Yargısız infaz ve adalet

Haberleri —

Emel Çetin, Yasemin Çıkmaz, Derya Koç, Eda Kutay, Mevlide Özalp, Emrah Ortak, Kenan Adıgüzel, Ekrem Sevilgen, Mehmet Benzer, Ahmet Zırığ, Nursel Dalmış, Yılmaz Geçim, Metin Karane, Tahir Akdoğan, Serdar Özbek, Hasan Tağ, Bişeng Kolanç, Şükrü Coşkun, Mehmet Emin Bayar, Mehmet Özkül, Muhammet Ata Kalaycı, Mesut Karşin, Edip Arvaz, Abbas Gülbahçe, Erdal Kar, Hüseyin Kayaalp, İbahim Altunkaynak, Ferhat Özlüer, Mehmet Can, Murat Tunç, Aydın Güner, Ahmet Turan, Muharrem Erbek, ve Ramazan Biriman Cizre de üç ayrı bodrumda infaz edilen 150’ye yakın Can’dan sadece 34 Can’ın isimleri. Ayrıca yakılarak ve parçalanarak ölenlerin birçoğunun kimlik tespiti yapılamadı, yapılamadı. 

Bu 34 hayatını kaybeden Can’ın, aileleri ve yakınları her şeye rağmen yargının kapısını çalıyor.

Zorluyor…

***

Cizre bodrumlarında yaşanan vahşetin izlerini ilk görenlerdenim. 

Sokağa çıkma yasağı tüm ağırlığı ile sürüyordu, çatışma bölgesine siviller belirli saatlerde alınıyorlardı. Evlerini ve çocuklarını kaybeden aileler, ilk kez çatışma bölgesine giriyorlardı. 

Güvenlik önlemlerinden geçip mahalleye doğru ilerliyoruz. Mahalle yok olmuş. Görüntülerini izlediğim dünya savaşlarına taş çıkartır. Gördüğümüz manzara karşısında kimse konuşamıyor. Burası Cizre değil, 2.Dünya Savaşı’nda haritadan silinen ve herkesin terk etmek zorunda kaldığı Volgagrad yani Stalingrad. Büyük direniş sonrası cezalandırılan tarihi kent Stalingrad olmuş, Cizre. 

Cizre böyle bir savaş ile karşı karşıya kalmış. Taş üzerinde taş bırakılmamış. Tüm canlılar yok edilmiş. Nereye baksan kör ediyor. Nereye dokunsan kan bulaşıyor. Ölüm üzerimize siniyor. Bir daha terk etmiyor. 

Önde çocuklar, arkada aileler ve biz, savaş kalıntılarının arasında insan parçası topluyoruz. Kime dokunsan gözyaşları sel oluyor. 

Öfkeleri ateş oluyor. 

Kavuruyor yüreğimizi. 

Paramparça oluyoruz.

Bazı aileler evlerinin kalıntılarından ve molozlarında son buldukları hatıralarını topluyor. Ürkek ve çaresiz. Yalnız ve isyankâr…

***

Çocuklardan alacaksın en doğru haberi. Savaşın çocuklarından. En belirgin savaş gerçeği, çocuklarımız… 

Önden çocuklar arkada biz, etrafımızda gezinen zırhlı araçlardan ve devriye gezen polislerden gizlenerek birinci bodruma kadar geliyoruz. Bina yerle bir edilmiş. Binanın arka boşluğundan yani bahçesinden molozlar ve toprak kazınarak bodruma girebilmişler. İlk göze çarpan siyah boş ceset torbaları. Küçük bir delikten geçerek bodruma giriyoruz. Çok az bir ışık süzülüyor bodruma. Katran karası bir is. Yıkılan ve yakılan duvar, tavan, zemin kömür karası. Sanki bir maden ocağı…

Telefon ışıklarının yardımıyla delik deşik edilen bodrumdan ve yanık insan eti kokusundan uzaklaşmak istiyoruz. Fakat bu koku bir kere nefesinize girdimi bir daha çıkmaz. Artık ruhun ölü bir bedendir. 

Çocuklar bir gün önce bodrumda parmak ve yanık kemik parçaları bulmuşlar. Burada çocuk olmak belki de dünyanın en ağır yükü. Bu çatışmalı sürecin çocuklarının, çocuk kalmasına bir türlü izin vermiyorlar.

İkinci bodrumun yolunu tutuyoruz. Cehennem dedikleri yer sanırım burası. 

