Savaşsız iki bin yıl!

Haberleri —

Bilim-Teknik GÜNDEMİ


Tarih Mezopotamya, Mısır ve Çin’de güçle, egemenlikle ve kanla medeniyetleri doğururken Indus Vadisindeki gizemli bir uygarlık 2 bin sene savaşsız, barış içinde yaşadı. Arkalarında ne bir tapınak, ne tarihe mal olmuş liderler, ne de büyük zaferler bıraktılar. O yüzden tarih kitaplarında kendilerine pek yer bulamadılar. 

İndus Vadisinde kazılar yapan arkeologlar uzun yıllardır gizemli Harappa medeniyetinin şifrelerini çözmeye çalışıyor. Bugüne kadar yapılan sayısız araştırmalarda medeniyetin büyük bir savaş yaşadığına dair hiçbir iz bulunamadı. Bu medeniyeti idare eden bir liderlik kültü de yoktu. Harappa şehirleri, tarihi birçok şehrin aksine hiçbir zaman yakılmamış, büyük bir yıkıma uğramamıştı. Daha da ilginci Harappa medeniyetinin bir orduya sahip olduğuna yönelik herhangi bir iz de yok. Kazılarda silahlara da rastlanmıyor. 

Mezopotamya’da, Mısır’da ve Çin’de bugünkü medeniyetin ataları askeri zaferleri için anıtlar dikip, krallarının nasıl binlerce kişiyi öldürdüğü ya da teslim aldıklarını anlatırken İndus Vadisinde farklı bir tarihi yaşıyordu. Barış içinde, kahramanları, kralları olmayan bir tarih. 


Nehir, yazı, bilim, sanat



İndus nehri Himalayalarda doğarak Harappa antik şehri ile başlayan vadiye hayat verir. Bu antik şehirde gelişen medeniyet; sanat, yazı ve bilim nehir boyundaki şehirleri etkilemişti. MÖ 3300 yılında bölgede artık Harappa medeniyeti oluşmuş ve çevresinden büyük göçler almaya başlamıştı. 

Bu bölgedeki en büyük şehir 80 bini aşan nüfusuyla Mohenjo-Daro’ydu. Bilim insanları bu antik şehrin mezarlıklarındaki kemikler üzerinde incelemelerde bulundu. Kimyasal verileri takip eden bilim insanları mezarlıkta gömülü olan kişilerin önemli bir kısmının başka bölgelerde yetiştiğini ve sonradan yetişkinlik dönemlerinde şehre geldiğini tespit etti. Harappa medeniyeti bilim insanlarına göre çok etnisiteliydi. 

Bilim insanları Harappa medeniyetinden kalan eserleri incelediğinde farklı tipolojilerde, farklı giyim tarzlarına sahip çok çeşitli insanların heykelleri ile karşılaştı. Arkeologlara göre Harappa medeniyeti günümüz birçok göçmen toplumu ile dahi kıyaslanamayacak kadar çok kültürlüydü. Çok uzak coğrafyalardan gelen bireyler kendi kültürleri ile yaşayabiliyordu. Sanat ve üretimde oldukça ileri durumda olan Harappa sürekli göç alıyordu. 

Harappa medeniyeti Bağdat’ın 30 kilometre kuzeydoğusundaki Eshnunna şehrinde bir ticaret noktası oluşturmuştu. Burası Harappa medeniyetinden gelen ürünlerin Mezopotamya’ya dağıldığı noktaydı. Tüccarlar, Harappalı tüccarlarla burada buluşur ve alışverişlerini yapardı.


MÖ 4 bin yılında kuruldu

Harappa şehrinde ilk yerleşimin bundan yaklaşık 6 bin yıl önce MÖ 4 bin yılında yaşandığı düşünülüyor. Küçük bir köy olan Harappa MÖ 3 binli yıllarda tarım ve çömlekçiliğin gelişmesi ile birlikte giderek büyümeye başladı. Halen çözemediğimiz bir alfabe geliştiren Harappa medeniyeti, ticarette yaşanan gelişmelerle birlikte ilk standart ağırlık birimlerini oluşturdu. 

Harappalılar üretimde de standartlar kullanıyorlardı. Örneğin evlerini yaptıkları taşlar belirli kalıplarla ve ölçülerle yapılıyordu. Şehirlerinde ev duvarlarının kalınlığı, evler arası mesafeler bu standart ölçüler nedeniyle hep aynıdır. Şehirlerdeki ana caddeler, tarım alanlarının planlanması da birbirine çok benzer. Yollar o dönemdeki Mezopotamya şehirlerinde olduğu gibi kavisli, virajlı değildir. 

