Yol ayrımında Barzani ve Öcalan’a düşen tarihi sorumluluk

Haberleri —

Zor bir yazı. Yazının zorluğu Kürt mahallesinde yaşanan gelişmelere bakış açısının farklılığından, cepheleşmenin keskinliğinden kaynaklanıyor. Bir kesim son yüzyıla damgasını vuran Barzani ailesinin ağır gölgesi altında Kürdistan’a bakar, gelişmeleri değerlendirirken, diğer bir kesim ise son yarım yüzyılın “Muhayyel Kürdistan burada meftundur” diye mezar taşı dikilen topraklarda yeniden ayağa kalkanların yarına akışlarına tanıklık eder.

Barzani ile Öcalan son elli yılın öne çıkan en önemli Kürt aktörleridir, biri olmadan resim yarım kalır, bir bütünün oluşması adeta imkansız olur. Yapılması gerekense açık: Karşılıklı saygıyı elden bırakmamak, sınırları zorlamamak ve birbirimizin hak ve hukukuna halel getirmemek.
Mesud Barzani, Barzan aşiretinin, Mustafa Barzani’nin yüz yıl önce çıktıkları yolda emin, emin olduğu kadar da kararlı bir şekilde yürüyen bir Kürt lideri, önderidir. O Kürdistan devriminin bağrında dünyaya gözlerini açtı. Çocukluk ve gençliği dağların doruklarında, silahların gölgesinde geçti. Sığınakları, mücadele ve direnişi, geri çekilme ve yükselişi bünyesinde özdeşleştirdi. Dedesi ve babasından almış olduğu bayrağı göndere çekmeyi, Ortadoğu sahasında at koşturmayı bildi.
Öcalan’sa ne dedesinden, ne de babasından bir miras edindi. Şeyh Said ve Seyid Rıza’nın darağaçlarındaki son sözlerini kulağına küpe etti. Ne bir aşirete, ne de varolan bir örgüte, bir hücreye dayandı. Bir düzine insanla dönüşü olmayan bir yola koyuldu. Etrafına topladığı insanların cesaret ve kararlılığı, fedakarlık ve mücadelesi sayesinde üzerlerine ölü toprağı serpilmiş yığınlara kimlik ve özgüven kazandırdı. 12 Eylül’ün zifiri karanlığında çıplak bedenlerini çıra yapanlarla ışığı gösterdi, umudu büyüttü. Ve 15 Ağustos 1984’te sıkılan bir kurşunla karanlığın bağrında tedavisi imkansız koca bir delik açtı. Nasıl ki ANC (Afrika Ulusal Kongresi) mücadelesi ile zındandaki lideri Nelson Mandela’nın elini güçlendirdi, O’nu zındandan çıkarmayı başarıp ülkesinin başına getirmeyi bildi, PKK de mücadele ve kararlılığı ile Öcalan’a tutsak olduğu İmralı’da nefes aldırdı; umudu kırılmış, beklentileri sarsılmış bir halka kutup yıldızı oldu, yol gösterdi.
Her insanın hem iyi ve güçlü, hem de zayıf yönleri var. Bu öncüler ve liderler için de geçerli. Hiçbir lider, hiçbir insan dört-dörtlük değil. Barzani de, Öcalan da Kürdistan’ın tüm parçalarında, Kürt halkının büyük bir bölümü arasında vazgeçilmez birer lider konumundalar. Biri olmadan bağımsızlık, diğeri olmadan barış imkansız gibi.
Kürt halkının mücadelesi bugün itibari ile doruk noktasında. Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) çetelerinin Suriye’nin yanı sıra Irak’ın Sünni-Arap yerleşim bölgelerini ele geçirmesi ve Ürdün ile Suudi Arabistan sınırına dayanmasıyle birlikte Ortadoğu’da yeni şartlar oluştu. Irak ve Suriye sınırları içinde ve birbirini tamamlayan geniş bir coğrafya IŞİD’in egemenliğine geçti. De facto, pratik ve fiili bir durum oluştu.
Bu hengamede ise Kürtler denetimleri dışında olan ve Bağdat yönetiminin hakimiyeti altında bulunan Kerkük, Şengal, Xaneqin ve Mendeli gibi yerleşim yerlerini IŞİD çetelerinin insafına bırakmayarak kontrolları altına aldılar ve böylelikle de Irak Anayasası’nın 140. maddesini fiilen pratiğe geçirildiler.
Şimdi Güney Kürdistanlı güçler her zamankinden daha sesli bir şekilde bağımsızlık vaktinin geldiğini söylüyor, başkent-başkent dolaşarak lobi faaliyeti yürütüyor ve olumlu tepkilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Kürt halkı bu yakada her geçen günle birlikte bağımsızlığa bir adım daha yaklaşıyor. Kürdistan’ın batısı üç yıldır IŞİD çetelerinin hedef tahtasında. Onlarca, yüzlerce kez geri püskürtülen bu çeteler Irak’tan edindikleri ağır silahlarla buraya yeniden saldırmak için Irak’ta ayaklarının yere basmasını bekliyorlar.
Hem Güney, hem de Batı Kürdistan bugün için Kürt partilerinin yönetim ve denetimi altında. Her iki parçada IŞİD’li çetelerin, ona açık ve gizli destek veren güç ve devletlerin hedef tahtasında, nişangahında.
Her iki büyük Kürt partisinin, PKK ile KDP’nin ilişkilerinin limoni olduğu ise bir sır değil. Zaman zaman çakışan, örtüşen frekanslar ne yazık ki son aylarda giderek ayrışmaya başlamış durumda. Frekanslar ayrışmaya başlayınca da parazitlerden kimin ne dediği, ne düşündüğü haliyle anlaşılmaz oluyor ve bu Kürt mahallesine olumsuz bir şekilde yansıyor.
İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte Kürt halkının yazgısı her zamankinden daha fazla bu iki liderin elinde. Şayet Öcalan ve Barzani Kürt halkının beklentilerine yanıt vererek ortak bir politikada yakınlaşabilir, anlaşabilirlerse Kürdistan’ın güney parçası kazasız bir şekilde bağımsızlığına kavuşabilir, Rojava çete saldırılarından korunarak, bugün değilse bile orta vadede Başûr’la birliğe gidebilir ve Kuzey Kürdistan’da ise barış ve özgürlük talebi ete ve kemiğe bürünebilir. Aksi takdirde ise yaşanacak olumsuzlukların faturası ortak bir politikaya ayak direyen lider ve partinin hanesine fatura edilir.
Liderleri lider yapan da, öncü kılan da kritik süreçlerde aldıkları kararlar, uyguladıkları politikalardır. Zaman zaman ayrı duruşa, hatta karşı karşıya gelişe rağmen Kürt aklı seliminin baskın geleceğine, her iki parti ve liderin içinden geçilen bu tarihi süreçte el ele verip Kürt halkının mücadelesinde yeni bir dönem başlatacaklarına inanıyorum.
Ağaçlar tek oldukları zaman da güzeldir, farklı birçok ağaçtan oluşan ormansa muhteşem. Önemli olan tek tek ağaçlara takılıp ormanın ihtişamını gözden kaçırmamaktır...

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.