Uzlaşma dili ve güven

Hicri İZGÖREN yazdı —

  • Aslolan güven vermek ve duyulacak güvenin boşa çıkarılmaması, açıklık ve şeffaflığın yaratıcı enerjisiyle engelleri aşıp bunu bir güce dönüştürebilmektir. Güveni sağlamlaştıran yegane şey de bunun iki taraflı olmasıdır.

"Yırtarak geçiyor kalbimizden/ hayatı da törpüleyen zaman/ şuramızda bir şey var/ acıya benzer umuda benzer/ böyle günlerde her şey /hem acıya, hem umuda benzer"

 A. Zekai Özger

***

Evet. Bir yanda büyük depremin yaraları kanamaya devam ederken öte yanda seçim süreci de hız kazanarak bir değişim umuduyla gündeme oturmuş durumda.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı belli oldu ve arkasına iyi bir rüzgar almış durumda.Yine de HDP konusunu henüz netleştirmiş değil.

Başta söylemekte yarar var; Cumhur İttifak'ı genişledikçe HDP oylarının önemi de artmaya devam ediyor. HDP kilit partiden cankurtaran parti konumuna yükseliyor.

Amaç gerçekten sadece ceberut sarayı göndermek değil de aynı zamanda yeni bir Türkiye oluşturmaksa; birilerini hor görerek, dışlayarak bunu başarmanın mümkün olmadığını anlamak, bilince çıkarmak gerek.       

Son günlerde Kılıçdaroğlu ve HDP sözcülerinin karşılıklı olumlu mesajlar vermesi  haliyle umutlandırıyor insanı.Buna rağmen çok dikkatli olunması gerekli.Bu olumlu iklimi bozmak için çalışanlar bir yana, tarafların çok dikkatli olması ve karşılıklı güvene dayalı açık ve net  bir duruş sergilemeleri bu diyalogun olmazsa olmazıdır.  

***

Bilimsellik doğruların açık olarak ifade edilmesini, belli kalıp ve şablonlara sıkışıp kalmamayı, gerçekleri göz ardı  etmemeyi gerektirir.Bize düşen de bu gerçekleri kabullenmektir.Aksi, dogmatik düşünceye ve tavra haps eder bizi.Dogmatik tavır, kişinin kendi doğruları dışına çıkamaması, tartışmanın bilimsellikten uzaklaşması ve kahve sohbetine dönmesi demektir.

Hırçın ve şiddet yüklü bir toplum yapımız var. Demokrasi adına uygun bir iklim oluştuğunda bile toplasanız birkaç cümleyi geçmeyen hamasi ezberler, komplo teorileri ve alabildiğine hoyrat bir düşmanlık dili oluşturuluyor.

‘Toplum, güven üstüne inşa edilir’ der Voltaire… Güvene dayalı ilişkiler kurmak, kendine ve başkalarına inanmak, ondan emin olmak ve bunu işbirliğine dönüştürmektir.

Her seferinde oluşmuş bir imkanı bir anda nefret ve küfürle yırtıp atabiliyoruz.Hiddetle, köpürmekle, kutuplaştırmayla gerçeklerden kaçılmıyor. Yeni tanımlamalara ihtiyaç oluyor ama algımız ve ezberlerimiz çoğu kez buna izin vermiyor.

Güven vermek, güvenilir olmak ve karşısındakine güven duymak başarının temel anahtarlarından biridir.

Kamplaştırılmış, kutuplaştırılmış toplum yapılarında güven duygusu oluşturmak tarafların karşılıklı çabasını gerektirir.

"Biz kendimize bile dürüst değilken başkasına nasıl sağlıklı bir ayna görevi yapabiliriz? Aynı şekilde; karşımızdaki aynalardan kaçı kendine dürüst davranıp bize sağlıklı bir fotoğraf sunuyor’’ diyor Gassan Satar.

Aslolan güven vermek ve duyulacak güvenin boşa çıkarılmaması, açıklık ve şeffaflığın yaratıcı enerjisiyle engelleri aşıp bunu bir güce dönüştürebilmektir.Güveni sağlamlaştıran yegane şey de bunun iki taraflı olmasıdır.

Bu noktada kullanılacak dil de son derece önemli ve etkilidir. Anlaşma ve uzlaşmanın sırrı, ortak aklı bilince çıkarıp aynı dili konuşmaktan geçiyor. Ortak dili yakalarsanız, uzun ve sağlıklı bir ilişki sürdürebilirsiniz Walton’un deyişiyle, "Güzel sözler güzel yankılar meydana getirir.’’

Uyanık olmak gerekir. Çatışma yaşayan toplumlarda en başta toplumsal gerilimleri azaltmak, uzlaşma ve karşılıklı güveni sağlamak gerekir.

Farklılıkları bir tehdit olarak değil, bir zenginlik olarak kabullenmek uzlaşma kültürünün olmazsa olmazıdır.Bu konuda medyanın rolü büyüktür.

Halihazırda medyanın çatışmacı dili ve söylemi anlaşma ve çözümün önündeki en büyük  engeldir. Olan bitene ilişkin doğru, nesnel bilgi ve haber üretmek medyanın ahlaki zorunluluğudur. Dürüst ve vicdanlı bir dil kullanmak yerine çıkarcı ve saldırgan bir dille konuşmak daha kolay geliyor onlara...

Hangi alanda olursa olsun, soruna yaklaşımın ve onu çözmenin ilk adımı anlaşma dilini oluşturmaktır.

O yüzden taraflar olarak en az yöntem kadar bunun dilini doğru belirlemek çok önemli. Yoksa daha en başında çözümün değil, sorunun bir parçası haline geliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.