5 yıl sonra inceler gibi yaptı

  •  Gözaltında katledilen Mehmet Deniz ile ilgili AYM kararını 5 yıl sonra inceleyen Erciş Savcılığı, cinayete dair tek bir tutanak bulunmadığını, o güne ait hiçbir kamera görüntüsünün olmadığını öne sürerek, katiller hakkında daimi arama kararı verdi. Bu dosyanın da 'faili meçhul' yolu açıldı.

 

ADNAN BİLEN - MA/VAN

Van'ın Erciş ilçesinde 5 Mart 2008’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe polisin saldırısı sonucu yaralanan ve 108 kişiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden Mehmet Deniz’e ilişkin yargı süreci, 13 yıldır bir sonuca varmadı. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) “Etkin bir soruşturma yürütülmediği ve yaşam hakkının ihlal edildiği” kararının ardından dosya 5 yıl sonra raftan indirildi. Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı, “bulunmayan” failler hakkında “Daimi arama kararı” alarak, dosyayı Erciş Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdi. 
Savcılığın, Emniyet’e gönderdiği kararda, çevrede bulunan tüm kameraların bozuk olduğu, suçlunun bulunamadığı ileri sürüldü. Savcılık, “Olay gününe ait ilgili binanın depremde yıkılmasından dolayı kamera kayıtlarının arızalı olup olmadığının tespit edilmediği, yine Erciş emniyet binasına ait kamera görüntülerinin ise depremden dolayı tahrip olmuş olabileceğinden temin edilemediği” ifadelerine yer verdi. 
 
Araştırmada yok
 Yaralı bir şekilde gözaltına alınan Mehmet Deniz’in nezarethaneye konulduğunun tespit edilemediğini savunan savcılık, Deniz’i gözaltına alınan kişilerin kimliklerinin de tespit edilmediğini ileri sürdü. Oysa olay sonrası daha önce savcılığın hazırladığı iddianamede, gözaltına alınan 108 kişinin içinde 35. sıradaki kişinin Mehmet Deniz'in olduğu kayıtlara geçmişti. 
 
Daimi arama kararı
 Karakolda görevli personel listesinde ismi bulunun bir kısım polisin, "Mehmet Deniz isimli şahsa birinin vurduğunu veya taş atarak yaralandığını görmedikleri" beyanına yer veren savcılık, şöyle devam etti: "Bu haliyle Mehmet Deniz’in hayatını kaybetmesine ilişkin şüpheli/şüphelilerin açık bir kimlik bilgilerinin net olarak tespit edilemediği, meçhul şahın yakalanamadığı ve kimliğinin de tespit edilemediği tüm soruşturma evrakı kapsamında anlaşılmakla, evrakın daimi aramaya alınmasına karar verilmiştir.” 

Faili meçhule gidiyor
 Deniz’in son zamanlarda anlaşmazlık içinde olduğu kişilerin bulunup bulunmadığının araştırılmasını isteyecek kadar gerçeklikten kopan savcılık, “Olay hakkında soruşturma ve araştırmanın kesintisiz yapılarak şüphelinin yakalanması, açık kimlik ve adresinin tespit edilmesi, bunlar mümkün olmazsa zaman aşımı tarihinin sonuna kadar her ne şekilde olursa olsun mutlaka 3 ayda bir savcılığa bilgi verilmesine karar verilmiştir” dedi. 
  
İşkenceyle katledildi
Erciş’te 5 Mart 2008’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe polisin saldırısı sonucu Mehmet Deniz başında aldığı cop darbesiyle yaralanmıştı. Ağır yaralı olarak gözaltına alınan Deniz, karakolda fenalaşınca kaldırıldığı hastanede yaşamın yitirmişti. Van Cumhuriyet Savcılığı’nın olayla ilgili hazırladığı, "Ölü Muayene ve Sistematik Otopsi Tutanağı"nda ölüm sebebini, "Kafaya gelen kesici sert darbeler sonucu beyinde yaşanan travma sonucunda beyin kanaması, solunum ve dolaşımın kesilmesi" olarak tarif etti. Deniz Ailesi’nin avukatı Baran Bilici, ikinci bir otopsi talep etmiş ve İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopside ise Mehmet Deniz'in kafatasındaki darbelerin yanı sıra vücudunda darp izleri ve kaburga kırıkları olduğuna dair rapor hazırlanmıştı. 
Raporlar ve görgü tanıklarının beyanları üzerine Erciş Cumhuriyet Savcılığı tamamladığı soruşturmayı Erciş Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu. Bunun üzerine Deniz'in katledilmesine ilişkin hukuksal süreç, 16 Temmuz 2008’de başladı. Biri avukat olmak üzere üç görgü tanığının beyanları üzerine Erciş Emniyet Müdürlüğü'nde görevli sivil polis S.B. hakkında, "Zor kullanma yetkisine ilişkin olarak sınırın aşılması suretiyle ağırlaşmış kasten yaralanma sonucu ölüme sebep olmak" suçlamasıyla dava açıldı. 
 
Gözaltını inkar etmişti
 Dönemin İl Emniyet Müdürü Salih Kesmez, gözaltı olayının yaşanmadığını ve ölümün göstericilerin attığı taşlardan kaynaklı olduğunu ileri sürmüştü. Emniyet’in bu iddiasına rağmen savcılık iddianamesinde gözaltına alınan 108 kişinin içinde 35. sırada Mehmet Deniz'in olduğunu kaydedilmişti. O dönem tanık olarak ifade veren polisler, S.B. isimli polisin olay günü operasyona katılmadığını belirterek, olayın görgü tanıklarının yalan beyanlarda bulundukları iddiasında bulunmuştu. Polislerin katılmadığı belirttiği S.B. isimli polisin ise olayla ilgili hazırlanan tutuklama ve gözaltına alma tutanakların tamamında imzası olduğu, savcılığın hazırladığı soruşturma evrakında ortaya çıkmıştı.
 
Sümenaltı edildi
 Erciş Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Haziran 2011’de beraat kararıyla sonuçlanan duruşmadan sonra, dava Yargıtay'a taşındı. Avukatı Bilici, "Adil yargılanma, etkin bir soruşturma yapılmamış olması ve yaşam hakkının ihlali" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurarak, yeniden yargılanma talebinde bulundu. AYM, 2016’da “Etkin bir soruşturma yürütülmediği ve yaşam hakkının ihlal edildiği” gerekçeleriyle tekrar soruşturma açılmasına karar verdi. Kararın gönderildiği Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı, takipsizlik kararı verdi. Avukat Bilici, takipsizlik kararının kaldırılması için Erciş Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Takipsizlik kararını kaldıran Sulh Ceza Mahkemesi dosyanın yeniden görülmesine karar vermesine rağmen 5 yıl sonra dosya savcılık tarafından incelemeye alındı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.