SERKEFTIN

Aylardır Suriye’deki gelişmeleri izliyoruz. Çoğu zaman korku ile, daha ne kadar insan ölecek diye. ‘Arap baharı’ diye yoksul halk kitlesini canavarların önüne atanlar, birer birer gerici iktidarlarını kuruyorlar. Sıra Suriye’de. Suriye’de ki ayaklanmanın, hiç te kolay olmayacağını, hayalperestler hariç herkes biliyordu. Çok bilinmeyenli bir denklem. Bir bilinmeyeni de ya da çok iyi bilineni Kürtler.
Kürtler önce 19 Temmuz’da Kobani, sonra Afrin, dün de Derik’te yönetimi ele geçirdiler. Hem de kan dökmeden. Hani derler ya, bir insanın burnu kanamadan… Birileri bundan bir şeyler çıkarır mı..? Onların bileceği… Benim için bütün politik gelişmeler bir yana, Kürtlerin kan dökülmeden yönetimlerini geri almaları, yönetime sahip çıkmaları kadar önemli.
Dünyaya ders olması gereken bu görüntüler, bizim beklediğimiz görüntülerdi. Heyecan dorukta. Olayların başından beri PYD’nin sergilediği politik tavır, bir çoklarını rahatsız etse de, büyük oranda Kürtlerin beğenisini kazanmıştı.
Başkaları adına değil, kendi adıma söyleyebilirim ki, artık bir tek Kürdün ölmesine tahammül edemiyorum. Tahammülsüzlüğüm o kadar derin ki, bazen “ben anadilimi konuşacağım diye çocuklarımız ölmek zorun da mı?” “İstemiyorum böyle bir üzgürlük” diye düşünüyorum.
Önemli günlerden geçiyoruz. Farklılıklarımızın derinleşeği günler. Farklılıklarımızın kullanılmaya musait olduğu günler. Psikolojik zemin buna çok musait. Ancak her şeye rağmen, farklılıklarımızı koruyarak, birlik olma günüdür.
Suriye’de ki Kürtler arası birlik ve TEV-DEM’in kuruluşu, çalışmalarda gösterdikleri birlik ve dayanışma ruhunu, bütün parçalarda yaygınlaştırmak gerekiyor.
Bu gün birlik olma günü…
Neden birlikte olmalıyız…sorgulamak gerekir. Her kesin farklı nedenleri olabilir. Farklı politik gürüş ve inançları olabilir. Bunlar benim için çok şey ifade etmiyor.
Ben zaten Dersim’de mağarada fareler gibi zehirlenmiştim…
Ben zaten Amed meydanında ipe çekilmiştim..
Ben zaten Çarçıra meydanında ipe çekilmiştim..
Ben zaten, Halepçe’de ölmüştüm…
Şirnex’te bana dışkı yedirilmişti…
17000 kişi ile hala asit kuyularındayım…
Gever’de kolum kırılmıştı…
Malatya morgunda bir çift ayağım duruyor hala…
Evin zindanında bir gece yarısı sessiz sedasız ipe çekildim…genç kız olduğum için idam öncesi İran Pastarları tarafından tecavüz edildim…
Aynı ümmetteniz diyenler beni, 10.000 Kürt ile beraber zindana attı…
Urfa zindanında yandım…
Roboskî’de parçalanan cesedimin parçaları hala katırın üzerinde duruyor…
Ben çocuktum ve Pozantı islah(!) evinde tecavüze uğradım…
Bedenim artık yoktu… Ruhumu ödünç verdiklerim… 14 Temmuz’da Amed’de yerlerde süründüler… gazlandılar…coplandılar…
Üstelik beni bu hale getirenler ile aynı ümmettenmişim…
İşte bunları yaşayanlar ile birlik olmak istiyorum…
Serfketin…Serfketin…Ji rojavayê Kurdistanê re Serfketin…
