri ise önceden belirlenmiştir. Şartlandırılmışlardır. Belli zaman aralıkları ile bir araya gelirler. Birbirlerini koklarlar. Sarayın sahibi geldiğinde tek sıra olurlar. Sarayın sahibi olduğunda hareket etmezler.
Sarayın üçüncü tip köpeği ise soytarı köpektir. Bu köpek tipi, sarayın içinde, sokakta, kentte hatta televizyon stüdyolarında serbesttir. Tasması göstermeliktir. Bakımlıdır. Köpek kuaförlerinde tüy bakımı yapılmıştır. Renkli kostümleri var. Bazı saray soytarılarının insan gibi gözlük taktıkları bile görülüyor. Bu köpeklerin cüsseleri küçük olduğu için her yere kolayca taşınıyorlar. Uçakta, yatta, bazı törenlerde ortalıkta görünebilirler. Soytarı köpeklerin en büyük özelliği sarayın sahibini eğlendirmesidir. Eğlendirdikçe ağızlarına verilen farklı kemiklerle daha fazla oynaşır dururlar. Soytarı köpekler, Sarayın sahibi bir yere gitmeden önce giderler. Sarayın sahibi gelince de önden soytarı köpekler gider. Gider ki sahibine bir zarar gelmesin. Çünkü eğer sahibi zarar görürse kellesi ilk gidecek köpekler soytarı köpeklerdir. Önce günlük kemik sayıları azaltılır, sonra kafeslere kapatılır sonra da sokakta katil köpeklerin önüne atılırlar. O nedenle saray soytarısı köpekler biraz daha fazladır. Sonuçta maliyeti az olduğu ve kolayca vazgeçilecekleri için pek değerli sayılmazlar. Bu köpekler ulumaz ve ulu orta havlamaz. Kurgulanmış zamanlar içinde aldıkları kemik sayısı kadar havlarlar.
