Yargılarken

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Neyse ki, henüz herkesin yalanlara inandığı bir dünyada yaşamıyoruz. Neyse ki, bugün, işlevi sembolik olsa da, herhangi bir yaptırım gücü olmasa da Uluslararası Adalet Divanı’na tanık oldukları vahşeti taşıyacak siyasal aktörler var.

Fransa sınırından son anda geçerek Holocaust’tan kurtulmuş bir Yahudi Alman vatandaşı olan Hannah Arendt, ‘Siyasette Yalan Söylemek’ başlıklı yazısında, gündelik yaşantımızın dokusunun kırılganlığına işaret eder ve gerçeklikle ilişkimizi devam ettirebilmemiz için gerçekleri bizimle birlikte hatırlayacak ve somutlayacak tanık(lık)ların gerektiğini söyler. Arendt’e göre, aksi takdirde, tek başına ve/ya da birlikte söylenen, kişisel amaçlarla ve/ya da kurumsal uygulamalar gereği yayılan, ulusal, toplumsal çıkarlara hizmet ettiği varsayılan yalanlar gündeliğin gerçekliğini yerle bir eder; birbirine tutunmayan sahteliklerle yaşamaya başlarız. Dahası yalanlara inanmamız daha kolaydır; zira yalan söyleyenler hitap ettikleri kişilerin/grupların ne duymak istediklerini bilirler.

Neyse ki, henüz herkesin yalanlara inandığı bir dünyada yaşamıyoruz. Neyse ki, bugün, işlevi sembolik olsa da, herhangi bir yaptırım gücü olmasa da Uluslararası Adalet Divanı’na tanık oldukları vahşeti taşıyacak siyasal aktörler var. Neyse ki, Birleşmiş Milletler (BM) ne kadar sembolik olsa ve hükmü uluslararası siyasetteki güçler dengesine bağımlı işlese de Divan’ın üyeleri olabildiğince çeşitli arka planlardan ve kültürlerden geliyor. 

Dava sürecinde Güney Afrika’nın sunduğu bariz soykırım delilleri İsrail’in soykırım yaptığı kararı açısından yeterli gelmese de, Almanya tarafı, Holocaust geçmişine dayanarak soykırımla ilgili özellikle hassas olduğunu iddia ederek İsrail’e desteğinde bir adım daha ileri gitmiş olsa da – Arendt’in yalanlarına selamla - İngiltere ve ABD Almanya’ya utanmadan eşlik etse de, İsrail’in Gazze’deki vahşetine sessiz kalmayan ülkelerin tarihin egemen yazımının tam ortasında belgeleriyle yer almaları önemli. Bugün tanıklık ettiğimiz, bir halkın toptan ortadan kaldırıldığı, İsrail devlet adamlarının bu yöndeki arzularını açıkça dile getirmekten çekinmedikleri, İsrail ordusuna hitaben yaptığı konuşmada Filistinlileri ve özellikle Gazze’de yaşayanları Amalek’le ilişkilendiren bir başbakanın olduğu, bir halkın katledilmesine karşı çıkanları terörizmle suçlayan hukukçuların bir terör devletini savundukları bir dünyada salt güçlünün yalanlarınca teslim alınmadığımızı gösteriyor.

Uluslararası Adalet Divanı’ndan çıkan altı maddelik kararın altısında 17 yargıçtan 16’sının, dördünde 15’inin onayı var. Karar, bir yandan İsrail’i henüz soykırımdan sorumlu tutmasa da, yaptıklarının soykırıma varabileceğine işaret ederken, maalesef ateşkesi önermiyor. Ama İsrail’in, Gazze’deki sivil ölümleri durdurmasını, bölgeye insani yardımın akmasını engellememesini, kolaylaştırmasını, önde gelen devlet adamlarının, kamu görevlilerinin Filistin halkıyla ilgili nefret söylemini kullanmalarını engellemesini şart koşuyor.

Her uluslararası rejimde olduğu gibi Uluslararası Adalet Divanı’nın kararları tarafları bağlıyor; ama Divan’ın yaptırım gücü yok. Bunun yerine BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkması gerekiyor. Konsey’in geçmişi de bugünü de İsrail’in başat destekçisi olan ABD yönetimi nedeniyle şaibeli. Her halükârda, bugün Güney Afrika ve Filistin halkı için gerçeği anlatmaktan vazgeçmeyenler, farklı platformlarda gerçeği savunanları, gerçeği kayıt altına aldırmaya çalışanları es geçmemek gerekiyor. Böylelikle, şu ana kadar sayılabildiği kadarıyla 30.000’e yakın Filistinlinin öldürüldüğü işgali ulusal beka yalanına dolayanların karşısına gerçeğin tanıkları olarak çıkanlar var.

Arendt, bir başka çalışmasında (Zihnin Yaşamı) vicdan, "ne iyilik ne de kötülükle alâkalıdır" der, "akıllı ya da aptal olmakla da. (Sözlerimizi ve yaptıklarımızı incelediğimiz) o sessiz teması bilmeyenler kendileriyle çelişmekten rahatsız olmazlar; bunun anlamı, sözlerinin ya da yaptıklarının hesabını vermek istemeyecekleridir; suç işlemekten de geri durmazlar, çünkü hemen ardından unutulacağına güvenirler."

Vicdansızlığın son bulduğu bir dünya umuduyla.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.