Seyit  Evran’a saygıyla… Sanat ve edebiyat satılamaz!

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Sanat ve edebiyat hiç boyun eğmez. Çünkü her koşulda eleştirir ve savaşır: Maddiyatçılıkla, işbirlikçilikle, ihanetle, tecritle, soykırımla savaşır. Bu savaşın büyük komutanlarından olan Seyit Evran şehitler kervanına katıldı.

Sanat ve edebiyatla “meta” kavramı yan yana gelemez. Çünkü meta satılacak mal demektir. Alış-verişe, satışa konu olan her şey metadır. 
Sanat ve edebiyat ticaretin dışındadır ama satışa konu oldu mu ticaret kavramlarıyla ele alınamazlar. O halde nasıl tanımlanabileceğini irdelemek gerekir. 
Bilindiği gibi her türlü satış işinde faydacılık vardır.
Sanat ve edebiyat ise faydacılığın hiç olmadığı aşka benzer. Başka her şeyde faydacılık olabilir ama aşkta faydacılık olmaz. 
Satış işinde her zaman fayda gözetilir ve faydacılığın olduğu her yerde her çeşit ihanet dolaşır.
Dersim soykırımını yaşamış büyük ozan-dengbêj Sılo Qiz kendi anılarında ihaneti şöyle anlatıyor: “Mağaralarımız vardı. Bir milyon asker gelse bir kişiyle baş edemezdi ama buraları bilen aşiretleri kullandılar, onlar düşmana yol gösterdi, yardım etti!” 
Bir sanatçının tarihimizin en acı anılarını böyle anlatması ve bunları bir de şarkılarında işlemesi Kürt halkı olarak toplumsal hafıza ve ruhumuzda fırtınalara yol açmıştır. Şimdiki gelişmeleri anlamak için de bu anılar yol göstericidir. Tarih tekerrür eder gibi ihanet kol geziyor!
Buna karşı şair Hasan Hüseyin: “Silah ve şarkı: Ben bütün karanlıkları bunlarla yendim” demişti.
Gerilla, sanat ve edebiyat: Bunlar tüm karanlıkların ve ihanetin panzehiridir. 
Ancak karanlığı karanlık, ihaneti ihanet olarak görmeyenler bir tür ticaret yaptıklarını sanıyorlar. Bunlarla kıyaslanırsa ticaretin de bir ahlakı vardır, denilebilir. 
İhanetin ticaret sözlüğünde karşılığı yoktur. Bunun karşılığı ancak fahişeliğin kitabında bulunabilir. Bunu küfür olsun diye ifade etmiyoruz. Bir temeli vardır. 
Elbette toplumda en çok tepki çeken kavramlardan biridir fuhuş. Kolay kolay kullanılmaz.
Hatta Kürtçede fahişe ve fuhuş kelimeleri hiç yoktur çünkü dile kaynaklık eden eski Kürtlerde böyle bir olay yoktur ki kelimesi veya adı olsun. 
Eskiden batıda, bedenini satanlara; doğuda ise müziğini, dansını satanlara fahişe denilirdi. Eski Yunan dünyasında fikrini satanlar da aynı konumdaydı. Günümüzde de sanat ve edebiyatın metalaştırılması benzer bir anlam taşımaktadır. 
Sanat ve edebiyat metalaşamaz. Metalaşmışsa başka bir şeye dönüşmüş demektir.
Bunlara maddiyatla paha biçilemez. Hiçbir maddi düzey sanatın, edebiyatın değerini karşılayamaz. Fakat fuhuş öyle değildir, bir maddi karşılıkla yapılır. 
Fuhuş yapanlar için denilir ki, yaptıkları işten haz duymaz, sadece para kaynağı olarak bakarlar. Siyasetle ilgilenmez ve alay ederler. Toplumu umursamaz ve hiç ciddiye almazlar. Bu özellikler, sanatı ve edebiyatı sadece faydacılık ve para kazanmak için yapanların özellikleriyle ne kadar da benzerdir!
Oysa sanat ve edebiyat büyük maddi ortam istemez. Ustaların deyişiyle “kanat çırpmaya yetecek kadar bir ortam” olsun yeter. 
Günümüzde sanat-edebiyat için istenen ortam, önündeki engeller maddi olmaktan çok zihniyet boyutunda veya manevidir. Maddi sorunlar yok değildir, fakat bunların aşılması çok zor olmamaktadır. Engeller daha çok feraset ve yaklaşımda çıkmaktadır.
Bu da bir mücadele gerekçesidir. Bu mücadele yürütülmezse başka bir yaşam tercih edilmiş demektir. 
Evet, bu bir yaşam tercihi ve ideolojik mücadele meselesidir. Son tahlilde ideolojik mücadele yaşam tarzları arasındaki mücadeledir. 
Etrafımızda gördüğümüz bozulma, çürüme, dağılmalara karşı sanat ve edebiyat mücadelesi gerçek bir ideolojik savaştır, özgür yaşam savaşıdır. Bu temelde edebiyat ve sanat masalarına yatırılan konular değerlidir ve derinleştirilerek sürdürülmelidir. 
Fuhuşa, tecavüz kültürüne, maddiyatçılığın nefessiz bırakan-öldüren karakterine ve özel savaştan kaynaklı toplumsal çürütme faaliyetlerine karşı özgür sanat ve edebiyatla savaşıyoruz. 
Gerilla, silahıyla olduğu kadar sanat ve edebiyat yetenekleriyle de maddiyatçılığı yerle bir ediyor.
Bu konuda bir kültür temeli oluşmuş durumdadır. Yurtseverlik, etik, estetik ölçüler sanat ve edebiyat sayesinde yüksek düzeyde gelişmiştir. 
Halk olarak varlığımızı ve en zorlu koşullarda savaşabilmeyi her şeyden çok sanat ve edebiyatın yarattığı büyük duygulara borçluyuz. 
Sanat ve edebiyat hiç boyun eğmez. Çünkü her koşulda eleştirir ve savaşır: Maddiyatçılıkla, işbirlikçilikle, ihanetle, tecritle, soykırımla savaşır. 
Bu savaşın büyük komutanlarından olan Seyit Evran şehitler kervanına katıldı. 
Savaşın askeri alanından ideolojik alanına her zaman bizlere öncülük yapan, ustamız, değerli yoldaşımız Seyit Evran geride büyük bir devrimci miras bıraktı. 
Gerillacılık yaptı. Basının, sanatın, edebiyatın savaşını verdi. İşbirlikçiliğe ve ihanete karşı her yerde savaştı. Seyit bir orduydu, bir akademiydi, bir duygu deryasıydı…
Basın alanında olduğu kadar sanat alanında ve özellikle de edebiyatta çok büyük emeği oldu, gerilla edebiyatının gelişmesinde öncü rol oynadı; engin görüşü, derin ve kapsamlı yorum gücü, içtenliği ve unutulmaz yoldaşlığını hep gururla anacağımız; silahını ve kalemini yerde bırakmayacağımız ve her zaman mücadelemizde yaşatacağımız Seyit yoldaşı sonsuz saygı ve minnetle anıyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.