Zulüm buraların milli marşı

Haberleri —

“Sözcük” tanımını Melih Cevdet Anday’ın bulduğuna hem çok şaşırdım hem de hiç. Söz’ü en küçük birimine bu kadar zarifçe ulayan, edebiyatı her türde bu kadar güzel eyleyen bir düşün emekçisinin ağzından böylesi bir “sözcük” dökülebilirdi ancak. Anday’ın bize emanet ettiği sözlerin tek tek ve nicedir çürüdüğünü söyleye söyleye artık galiba bu garip yazarınız da yoruldu, yıldı. Sürekli seyir halinde ölümcül bir hayatı yaşamaktan, insanın en küçük hücresine kadar yok olup yeni bir tasarımla yeniden dünyaya gelmesini düşünecek kadar kafası da uçtu.

Ben uçtu diyorum ama Amerikalılar bunu da sektöre dönüştürmeyi elbette çoktan becermiş. Bilimkurgu ne güne duruyor, black mirror her gün karşısına geçtiğimiz utanmadan baktığımız ve doya doya kendimizi ve hal-i pür melalimizi seyrettiğimiz bir katran, günlerimiz bir zift, adımımızı attığımız anda bulaştığımız ve herkese, her şeye bulaştırdığımız saydam bir tahta. West World desen ileri-geri sayıp insanın içindeki kötülüğe şerh düşüp duruyor. Ee diyesi oluyor insan, geri saydın tamam da, gelecek nerde? Sizin kurgulanmış laboratuvarlarınızda mı? 

Ben dilimin yettiği kadar bu makamdan çığırmaya devam edeyim ne fayda, çatır çatır ölüyor insanlar. Bi onlardan bi bizden! Evet onlar ve biz! Onlar var evet, sıradan faşizmin iliğimize kadar işlediği, bizi yatağımızda, en umulmadık anda bile gırtlaklamaya, öldürmeye hazır, bi de biz demeye dilimin varmadığı birileri var, askerin evci çıkmasını, polislerin nerede ne zaman konuşlandığını bilen, ona göre hesap kitap yapan, TAK diye havaya uçan, uçuran. Bombanın kimi yakacağına hükmedemeyen. Ama belli ki sivillere dokunmamaya çalışan. Bu kirli savaşın değneğini kim neresinden tutacaksa tutsun, benim dert çekmeye dermanım kalmadı, söz’ümün cücüğü bile kalmadı artık dilimde, elimde, bitti. 

Size bugüne kadar bir şehrin en “beyaz” yerinden, içeriden demlediği derdinden, aklının erdiğince bir şeyler anlatmaya, bildirmeye çalıştım. Ama görüyorum ve izliyorum ki, ne aklım yetiyor artık ne de kalbim dayanıyor bütün bu olan bitenlere. Üstelik her gün bir önceki ölümlerin hemen unutulmuşluğu, daha dün dibimizde şehirler yerle bir edilirken nerede olduğumuz, ne yaptığımız, bunların başımıza gelmesinin bizi hiç ama HİÇ şaşırtmaması gerektiği en yakınımızdan bile pompalanıp duruyor. Bir halk var orada 40 yıldır savaşın içinde, bir halk var burada ağzı bir karış açık. Biri direnmekten diğeri seyretmekten, biatten, illetten yorulmuş, bilenmiş. Kimse kimseyi kandırmasın artık, herkes birbirini öldürmek istiyor. Kürt anasını görmesin yetmiyor, geçti o günler. Hiçbir yabancı yaşamasın, bizden olmayan hemen şuracıkta ölsün. Kim demiş unuttum ama haklı, bir cumhurbaşkanı halkını seçmeye hazırlanıyor. Hiç de haksız değil, halkı hazır çünkü; savaşmaya, idama, kan içmeye, kan için ant içmeye. Bir avuç kaldık, vicdanen gidemeyenler, yangından önce çocuklarını kaçıranlar, bir avuç kaldık, birbirine selam vermeyi bile zul görenler, hatır sormaya utanıp, susanlar olarak.

Halep yanıyor, Kürdistan yasta, sivil siyaset yapma azmindeki herkes içerde, büroları yananlar, yağmalananlar, içerde anası-babası, kocası kalanlar, dışarıda çaresizlikten dizini dövenler, Cumartesi Anneleri’nin önünden artık yüzlerine bile bakmadan geçenler… Zulüm buraların milli marşı, her sabah tekmili birden hep bir ağızdan çığırıyoruz. Dışarı bir adım atmaya göreyim ya bir polis namlusu ya bir beton öğütücü burnumun ucunda. Nasılsın artık bir soru değil, sözcüklerin “cük”ü düşmüş, ellerimiz dizlerimizde, telefonda, kulağımız bugün kime ne oldu haberi için tetikte. 

Hayatımız sıradan değil artık, hiç değil. Sıradan olan faşizm, iliklerimize kadar işlemekte. Benim gibi elinin altında klavyesinden başka bir şey kalmayanların da takâti bitti. Çok ama çok büyük oyunlar oynanıyor. Hani şu çocukların play station’larından hallice. Birileri kumandayı elinde gelişigüzel kullanıyor, önüne çıkanı mıhlıyor. Bizim gibi naçarlar da ölü rakamları sayıp olduğu yere mıhlanıyor. Ne diyeyim, artık ne diyeyim?

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.