Toplu mezarlara bakış açımız nasıl olmalı?

Ancak Türkiye’deki toplu mezarlarla ilgili; gerek gerçekliğine, gerek tanımlanmasına ve gerekse açığa çıkarılıp gereğinin yapılması hususlarına dağınık bir algı ve yöntemsizlik hâkimdir.
Toplu mezarların, erki elinde bulunduran kişi/kurumlar tarafından kaybedilen insanlarla birebir ilişkisi vardır. “Irkçı-faşist” siyasetin bir sonucudur. İnsanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirmek gerekir.
Kaybedilme ve toplu mezar olgularının ahlaki ve vicdani boyutları da vardır. Bu anlamda herkese sorumluluk yükler.
“Kaybedilme” birinci derecede kaybedilenin ailesini ve yakınlarını etkiler. En büyük acıyı onlar hisseder ve yaşar. Bunun yanı sıra, toplumsal dokunun tahribatına yol açar, başta ailesi olmak üzere herkesin psikolojik durumunu alt üst eder, yıllara yayılan işkenceye dönüştürür.
Bu nedenle, “Kargadan başka kuş tanımam” anlayışındaki siyasi aktörlere havale edilecek veya onların insafına bırakılacak bir olgunun ötesinde bir öneme sahiptir.
Siyasi terminolojiye göre toplu mezar, diğer bir ifadeyle toplu defin; ”müsvedde insanların” kendi gibi düşünmeyen, kendisine biat etmeyen, insanlık dışı “çıkar çarkına” çomak sokan “öteki” insanlara duyduğu nefretin en üst boyuttaki tezahürüdür. İnsanlık ve hukuk dişi bir yöntemle öldürdüğü insanları; ya kuşa kurda yem etmek üzere “orta yerde” bırakır ya üstünü birkaç kürek toprak atar ya da açtığı bir çukura atıp, toprakla örter. Kelimenin tam anlamıyla bir vahşettir. Bu yöntemle topluma, bu insanlar gibi düşünenlere şu mesaj verilmek istenir. “Sizi de öldürürüz, cenazelerinize de hiç kimse ulaşamaz, varlığınızı ve geleceğinizi yok etmeye muktediriz.” Bununla korkuyu egemen kılmaya çalışırlar.
Bir mezara hukuken ve siyasal olarak “toplu mezar” diyebilmek için bazı unsurlara sahip olması gerekir. Bu unsurlar nelerdir?
1. Birden fazla kişiye ait cesedin aynı yere “gömülmüş” olması gerekir.
2. Ailelerinin bilgisi ve onayı dışında defin işleminin yapılmış olması gerekir.
3. Hukuk ve insanlık dışı yöntemlerle öldürülmüş, yerel ve toplumsal meşruiyeti göz ardı eden, yok sayan veya dikkate almayan bir işlem biçimiyle defnedilmiş olması gerekir. (Salgın hastalıklar nedeniyle gerçekleştirilmiş toplu defin yerlerini toplu mezar olarak değerlendirmemek gerekir.)
4. Defin yerinin görünür olmaması, herkesin anlayabileceği bir işarete sahip olmaması veya defnedilenlerin kimliklerini gösteren bir işarete sahip olmaması gerekir.
Başta toplu mezarlara defnedilenlerin aileleri olmak üzere tüm toplumun gerçekleri bilme, yaşananları öğrenme, defnedilenlerin kimliklerini öğrenme ve adaletin tesis edilmesini isteme hakkı vardır. Kim ki bu hakkı kabul etmez veya engellerse; insanlığa karşı işlenmiş bu suçun ortağı olduğu anlamına gelir.
Toplu mezarların açığa çıkarılması, adaletin tesis edilmesi süreci meşakkatli bir çabayı gerektirir. Sonuca ulaşmak için bazen uzun bir zamana ihtiyaç duyulur. Toplu mezarların açığa çıkarılması anlamında böylesine bir deneyime, idari ve adli mekanizmaya sahip olmayan ülkelerdeki çabalar daha da zorludur. Örneğin Türkiye. Çünkü toplu mezarların failleri, söyle veya böyle, “yönetim erki duvarı”nın bir yerinde duruyorlar.
Bu nedenle, çabaların sistemleştirilmesi ve aşamalı bir plan dâhilinde yürütülmesi gerekir. Şöyle formüle edilebilir.
Bu alanda faaliyet gösteren tüm kurum, birim ve dinamiklerin içinde yer alacağı bir koordinasyon oluşturmalıdır.
Öyküler ve tanıklıklar derlenmeli, toparlanmalıdır.
Basında ve kamuoyunda “uçuşan” toplu mezar sayıları “toplu mezar unsurları” dikkate alınarak netleştirilmelidir.
Elde edilen dokümanlar üzerinden “toplu mezarlar haritası” çıkarılmalıdır.
Aileler bu faaliyetin temel bir dinamiğidir. Onların sürece katılması sağlanmalıdır. Bu nedenle, olanakların ve bilgilerin elverdiği ölçüde ailelerin tespit edilmesi ve onlarla diyaloga geçilmesi gerekir.
Uluslararası deneyimlerin derlenip toparlanması gerekir. Düşünce üretebilen insanların (Akademisyenler dahil) içinde yer aldığı dar bir komisyon oluşturulabilir.
Mezarların yargı mekanizması tarafından açılması işlemi başlatılmadan önce mezar yerlerine gidilip durum görüntülü olarak kayıt altına alınmalıdır. Daha sonra, aileler üzerinden yargı mekanizmasına başvuru yapılmalı. Fekki kabir işleminin uluslararası belgelere uygunluğu sağlanmalıdır. Gelişmeler iç ve dış kamuoyu ile paylaşılmalıdır ki; ulusal ve uluslararası basın, kurum ve kamuoyu katkısı alınabilsin.
Tanımlanan cesetlerin aileye teslim edilmesi mutlaka sağlanmalı.
Ve önemli hususlardan biri de, bu ailelere tıbbı destek sunulmasıdır.
mperincek@hotmail.com
