Üç büyük kadın ve bir de küçük Bişeng

Haberleri —

Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar… Mücadele yolları Silopi’de sonlandı. Yüzleri paramparça edilmiş. Neden böyle? Sanıyorum ölümü gülerek karşıladıkları anlaşılmasın diye…

Bu üç ölüm, Silopi, Cizre ve Sur direnişinin gerçek yüzünü bize gösterdi.

Savaş, "hendek açan bir avuç silahlı genci" cezalandırma savaşı olmaktan çoktan çıkmıştı. Üç kadının katledilmesiyle Silopi’de, Sur’da, Cizre’de yaşananlar hepimizin suratına bir şamar gibi indi: AKP iktidarı sivil halka karşı kanlı bir imha savaşı yürütüyor.

Yaşanan direniş "YDG-H’li gençlerin" hendekleri kazdığı gün başlayan direniş değil artık: Halkın "göçetmemek ve ölmemek" için yürüttüğü bir direniş.

Evlerini ve canlarını savunmak için… Göçetmeyen ve ölmeyen "özyönetimi yaşar" çünkü.

Evlerini terkettikleri gün her şeylerini kaybedeceklerini, tüm Kürdistan tarihinin sayfalarından okuyarak, sonra yaşayarak biliyorlar.

İşte… Sur’daki "ev"ini terketmiş o Elazığlı kadın… AKP’nin havan topu "sığındığı" evde, sabah yemeği esnasında buldu onu. "Ev"inden vazgeçmenin ölüme çare olmadığını gösteren hazin bir örnektir bu.

Daha hazin bir örnek de var:

Cizre’nin Cudi Mahallesinde yaşandı bu örnek… Tanklar mahalleyi bombalıyor. Goran ailesi bir anda kendini çaresiz hissediyor. Ölüm korkusu yüzlerinde büyüyor. Anne eline aldığı bir sopaya beyaz bir paçavra takıyor. "Teslim bayrağı". Devletler arası savaşlarda birbirine düşman güçlerin bayraklarının arasında sık görülen "çaresizlik bayrağı". O bayrağı taşıyanda değil onursuzluk. O anneyi böyle bir "teslim bayrağı" taşımaya mecbur edenlerin onursuzluğu… Goran ailesi bu "beyaz bayrağa" sığınarak çıkıyor "terkettikleri" evin kapısından. Ölmemek için. "Ya göçedin ya da öldürürüz" anonslarından duyulan korkuyla… Bişeng Goran 12 yaşında. Annesinin eteğine tutunmuş. "Beyaz bayrağın" annesini, kendisini, ailesini koruyacağına inanarak. Kimbilir kaç filmde bu "beyaz bayrağın" "can kurtardığını" seyretmiş. Sivillerin ölümden bu "bayrak" sayesinde kurtulduğuna inanmış.

İşte bu 12 yaşındaki Bişeng, o gün, evlerini terk eder etmez, "devlet kurşunuyla" evinin sokağında can verdi.

Savaşın "hendek kazmayla" ilgisi kalmadı. Bişeng hendek mi kazmıştı? "Göçetmemek ve ölmemek için direnen" halka karşı devlet, örneğin Elazığı ve Erzurum’dan getirilen yeni kolorduların da katıldığı bir "meydan savaşı" veriyor: Tam beş aydır…

AKP ve Saray Kürdistan’da sivil halka karşı böyle bir "çöktürme" savaşını çoktan planlamıştı. Edirne’deki, İzmir’deki Türk bilmese de, Cizre’deki, Lice’deki, Nusaybin’deki, Silopi’deki, Sur’daki Kürdistanlı yaklaşan tankların, topların seslerini 24 Temmuz günü herkesten önce duydu. Can havliyle kazmalara, küreklere sarıldı. Can havliyle bir sıçrayışta açılacak hendekler kazdı. Can havliyle derme çatma engeller yaptı.

Sokağa çıkma yasakları önce birkaç gün, derken birkaç hafta ve artık ayları buldu.

Önce polis zırhlıları harekete geçti. Yetmedi. Jandarma geldi. O da yetmedi, dediğimiz gibi kolordular jandarmaya bağlanıp, halkın üzerine sürüldü.

İşte o zaman hem "hendekler" farklılaştı, hem de "barikatlar"… Ve daha da önemlisi savaş artık "hendekleri kazanlarla devlet arasındaki savaş olmaktan" çıktı, o hendekleri açanların anneleri, babaları, kardeşleri, küçük kardeşleri, nineleri ve dedeleriyle AKP devleti arasında bir savaşa dönüştü.

AKP’nin kanlı "müteahhitleri", TOKİ’ciler, şimdi Sur’dan "göçettirilen" insanlara ve tankların yıktığı evlere aç gözlerle bakıyor, ağızlarından salyalar akarak "Tanklardan sonra, vinçlerle, buldozerlerle" Sur’a girecekleri zamanı bekliyorlar.

Pis sularla dolu Havuz medyası "Beyaz bayrakla kaçıyorlar" diye manşet atıyor.

Oysa asıl haber hala evlerinin bodrumlarında zulme karşı birbirine sarılan kahraman Kürdistan halkının direnişidir. Üç kadını vuruyorlar, Bişeng’i 12 yaşındayken öldürüyorlar. Evinden kaçanı topla yok ediyorlar. Ama hala "göçetmeyenler" ve "kaçmayanlar" var.

Bu ilahi bir iradedir.

Çünkü "Göç etmemek ve ölmemek için" direniş, Allahın emridir.

Bu emri çiğneyenin "Vay haline…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.