Dört bir yanımız ölüm çığlığı. 

Hangi yargı yok sayar bunca ölümü, gelsinler de tufan görsünler. Gelsinler de cehennemden geriye kalan Nuh’un gemisini bulsunlar. Nuh ve Cudi mahallesinde. 

***

Çocuklar dağ gibi birikmiş bir moloz yığınını üzerinde duruyor. Anlıyoruz ki, burası ikinci bodrum. Molozların üzerinde yakılmış araçlar gözümüze çarpıyor. Bodrumun alevinden molozların yanı başında duran briketten duvar simsiyah olmuş. 

Sanki burası bir kömür ocağı, patlaması ile karşı karşıya kalmış. Bodruma sığınan herkes bu yapay “grizu patlamasında” kül olup gökyüzüne savrulmuş. İnsanlık adına iz bırakılmamış. 

Üçüncü bodrum koca bir binanın altı. Yarı yıkık bir şekilde karşımızda duruyor. İnadına yıkılmamak için direniyor, yaşananlara inat, inadına yıkılmamam için direniyor.

Savaşın tüm izlerini taşıyan bina kitap gibi bak bak, oku. Her sayfasında, her katında bir vahşet, bir insanlık dramı var. Dünya kör, sağır ve dilsiz…

Yaşamın rengi, gökyüzü mavisinden alıkonulan katran karası.

Ölümün gölgesi, katliamın resmidir Cizre’de gördüklerimiz.

***

Bu bodrumlarda çocuklarını kaybeden 34 aile, hak ve adalet arayışları için Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukatlar aracılığıyla Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına ayrı ayrı suç duyurusunda bulundular. Fakat yapılan suç duyurularının tümü takipsizlikle sonuçlanıyor. Verilen takipsizlik kararlarının gerekçeleri ise aynı. Tıpatıp aynı. 

Cumhuriyet savcılığı, 34 suç duyurusuna takipsizlik kararı verilmesine ek olarak bodrumda hayatını kaybedenlerin “örgüt üyesi” olduğunu iddia ediyor. 

Aynı kararda; güvenlik güçlerinin Türk Ceza Kanunu’nun(TCK) 25. maddesinde düzenlenen “meşru müdafaa” ile hareket ettiklerini belirtiyor.

Hayatlarını kaybedenlerin aileleri ve yakınları, ölümün-yıkımın hak ve adalet arayışını elbette sürdüreceklerdir. Yargının bu denli yaşananları yok sayması ilk değil son da olmayacak. 

Cizre’de yaşanan bodrum vahşetleri bir kırılma noktasıdır. 

Sur’da yaşananlar gibi,

Şırnak’ta yaşananlar gibi.

Yaşanan vahşetin izlerini bu ailelerin ve yakınlarının gözünde ya da tüm bunları yaşayan çocuklarının sevecen güzelliğinde bulabilirsiniz. Yargı ve adalet kendi terazisinde bir gerçek arayacaksa önce kendisini sorgulamalı. Adalet, sadece birilerinin iki dudağı arasında olmamalı.  

Bodrumlarda yaşananlardan geriye sadece siyasetin ve iktidarın koca bir yalanı kalmadı. Yaşananlar daha anlatılmadı. Yaşayanlar daha konuşmadı.

150’ye yakın canın, bodrumda neler düşlediğini tabi ki bilemeyiz ama bodrumdan 150-200 M ilerde hayat her şeye rağmen sürerken bir elin nasıl insanları alev topuna dönüştürdüğünü Cizreli iyi bilir. Kömür karası canların ve bodrum gerçeğini Cizreli’ye sorun…

Yargısız infazların kol gezdiği bu topraklar, adaletin en dibini gördü. Adaletin tüm karanlık yüzünü yaşadı. 

Hak-Hukuk-Adalet üçgeninde, insanların hayatı ve insanlık yok sayıldı. Yargı, dipsiz kuyuda kayboldu. Yargısını arayan yargı maalesef bulunamadı... Öldü.

***

Çocuklar, savaşın çocuklar. Bizim çocuklarımız…

Rehberimiz çocuklara “terörist” gözüyle bakan bir yargının adaletinden kim sorumlu? Çocuklar mı? 

Kömür karası hayatlardan kim sorumlu? Kim?

Çocuklar biliyor. Daha siz bilmiyor musunuz…

Yargısız infaz

 …ve adalet.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.