Şehirlerdeki evler arasında ciddi farklılıklar, toplumda sınıfsal bir yapı olduğunu gösterirken, baskıcı bir otoriteye işaret eden bir yapılaşmaya rastlanmadı. Mohenjo Daro şehrinde idari merkez olarak düşünülen bir bölge üzerinde bilim insanları uzun seneler boyunca çalıştı. Ancak ortaya çıkan sonuç bilim insanları pek memnun etmedi. Şehrin kuzey doğusundaki bu büyük yapı halka açık bir hamamdı. Tabii hamam o dönemki uygarlıklar için çok büyük bir teknolojiydi. 

Harappa medeniyetinde her evin banyosu ve tuvaletleri vardı. Atık sular şehrin duvarlarının dışına bir kanal sistemi ile taşınırdı. Medeniyetin tüm şehirleri su kanalları merkezli planlanır ve ev ev su vatandaşlara ulaştırılırdı. 

Mohenjo Daro’nun halkı, dünyanın birçok yerinde hala görülmeyen, klasik dönemler öncesi düzeyle ile hiç karşılaştırılamayacak, gerek kamuda ve gerekse kişilerde var olan aşırı bir temizlik alışkanlığına sahiptiler. İster küçük ister büyük olsun, her meskeni, kendi bağımsız su yoluna açılan ve duvarların içine döşenmiş olan birer toprak boru hattına sahipti. Bunlar sırası ile merkezi kanalizasyon şebekesine bağlıydı.

Harappa medeniyetinin en gelişmiş olduğu bir diğer alan ise bakır, altın gibi madenlerden yapılan eserlerdi. Bu eserler uzak Mezopotamya şehirlerinde, Çin saraylarında alıcılar bulurdu. Yine tekstil konusunda günümüz ölçülerine göre bir moda merkezi sayılabilirdi. 


Kadın ve erkekler

Harappa medeniyeti kendini pek de ifade etme gereği duymadığı için sosyal hayata yönelik en önemli ipuçlarını heykeller ve mezarlar oluşturuyor. 

Mezarlarda yapılan araştırmalarda eş kadın ve erkeklerin yan yana gömüldüğü tespit edildi. Birçok mezarda kadın ya da erkek başka bölgelerde büyüyen bir kişi olabiliyordu. Yani evliliklerde etnik kimlik, varsa din vs gibi ölçüler çok güçlü değildi. Yabancı erkeklerin sayısındaki çokluk da kimi bilim insanları tarafından erkeklerin kadınların yanına taşındığı ve kadının ailesiyle yaşadığı bir geleneğin varlığı yönünde yorumlandı. 


Uygarlığın sonu

MÖ 1000 yılında Harappa şehirlerinden göçler başladı. Bu göçlerin tam nedeni, rotası ve ne kadar sürdüğü bilinmiyor. Kimi bilim insanları Muson yağışlarındaki düzensizlik ve artan şiddetin göçe neden olmuş olabileceğini düşünüyor. Bazı bilim insanları da verem ve veba gibi hastalıkların Harappa şehirlerinde yaygın olduğunu bu nedenle nüfusun azalmış olabileceğini iddia ediyor. 

Son terk edilen Harappa şehri Mohenjo Daro oldu. Şehrin son dönemlerinde bazı şiddet olayları yaşandığı biliniyor. Bazı bilim insanları bunun bölgeyi istila eden Arilerin eseri olduğunu ifade ediyor. 


Çözülemeyen gizem

Bu uygarlığın yazıları henüz çözülebilmiş değil. Çok büyük bir kısmı mühürlerden oluşan yazılar konusunda yapılan araştırmalar hiçbir sonuç vermedi. Bu nedenle medeniyetin yapısı konusu hala büyük bir gizem. 

En dikkat çeken konu ise ordu, devlet ve savaşlar meselesi. Bilim insanları bu topraklarda iki bin sene savaş yaşanmadığına neredeyse emin. Güçlü bir ordu, organize bir silah üretimi ya da askeri bir yapılanma gibi hiçbir yapı bulunmuyordu. 

Belki çok iddialı olabilir ama bu halk o dönemin ütopyasını yaşadı. Bilim, sanat ve üretimle kendilerini diğer toplumlara kabul ettirip korunma gereği bile duymadılar. Çok güçlü ve hakim bir idareci sınıfın varlığı olmadan da uygarlıklarını yaşattılar. Devleti, ataerkil yapıları doğuran uygarlıkla bu medeniyetin iki bin yıl yan yana nasıl yaşadığı Harappa medeniyetinin en büyük gizemi. 


HAZIRLAYAN:Doğan Barış ABBASOÐLU

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.