Şark Islahat Planı üzerinden master yapmak


Kürt meselesinin kavram envanterinin epey geniş bir literatüre tekabül ettiği ortada. En fazla da Kürt meselesinin vasıflandırılması ile çözüm projeksiyonu rabıtasında çıkar karşımıza bu envanter. Sadece cumhuriyet tarihini baz aldığımızda dahi “ıslah”tan başlayıp “paket” ile biten bir sürü çözüm atraksiyonu ile karşılaşmak mümkün. Çözüm için kavram mezarlığının Şark Islahat Planı‘ndan başlayarak, Dersim vesilesiyle “şakilerin medenileştirilmesi” lügatıyle devam eden ve 90’lar boyunca “pişmanlık yasaları”na dönüşüp, günümüzde “paket” ambalajlarıyla devam eden bir süreklilik gösterdiği açık. Bununla birlikte tüm bu inkarcı aksın kök metninin Şark Islahat Planı olduğu kolaylıkla iddia edilebilir.
Kemalist elit tarafından Şeyh Said İsyanı’nda taş üstünde taş bırakılmazken tüm Kürt coğrafyasının tarlanın yakılması misali ateşe verildiği tarih kitaplarında yazılı. Tarlanın yeniden ekimi için Şark Islahat Planı gibi öjenik tarafı ağır basan bir asimilasyon fabrikasyonu ile Kürtlerin Türkleştirilmesi yoluna gidildiği apaçık. Ağrı İsyanı’nın bastırılması yine asimilasyon şiddetinin zirve yaptığı pratiklerle tahkim edilirken Şark Islahat Planı yine iş başındaydı. Dersim İsyanı’nın bastırılması ile sağ kalanların rehabilitasyon için beyaz adamın sömürgecilik cihazlarına teslim edilmesi yine bu plan icabıydı.
17 “paketin” sonuncusu
Şark Islahat Planı, devlet erkinin sıkıştığı zamanlarda yol tarifi aldığı biricik navigasyon aleti olma özelliğini koruyor. AKP liderliği, devletin Kürt ajandasını yeniden formatlamakla kalmadı, bu uğursuz planı da güncelledi. 13 yıllık iktidarında son “master planı” dahil 17 paket açıkladı AKP. Başbakanın Mardin çıkarmasıyla kamuoyuna duyurduğu son master planını pek çok kişi Şark Islahat Planı’nın güncellenmesi olarak okudu haklı olarak.
Bir kere yöntem hemen hemen aynı. Şeyh Said İsyanı’nı aşırı şiddet eliyle bastıran Kemalist elit, Kürtlere Türk’ün gücünü göstermekle birlikte Türkleşmenin yolunu bahşetmek için bu planı ortaya koymuştu. AKP liderliği de Kürt muhalefetine diz çöktürdükten sonra “dersimiz itaat” frekansında Türk’ün gücünü göstermek için master planına el attı. Her ikisinin de devlet şiddetinin devamı olarak düşünülen eylem planı olması anlamlı.
İlk kurucu sömürgecilik metni
Mamafih, Şark Islahat Planı’na damgasını vuran şeyin devletin kafasındaki “ıslah” fikri olduğu tartışmasız. Devlet canibi tıpkı İttihatçılar gibi Kürtleri, vücudun kangren organı olarak görüyordu. İttihatçılar bu organın kesilip atılmasından yanaydı ama Ermeni Soykırımı onların bu projelerini erteletmişti doğal olarak. İttihatçıların izinden giden Kemalistlere bu mefluç organın kesilmesini değil de ıslah edilmesini gösteren kişi Ziya Gökalp idi. Bu yüzden Kemalistler ıslahı, ıslah için asimilasyonu, asimilasyon için Kürtlüğün mutlak inkarını ön şart gören “kültürel soykırımı” programlaştırmışlardı. Bu programın lansmanını yapan kişilerin sicili ise ayrıca öğretici. Çankırı Mebusu Mustafa Abdulhalik, Bitlis’te Ermeni Soykırımı’nı domine eden kişi olarak kayıtlara geçerken, aynı zamanda Mele Selim öncülüğünde gelişen Bitlis Kürt isyanındaki gaddarlıklarıyla da Kürt hafızasına işlenmişti. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ise Kürtlerin Türklere hizmetçilik yapmasını öneren Kemalist elit içindeki Avrupa görmüş kafa adamlardan biriydi. Şark Islahat Planı’nın bu haliyle Ziya Gökalp’in temsil ve isticnas sosyolojisinden, İsviçre mekteplerinden geçmiş Mahmut Esat gibi modernleşmeci sömürgecilerin kaleminden ve de soykırım masterini sahada Ermeni Soykırımı üzerinden yapan Abdülhalik Bey’in tecrübesinden türetilmiş ilk kurucu sömürgecilik metni olarak tarihe geçtiğini iddia etmek mümkün.
