30 yıl sonra yeniden köydeler

Kadın Haberleri —

Hayat ve Fatma Güler

Hayat ve Fatma Güler

  • Fatma Güler 80, kızı Hayat Güler 55 yaşında. 90’lı yıllarda önce Fatma ananın ardından kızı Hayat’ın evleri askerler tarafından yakıldı. 30 yıl sonra yeniden köyüne yerleşen Fatma ana, “Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum, nefes alıyorum” diyor.
  • “Annemle birbirimize çok benzetiliyoruz hem yüzümüz benzer hem de bahtımız” diyen Hayat Güler ise, “Aynı duman, aynı ateş ikimizin gözlerinde de var. Ama ne olursa olsun topraklarımızdan vazgeçmedik. Yıllar geçse de ne o günleri ne de evimizi unuttuk. Artık evimizdeyiz” diye belirtiyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU/AMED

Kurdistan’da 90’lı yıllar, bir yandan katliam politikaları diğer yandan görkemli mücadeleyle geçen koca bir hafızayı oluşturuyor. Köy yakmalarının, faili meçhullerin yoğun yaşandığı bu yıllar, zorunlu göç dayatmasını da beraberinde getirdi. Köy yakmalarının ve zorunlu göçün en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesi. Köyü yakılanlar arasında Fatma Güler (80) ve kızı Hayat Güler de var. Göç etmek zorunda kaldıkları topraklara 30 yılın sonunda dönen Fatma ana ve kızı Hayat, günlerini topraklarında açan çiçekler ve yeşillenen ağaç gölgelerinde geçiriyor. Geçmişi bir an olsun unutmadıklarını belirterek, “Her şey unutulsa dahi evimizden çıkan dumanlar unutulmaz” diyor.

1992’de hayatları değişti

Tarih 1992, mevsimlerden sonbahar. Yaşamını yitiren ARGK’lilerin cenazelerini almak için Pasûr’a doğru yola çıkan binlerce kişi Pasûr köprüsü üzerinde durdurulur. Askerlerin ateş açması sonucu 10 yurttaş yaşamını yitirirken, onlarca kişi de yaralanır, çok sayıda kişi de işkenceye maruz kalır. 2 Ekim 1992’de çıkan bir çatışmada 3 askerin yaşamını yitirmesi ardından ilçe merkezi ablukaya alınır. Akşam karanlığı çökmek üzereyken evler taranmaya, dükkanlar yakılmaya başlar. Top ve roketlerle ilçe merkezinde bulunan yerler hedef alınır; sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Onlarca insanın gözaltına alındığı, Vahit Narin’in yakılarak katledildiği saldırılar 4 gün boyunca sürer. İlçe merkezinde bulunan dükkân ve evler ciddi zarar görür, binlerce kişi Amed merkez ve çevre illere göç etmek zorunda kalır.

 

 

İlk onun evini yaktılar!

Bugün 80 yaşında olan Fatma Güler’in Delite’de (Yeşilköy) bulunan evi de 1992’de askerler tarafından yakılır. Pasûr’da evi ilk yakılanlardan olan Güler, askerlerin, “Evlerinizin kapısını açık bırakın, komutan sizi çağırıyor” sözüyle evinden çıkar ve henüz söylenilen yere varamadan köyünün üzerindeki dumanları görür.

Askerlere sorduğunda “Çalı çırpı yanmıştır” cevabını alan Güler, dumanın kendi evinden çıktığını görünce evinin yakıldığını anlar. Kendi gibi babasının ve amcasının evinin de yakıldığını anlatan Güler, “Tek bir eşya dahi çıkarmama izin vermediler. Benim evimden aylar sonra bütün köyü, bir yıl sonra da diğer köyleri yaktılar” diyor.

 

 

O dumanı, kokuyu asla unutmam

Fatma Güler şöyle devam ediyor: “Köydeki dumanları görünce askerlere ‘Bizi kandırdınız’ dedim. Tepki gösterince bana, ‘Zaten hepiniz teröristsiniz’ dediler. Eve döndüğümde sağlam bir şey bulamadım zaten. O dönem köydeki erkeklerin hepsini toplayıp götürüyorlardı. Yeğenlerimi de götürmüşlerdi. Kardeşime kaç defa işkence yaptılar. Elimizde bir şey bırakmadılar. O günleri hatırladığımda öfke ve hüzünle doluyorum. Köydeki evimize son defa bakmaya gittiğimde bize bakıp ‘Teröristsiniz’ diyorlardı. O dumanı, o kokuyu hiç unutmam. Yıllar geçti, hala da unutmadım. Evimiz yakılmadan önce bir oğlum gerillaya katıldı. Yıllar sonra diğer oğlum da abisinin izinden gitti. O kadar şey gördük, o kadar bedel ödedik; hepsi onurlu bir barış için. Artık annelerin yüreği yanmasın, yeter!”

 

 

Topraklarımda nefes alıyorum

Evlerinin yakılmasının ardından Malatya’ya gittiklerini söyleyen Fatma Güler hikayesinin devamını şu sözlerle anlatıyor: “Burayı bırakıp gitmek çok zor oldu. Canım acıya acıya, içim yana yana gittim. Bütün anılarımı, geçmişi, çocuklarımı bırakıp gittim. Aklım hep buradaydı. İki yıl burada kaldık daha sonra Amed’e geldik. Amed’e geldikten sonra her yaz köyüme gidiyordum. Depremde Amed’deki evimiz yıkılınca yeniden köyüme taşındım. Yakılan evimizi tamir edince oraya geçeceğim. Köye dönmek çok şeyi geri getirdi. Buranın havası ve kokusu hala eskisi gibi. Bu bile bana büyük umut veriyor. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum; nefes alıyorum. O günler hiç aklımdan çıkmıyor, asla da çıkmayacak. Şimdi yapmam gereken tek şey burada olmadığım günleri unutmak; o günleri burada yeniden yaşamak.”

 

 

Aynı kaderi yaşadılar!

Fatma Güler’in kaderini kızı Hayat Güler de yaşar. Annesinin evinin yakılmasından yaklaşık iki yıl sonra, 1994’ün bahar ayında Hayat Güler’in de evi aynı şekilde askerler tarafından yakılır. Kexerbang (Ağaçkur) köyünde bulunan evi yakıldığında henüz 25 yaşında olan Hayat Güler, yıllarca toprağından ayrı yaşamak zorunda kalır. Güler, “Annemin köyünün üzerindeki dumanları ilk ben görmüştüm. Aynı şekilde kendi evimin üzerindeki dumanları da ilk ben gördüm. Evden sadece kardeşimi alarak çıktım. Onun dışında hiçbir şey almama izin vermediler. Kendi evim yakıldığında da saatler içerisinde, elimde hiçbir şey olmadan, sadece gözümün içindeki o duman iziyle göç etmek zorunda kaldım” diyor.

 

 

Artık evimizdeyiz

“İnsanlar annemle birbirimize çok benzediğimizi söylüyor. Hem yüzümüz hem de bahtımız benziyor. Bugün onun gözüne baktığımda kendimi görüyorum” diyen Hayat Güler, şöyle devam ediyor: “Aynı duman, aynı ateş ikimizin gözlerinde de var. Ama ne olursa olsun topraklarımızdan vazgeçmedik. Yıllar geçse de ne o günleri ne de evimizi unuttuk. Artık evimizdeyiz. Annem bu süreçte yoldaşım oldu; bundan sonra hayatımız evimizin bahçesinde, dut ağacının gölgesinde oturup sohbet etmekle geçecek.”

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.