Yılmaz Güney’i Türkiye’den kaçıran yapımcı!

Güney’i hangi şartlarda nasıl kaçırdıklarını anlatırken bu riski İsviçre’ li biri olarak neden aldığını da bir türlü çözemiyor, kendisine sorular soruyordu. Yakında bu serüveni anlatacağı bir kitap projesini bitirmek üzere olduğundan fazla detay vermemenin daha ahlaki olacağını düşünerek, Donat’la geçen bir kaç günlük sürede onun gözüyle Yılmaz Güney’i sordum.
"Ömrümün son otuz yılı Yılmaz’a neden bu yardımı yaptığımı sorgulamakla geçti" diyordu Donat. "Sanırım şimdi bir sonuca vardım" diyerek ekledi ve " İşte şimdi Yılmaz Güney’le geçen fırtınalı yılları yazabilirim." Donat ile önceki gün telefonla görüştüğümde İstanbul’ da o yıllardan unuttuğu bir kaç detayı anımsamak için bir görüşme yaptığını ve en kısa zamanda kitabı bitireceğini ifade etti.
"Dışarıda bana Yılmaz’ la ilgili anlatılanlara inanmıyordum. Anlatılanları çok abartılı buluyordum. Hapishaneye Canan Gerede’yle ( Donat’ın güvendiği dostu ve tercümanı) onu kaçırma planlarını anlatmaya gittiğimde gördüm ki gardiyana kadar herkes ona adeta tapıyordu. Orada dedim ki kendi kendime 'bu adam bu demir parmaklıkların arasında çürümemeli ’ Böylece etap etap onu Türkiye’den çıkarmak için planlar yaptık. Bunları Yılmaz’a anlatmak için bir kaç sefer cezaevine ziyaretine gittik. Kiraladığımız teknede Yılmaz’ı saklayacağımız yerde Yunanistan’ dan Türkiye’ ye kadar önce ben kaldım, bir insan için hazırlanan bölüm güvenlikli rahat nefes alınan bir yer olmalıydı çünkü."
Donat, Güney’ den bahsederken sanki o günleri yaşarcasına dokunaklı bir ses tonuyla anlatmaya devam ediyordu. "O nasıl bir enerjiydi öyle, ele avuca sığmıyordu."
Donat Keusch’ ün, İsviçre’ den sonra Paris’ e geçen Yılmaz Güney’ le ilişkisi devam etmiş. Cannes Film Festivali’ ndeki ödül töreninden sonra sağlık sorunları zaten kendisini fazlasıyla hissettirmeye başlamış ve kendisiyle ilk defa bir fikir ayrılığına düşmüş. Sebep tabi ki Güney’ in sağlık sorunlarıdır.
Yılmaz Güney "Duvar" filmi projesini kendisiyle paylaştığında kesinlikle karşı çıktığını, öncelikle tedavi olması gerektiğini söylemiş Donat. Daha sonraları Güney’ in de aktaracağı gibi öncelikle "içimdeki öfkeyi kusmalıyım" diyerek çocukların cezaevi koşullarını anlatacak, sağlığı geri dönülmez kritik aşamaya girecekti. "Beni dinleseydi belki daha nice filmlere imza atacaktı, hiç unutmuyorum kendisini en son ziyaret ettiğimizde doktorlar ilaçlarla ölümü bir kaç gün geciktirebileceklerini önerdiler. Bunu kabul etseydik Yılmaz’a son notlarını yazacak vakit yaratabilirdik. Bunu Fatoş’la (Güney) ve diğer yakın dostları arasında aldığımız ortak kararla kabul etmedik. Belki de gözümüzün önünde bir devin yavaş yavaş erimesine tahammül edemeyeceğimizi düşündük" diyen Donat, o anlardan bahsederken gözleri parlıyor ve ah çekercesine "Ama keşke doktorun o önerisini kabul etseydik de Yılmaz son olarak söylemek istediklerini bize yazabilseydi…"
İsviçre’de yaşayan Donat Keusch’ün bitirmek üzere olduğu kitabını sabırsızlıkla bekliyorum. Böylece otuz iki yıllık sır perdesi de aralanmış olacak. Çirkin Kral’ı bir de onu en zor günlerinde yalnız bırakmayan bir yabancının gözüyle okuyacağız...