‘Master’daki subliminal mesaj
Master planı ise elbette bu kadar dominant bir metin değil. Ancak yine de plana adı verenlerin ne yapmak istediğinin mesajını planın ismi üzerinden verdiği ortada. Şark Islahat Planı’na damgasını vuran “ıslah” ise, master planına damga vuran “master” kelimesidir elbette. “Efendi”, “kaptan”, “öğretmen”, “sahip”, “akıl hocası” anlamına gelen “master” ismiyle bu işi yapanların subliminal bir mesaj verdiği açık. Yine sıfat olarak kullanıldığında ana, asıl, esas, baş ile fiil olarak kullanıldığında “hakim olmak” ve “yenmek” anlamlarına karşılık gelen bu tamlamanın Şark Islahat Planı’nı çağrıştırdığı tartışmasız. Devletin asimilasyon kafası karşımızda: “yine hiyerarşik bir diziliş”, “yine efendi-köle praksisi”. Sırf master kelimesine bakarak bile karşımızda Mahmut Esat Bozkurt zihniyetinin olduğunu görmek mümkün. Zira master planın, nominal düzeyde dahi karşımıza Türk’ü efendi, kaptan, öğretmen, sahip, olarak kodlarken; Kürt’ü hizmetçi, tayfa, öğrenci, köle olarak kodlaması hayli anlamlı.
İki planın muhtevası
İki planı muhteva olarak karşılaştırmak da öğretici. Şark Islahat Planı’nda isyan lokasyonu olarak Kürdistan, şark vilayetleri olarak transformasyona uğratılırken Kürtler ise “aslen Türk olan fakat Kürtlüğe temessül eden” veya “Türk olup da Kürtlüğe mağlup olan” biçiminde formüle edilmişti. Plan bir kültürel soykırım fizibilitesine dayandığı ölçüde Kürtlüğü ve Kürdistan’ı tarihe gömüp Kürtleri, eğitim modernleşmesi üzerinden Türkleştirmeye adanmıştı. Kürtçe, “Türkçe’den maada lisan” olarak bir çırpıda dilbilimin dışına atılırken isyan lokasyonlarına Türklük ekilecekti. Buna göre Kürtçe yasaklanarak ve Kürtlüğe karışmış mıntıkalarda eğitim seferberliği yapılarak etnik bir temizlik yapılacaktı. Ermenilerden metruk araziye Türk muhacirler yerleştirilecekti. Ermeni emvali Kürtlere icar dahi verilmeyecekti. Fark edileceği üzere plana hakim olan şey esasen tamamıyla temizlik mefkuresi. Kürtlerin, Kürtçe’nin ve Kürdistan’ın temizlenmesi, planın alfabesiydi belli ki. Temizlenen ve ekilmeye hazır hale gelen tarlaya hassaten Yugoslavya muhaciri Türk ve Arnavutlar ile İran ve Kafkasya’dan gelecek muhacirler ekilecekti.
Kürtler siyasetin değil asayişin konusu
Planın sosyolojik olarak en önemli ayrıntılarından birisi, cumhuriyet idaresinin aşiretçilikten olan müşteki hali. Gökalp’in aşiret sosyolojisini andıran bir tespitle aşiret yapısını hükümetle halkın temasını engelleyen geri bir toplumsal biçim olarak gören planın bunu elimine etmek için halkla iletişimi güçlü memurları görevlendirme yoluna gitmesi ayrıca ilgi çekici. Tıpkı şimdilerde olduğu gibi şehir taşıma stratejileri de Dersim ve birkaç yer için gündemdi mesela. Karakol inşaatı yine asayiş tedbiri olarak düşünülmüştü. Örfi idare ile de sömürge hukuku tahkim edilirken umumi müfettişlik ise sömürge valileri olarak tasarlanmıştı nitekim. Velhasıl plan ile Kürtlerin siyasetin konusu değil asayişin konusu bir anomali varlık olarak görüldüğü açık.
