Uygarlık ve kültür

Nitekim baskılı yaşam, sanki doğa konusuymuş gibi yansıtılmakta. Ayrıca istismar, bir yaşam kuralı seviyesine yükseltilmiştir. Dürüstlük, saflık, ahlaki kalabilme enayilik, demodelik yerine konulmakta. Bu anlamda uygarlık sadece bir “kanlı mezbahalar” seremonisi değil, çok daha fazlası olan bir şeydir: İnsan yaşamının olmazsa olmazı, biricik nedeni olan örgütsel, toplumsal, kültürel anlamının sürekli soykırıma tabi tutulmasıdır. Uygarlık, en yalın anlamıyla, en açık teşhisle özgür yaşamın anlamının boşaltılmasından geriye kalandır.
Uygarlığın toplumsal formu olan uygar topluma yakıştırılan kibarlık, incelik, centilmenlik, kurallara saygılık, barışçılık gibi sıfatlar tamamen uydurmacadır. Sadece propaganda değeri taşır. Uygar toplumun gerçek yüzü; şiddet, yalan, kandırma, kabalık, entrika, savaş, talan, esaret, gasp, hukuk tanımama, açlık, sefalet, işsizlik gibi yaşamın doğasına aykırı toplumsal hastalık ve çarpıklıklar içerir.
Ağızlarda adeta sakız edilen demagoji ile uygarlık düzeyine ulaşma, uygar olma durumu bir safsatadan, özünden boşalmadan, toplum kırımdan öte bir şeyi ifade etmemektedir. Uygarlık öncesi toplum asla yok edilmeyecektir. Aksine uygar toplum, ancak kendinden önceki toplumla mümkündür, birlikte var olabilir. Bu durum aynen işçi olmadan kapitalizmin olmayacağı gibi bir gerçekliktir. Uygar toplum ancak uygarlaşmamış toplumlara dayanarak kendisini var kılabilir veyahut varlığını mümkün kılabilir.
Lakin tamamen gerçekleşmesi toplumsallığın doğuşuna, özüne aykırıdır. Bununla birlikte tarih boyunca ayakta kalan ve tarihin büyük bir kısmını tutan neolitik toplumun, ilkel komünal toplumun kültürünü küçümsememek gerekir. Nitekim toplumsal dayanışma, kardeşlik, çıkarsız, sadece toplum amaçlı sevgi, saygı, iyilik, ahlak, komşuya saygı, eşitliğe ve özgür yaşama sadakat gibi ölümsüz, vazgeçilmez değerler, uygarlık öncesi toplumun olmazsa olmaz varlık nedenleridir.
Yine toplumsal yaşam sürdükçe, nitekim insan yaşamı toplumsallıkla mümkün olduğundan dolayı, varlıklarını asla yitirmeyecek değerlerdir. Uygarlık değerleri baskı, sömürü, gasp, talan, tecavüz, katliam, ahlaksızlık, yok etme, imha, inkar gibi çok sayıda toplum için gereksiz maddi ve manevi kültür öğeleriyle (kültürsüzlük öğeleri daha doğru bir tanım olabilir) yüklü olduğundan, toplumdaki varlıkları gericidir. Bunlar daha çok sorunlu -kentli, devletli- toplumun vasıflarıdır.
Dolayısıyla mevcut çelişkili, kanserli uygarlığı tahakkümcü ve sömürgen karakterinden dönüştürüp demokratik uygarlığa dönüştürmek, kendini çıkış yolu olarak gittikçe alternatif kılmakta. Eski uygarlığın çöküşünü tüm insanlığın çöküşü olarak değerlendirmek yerine demokratik uygarlığın gelişimi ve başat hale gelmesi olarak değerlendirmek doğru olandır. Bir toplumdaki uygarlığın yıkılması, bir kayıp olması şurada kalsın, eğer kültürel gelişmenin ilerlemesine yol açmışsa, son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir.
Batman M Tipi Cezaevi
