Üç kişiden biri icralık

İcra
- Sadece bu yılın ilk 9 ayında icra dairelerine 7,7 milyon yeni dosya geldi, toplamda ise 24,6 milyon dosya derdest durumda. Bu, neredeyse her üç vatandaştan birinin icra kıskacında olduğu anlamına geliyor.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, İşsizlik Sigortası Fonu'nun kullanımı, vatandaşların borç yükü, icra dosyalarının artışı ve reel sektörün döviz açığına dikkat çekerek, iktidarın bu tabloyu gizlemeye çalıştığı kaydetti. Genç, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: “Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunlar rakamlarla çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. İşsizlik Sigortası Fonu, adı üzerinde işsiz kalan vatandaşlarımız için kurulmuş bir fondur. Bugün geldiğimiz noktada fonun birikimi 517 milyar lirayı aşmış olmasına rağmen bu kaynak işsizlere yeterince ulaşmıyor. Bu yılın ilk 8 ayında işsizlik ödeneği için 1 milyon 186 bin kişi başvuru yapmış fakat sadece 579 bin kişiye ödeme yapılabilmiştir. Yani başvuranların yarısından fazlası bu haktan yararlanamamış, fonun büyük bölümü ise farklı alanlara, özellikle de işveren teşviklerine aktarılmıştır. Bu tablo, işçinin hakkının işçiye değil, başka kesimlere gittiğini göstermektedir.
Borç yükünde tarihi seviye
Vatandaşlarımızın borç yükü de tarihi seviyelere ulaştı. Bankalara, finans kuruluşlarına, TOKİ’ye ve varlık yönetim şirketlerine olan toplam borç 5,3 trilyon lirayı buldu. Bu, Türkiye’de her hane halkının ortalama borçlu hale geldiğinin göstergesidir. Üstelik bankaların tahsil edemediği batık kredilerin tutarı 485 milyar liraya yükselmiş, son bir yılda yüzde 68 arttı. Vatandaş hem yüksek faizle borçlandırılmış hem de ödeyemediğinde icra tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
9 ayda 7,7 milyon icra
Nitekim icra dairelerinin verileri de bu tabloyu doğrulamaktadır. Sadece bu yılın ilk 9 ayında icra dairelerine 7,7 milyon yeni dosya gelmiş, toplamda ise 24,6 milyon dosya derdest durumdadır. Bu, neredeyse her üç vatandaştan birinin icra kıskacında olduğu anlamına gelmektedir. Türkiye’deki ekonomik yönetim, yurttaşı borç ve icra düzenine mahkum etti.
Kurdaki 1 TL'lik artış
Reel sektörün döviz açığı ise ekonomideki kırılganlığı artırmaktadır. Döviz açığı 183 milyar dolara çıktı. Kurda yaşanacak her 1 TL’lik artış, reel sektörün bilançosuna 182 milyar TL ek yük olarak yansıyacak. Yüksek faiz ortamı nedeniyle TL ile borçlanamayan şirketler, dövize yönelmiş, bu da ekonomiyi dış şoklara karşı savunmasız bırakmıştır. Bu kırılganlık, üretim ve istihdam üzerinde ciddi riskler taşımaktadır.
Kaynaklar faize gidiyor
Bütçedeki faiz yükü de giderek ağırlaşmaktadır. Bu yılın ilk 8 ayında faiz ödemeleri 1,4 trilyon liraya ulaştı. Yıl sonunda bu rakamın 2,1 trilyon lirayı bulması bekleniyor. Faiz ödemelerinin bu denli artması, kamu kaynaklarının vatandaşın ihtiyaçlarına değil, borç ve faiz ödemelerine aktarıldığını gösteriyor. Bu yük nedeniyle bütçede tasarrufun adresi personel harcamaları oldu, kamu hizmetlerine ayrılan kaynak reel olarak azaltıldı." ANKARA
* * *
Bütçedeki açık hedefi tutmaz
Anayasa uyarınca yılın bitiminden 75 gün önce Meclis'e sunulması gereken Bütçe Yasası, 17 Ekim’de Meclis'e geliyor.
2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerine göre 2026 bütçe harcamaları 18 trilyon 928 milyar lira olacak. Gelecek yıl 16 trilyon 216 milyar lira gelir öngörülen bütçedeki açık hedefi ise 2 trilyon 712 milyar lira. ANKA'dan Zülfikar Doğan'a göre; 2025 bütçesinde yıl sonunda 1,9 trilyon lira öngörülen bütçe açığının OVP’de 2 trilyon 208 milyar liraya yükseltilmesi, 2026 bütçesindeki açık hedefinin tutmayacağını, daha fazla borçlanmaya gidileceğini bugünden gösteriyor.
2026 Merkezi Yönetim Bütçe ödenek kalemlerine bakıldığında kamuda çalışan 5 milyonu aşkın memur, işçi ve sözleşmeli personelin maaşları için 4,9 trilyon lira ayrılırken, borç ve faiz ödemeleriyle, SGK ve KİT’lerin açıklarına aktarılacak tutar 12 trilyon liraya ulaşıyor. Kaynakların ağırlıkla maaş, borç ve faiz ödemelerine ayrılacağı anlaşılan 2026 bütçesinde, devletin mal ve hizmet alımlarına 1,2 trilyon lira harcanacak. Kamu tüketiminin yüzde 11,1 artması öngörülen bütçe hedeflerine göre kamu tasarrufundaki artış hedefi ise sadece yüzde 0,3. Buna karşılık hazinenin borç ödemelerini, kamu açıklarıyla SGK ve KİT’lere kaynak aktarımlarını gösteren cari transferlere 6,8 trilyon, sermaye giderlerine 1,3 trilyon, sermaye transferlerine 523 milyar, SGK Devlet Primi ödemelerine 600 milyar ve nihayet faiz ödemelerine 2 trilyon 741 milyar lira ödenek ayrılıyor.
2026 yılında 16,2 trilyon lira olarak hedeflenen bütçe gelirlerinin 13,7 trilyonluk kısmı vergi gelirlerinden karşılanacak. Diğer gelirler adı altında Yeniden Değerleme Oranı (YDO) düzeyinde artırılacak idari para cezaları, trafik cezaları, kamu alacaklarındaki gecikme cezaları, ceza faizleri, damga, resim ve harçlardan beklenen gelir tutarı ise 2 trilyon 433 milyar lira.
2024’te 18 milyar, 2025’te 21 milyar lira olan özelleştirme gelirlerinin 2026 bütçesinde 2024’e göre 11 kat, 2025’e göre yaklaşık 9 kat artışla 185 milyar liraya (4,5 milyar dolar) ulaşması öngörülüyor. 2026’da özelleştirme geliri hedefinin olağanüstü artırılması, bir kısmı Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) devredilen eldeki son kamu varlıklarıyla KİT’lerin (Kamu İktisadi Teşebbüsü) enerji ve köprü-otoyol-liman-havaalanı vb. altyapı tesislerinin, devlete, hazineye ve Milli Emlak’a ait değerli kamu taşınmazlarının, sahil ve koyların satışa çıkartılacağını gösteriyor.