Mühendisin fiili...
Master planın muhtevasının kimi tarafları, hakikaten Şark Islahat Planı’nın güncellenmiş hali gibi. Master planının literatürde daha çok şehir planlamacılığıyla müsemma bir çalışma kategorisi olduğunu düşündüğümüzde işin mantığını daha iyi görmek olası. Şehre tek taraflı el koymak, yeniden dizayn etmek, mekanı mühendisin önüne sermek plana dahil şüphesiz. Mekana hükmeden olarak mühendis, mekanı tek taraflı olarak tasarlama, planlama, yıkma ve yeniden inşa güçlerine haiz. Bunun siyaset felsefesinde sömürgeciliği andıran bir durum olduğu ortada. Bu bağlamda bir mühendislik üretimi olarak Şark Islahat Planı, Kürdistan’a asimilasyon ve çıplak şiddet üzerinden sömürge statüsü verirken; master plan, sömürgecilik bağlamında retrospektif bir görüntü vermekte.
Zaten ilk maddede “psikolojik unsur” olarak kodlanan şeyin aslında Şark Islahat Planı’nda aşiretçiliğin eleştirilmesi ile aynı zihinsel kalıba denk gelmesi rastlantı değil. Şark Islahat Planı, devlet ile millet arasında aşiret engeline temas ederken, master planda devlet ile millet arasındaki farkların giderileceği projeksiyonu tam da bu yüzden. İkinci maddede geçen “kamu düzeni inşası” yine ıslahat planından tevarüs edilen bir husus.
Kemalizm’in dini motiflisi
Şark Islahat Planı, zaten şarkta silah gücüyle kamu düzeni sağlama planından başka bir şey değildi. Keza iskan, sürgün, muhacir ithali, karakol, umumi müfettişlik, örfi idare, Kürtçe’nin yasaklanması, zaten kamu düzeni adına düşünülen habis uygulamalar değil miydi? Planın üçüncü maddesindeki reform süreci yine “aslen Türk olduğu halde Kürtlüğe temessül eden” Kürtleri Türklükle buluşturma gibi Şark Islahat Planı’nın havuç politikasının bir devamı. Mekteplerin açılması, kalifiyeli memurların gönderilmesi, şimendifer yollarının ihya edilmesi de Şark Islahat Planı’nın reform sürecinin enstrümanlarıydı nitekim. Kürtlerin Türkleştirilerek modernleşmesi amacı Kemalistlerin ulvi amaçlarından biriydi. Aynı niyetin modernleşme adına değil de dini bir motivasyonla karşımıza çıkması tesadüf değil.
Sınıfa karşı sınıf
Kemalist elit, Şark Islahat Planı’yla Kürt’e dair ne varsa inkar ederken, açıklanan master planla AKP hükümeti, Kürt’e ait ne varsa diz çöktürme, içini boşaltma peşinde. Sosyal ve ekonomik seferberlik meselesinin yine Şark Islahat Planı‘ndaki siyasal mühendisliklerden mülhem olduğu apaçık. Mekanın ihyası ile birlikte belki Yugoslavya’dan Türkler gelmeyecek ama TOKİ gelip buraları Toledo yapacak, plana göre. Fakat burada hükümetin muhatabının orta sınıf olması, enteresan bir siyasi okuma. Orta sınıfın tahkim edilmesi ve şehirdeki yoksulların direnişinin sesinin kesilmesi için hükümetin tek sermayesinin orta sınıf olduğu belli. Eğer hükümet orta sınıfı kendi safına çekip mobilize edebilirse şehrin çeperlerini kriminalize edip bu isyanı bastırması olası. Bu plan, iktisadi bağlamda kapitalizmin posası haline gelen şehrin çeperlerine karşı orta sınıfın rehabilite edilip sahaya sürülmesini öngörmekte. Bir açıdan orta sınıf eliyle isyana su dökme telaşında. Bu nedenle bu direnişin kaderini büyük oranda “sınıfa karşı sınıf” stratejisi belirleyecek.
Master plan ne diyordu?
Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Mardin Artuklu Üniversitesi'nde açıkladığı ve "Şark Islahat Planı'nın güncellenmiş hali" olarak değerlendirilen 10 maddelik "master plan" ve "meali" şöyleydi:
* Psikolojik unsur: "Millet ile devlet arasındaki farklar kalkacak, birleştirici anlayışı yerleştireceğiz. Biz hesap makamıyız. Her türlü hesabı vermeye hazırız." (Devlete tabi olmayanı milletten saymayacağız; katledilmesini hak göreceğiz.)
* Kamu düzeni inşası: "Kamu düzenini kim tehdit ederse durdurulacak ve engellenecek." ("Kamu düzeni" olarak kodlanan "devletin istediği biçimde yaşamaya" karşı çıkan, devlet terörüyle karşılaşacak.)
* Kapsamlı demokratik reform süreci: Türkiye’nin bütün vesayet odaklarını değiştirelim. Yeni bir anayasa ile yeni bir dönem. (Kürt taleplerinin şiddetle bastırıldığı bir ortamda yeni anayasa hazırlanacak; demokratikleşme tartışılmayacak; başkanlık sistemi yasal çerçeveye sokulacak.)
* Sosyal seferberlik: Terör saldırıları nedeniyle oluşan bütün yaraları saracağız. Aile Sosyal Destek Programı’nı bölgeden başlatıyoruz. Her türlü ihtiyaçlarını karşılayacağız. Bütün kardeşlerimize düzenli kira yardımı yapılacak. Okullarımızı imar edeceğiz. Hastanelerimizi en şekle getireceğiz. ("Çocukları ailelerinden alır, okuturuz" diyen Davutoğlu'nun söylemek istediği, Dersim'de, Ağrı'da yüz yıl önce yapılandan farksız: Kürtlüğünü satanlara devlette "alçak" kadrodan yer verilecek, direnenler sürgüne gönderilecek.)
* Ekonomik destek: 13 yıl içinde ayağa kaldırdığımız bölge ekonomisini tahkim edeceğiz. Prim borçları ertelenecek. Esnaf ve sanatkarların kredi ödemeleri, çiftçilerimizin kredi ödemeleri ertelenecek. Kredi sağlanacak. İstihdam artışını sağlayacak hamle başlatılacak. (Kürtlüğünden vazgeçene "tirşik" verilecek.)
* Mekanın ihyası: Diyarbakır’ın tarihi dokusu gibi, bütün tarihi şehirlerimiz yeni bir yasal çerçeve ile şehir ihyası çabası içinde olacağız. Diyarbakır’a, Sur’a böyle bakıyoruz. (Şimdiden hazırlanmaya başlanan TOKİ projeleriyle kentler, rant alanına dönüştürülecek.)
* İletişim sistemi: Etkin bir iletişim birimi oluşturulacak. Olan bitenle ilgili bilgiler aktarılacak. (İstihbarat faaliyeti güçlendirilecek; Kürtlükten ve Kürdistan'dan bahseden fişlenecek, "gereği yapılacak".)
* Yasal ve idari düzenlemeler: Büyükşehir yasası istismar edildi. Edinilen tecrübelerle yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek ancak istismar edilmesine izin verilmeyecek. Özel tedbirlerle idari tedbirleri alacağız. Türkiye’yi silahtan arındıracağız. (İdari düzenlemeler, bütün Kürt isyanları ardından olduğu gibi, gündeme gelecek. Kürdistan'ın demografyasıyla oynanmaya çalışılacak.)
* İstişare meclisleri: Yeni bir birlik ve kardeşlik dönemini başlatacağız. Muhatap milletin ta kendisidir. STK, kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacak. Herkesi muhatap alacağız ama elinde silah olanı muhatap almayacağız. (Asıl muhatapları dışlayan bir sürecin taşları örülmeye çalışılacak. Kürt sorunu, Kürtlerin yüzde 10'unun bile desteğini almayan, ekseriyeti müteahhit olan isimlerle müzakere edilecek.)
* Komşu ülkelerle ortak ruh: Sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da kardeşlik sürecinin başlaması için birleştirici ruh hareketi başlatacağız. Türkiye, Mezopotamya, Balkanların birliğini, kardeşliğini tesis edeceğiz. (Aynen Suriye'de, Irak'ta, Ukrayna'da, Yunanistan'da olduğu gibi, değil mi!?)
FIRAT AYDINKAYA
