Adıyaman toz bulutu altında

Adıyaman

Adıyaman

  • Enkaz kaldırma çalışmalarının hala sürdüğü Adıyaman’da halk toz bulutuyla da mücadele ediyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU / ADIYAMAN

 Solunum yolu rahatsızlıklıklarının arttığı Adıyaman’da riskli hastalıkların ortaya çıkacağı bilgisini veren SES Adıyaman Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Deniz, “Bu riskli süreç bütün bölgeyi etkileyecek” uyarısında bulundu.  

Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Temiz Hava Hakkı Platformu’nun deprem bölgelerinde yaptığı asbest çalışmasının raporu geçtiğimiz Ekim’de yayınlandı. Raporda yer alan bilgilere göre; Adıyaman’ın iki alanında asbest bulgusuna rastlanırken, 9 aydır süren yıkım ve enkaz kaldırma çalışması ise bitmiş değil. 5 binden fazla binanın yıkıldığı, 20 bini aşkın binanın ise ağır hasarlı olarak tespit edildiği kent merkezinde, bina yıkımı ve enkaz kaldırma çalışmalarında yeterli önlem alınmıyor. Sulama gibi basit bir uygulamanın dahi yapılmadığı kentte, sokaklar toz bulutu altında. Halk, tozlardan kaynaklanan hastalıklarla mücadele ediyor. 

Şirketler kurallara uymuyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından yıkım ihalesi alan şirketlere dönük bakanlık ya da belediye tarafından herhangi bir denetleme yapılmazken, yerinde ayrıştırma yapan şirketler, ortaya çıkan tozu saklamak için yıkımı akşam saatlerinde gerçekleştiriyor. Yıkım süreci kent halkının da tepkisine neden oluyor. Konuya dair görüştüğümüz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adıyaman Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Deniz, kamu otoritesinin hiçbir önlem almadığının altını çizdi. 

 

SES Adıyaman Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Deniz

 

İhlaller giderilmedi

Depremin ilk günlerini hatırlatarak sözlerine başlayan Deniz, “Devletin hiçbir kurumu ortalıkta yoktu. Olan da kendi güvenliğinin peşindeydi. Böylesi kaotik bir ortamda insanların en temel hakkı olan yaşama hakkı bile yoktu. Depremden kurtulan kurtulmuş, kurtulamayan kaderine terk edilmişti. O süreçte sayısız hak ihlali yaşandı ve bu ihlaller aradan geçen  aylara rağmen giderilmedi. Salgın hastalıklara rağmen hijyen ortamı sağlanmadı, içme suyu şebekeleri düzeltilmedi. Aylardır süren enkaz kaldırma çalışmalarında da gerekli ve kalıcı hiçbir önlem alınmadığı için yurttaşlar solunum yolu hastalıkları ile mücadele ediyor” şeklinde konuştu.

Herkes topu başkasına atıyor

Kentte hala binlerce binanın yıkımı beklediğini aktaran Deniz, “Yıkımın daha yarısı tamamlanmamışken, hastalık şikayetleri ve kentin üzerini kaplayan toz bulutu hepimizi tedirgin ediyor. İlgili kurumlara şikayetlerde bulunduk, bulunuyoruz ama ne yazık ki yaşanılanlara çözüm olacak bir mercii bulamadık. Her kurum yaşanan bu sorun ile ilgili tabiri caizse topu başkasına atıyor. Kamu otoritesi depremin ilk günlerinde yaptığı gibi bizi ölüme terk ediyor. Sulamanın yapılmayıp, yerinde ayrıştırmanın önlenememesi de bunun en büyük örneği” dedi. 

Kansere neden olabilir

TTB’nin yayınladığı asbest raporunu değerlendiren Hasan Deniz, şu uyarılarda bulundu: “Soluduğumuz tozda asbest olma ihtimali yüksek; asbest dışındaki silika ve kimyasal yapıların olma ihtimali de var. Havada bulunması muhtemel bu zararlı maddeler kent sakinleri için ileride yaşanabilecek hastalıklar konusunda ipuçları veriyor; KOAH, astım, bronşit, sistemsel (sinir, sindirim, dolaşım vb.) rahatsızlıklar ve nihai olarak kanserle karşılaşma ihtimalimiz konusunda bizleri uyarıyor. Toz yapısında hiçbir kimyasal ve kanserojen bileşim bulundurmasa dahi insan sağlığı ve doğa üzerinde ciddi tahribatlara neden olabilir. Tozun içinde bulunan ve ağırlığı olan yapılar çökerken daha küçük yapılı ve solunabilir düzeyde olanları bir süre havada asılı kalabiliyor.”

 

 

Sorumluluk kamu otoritesinde

Toz sorununun bu derece ciddi boyutlara varmasındaki en büyük sorumlunun kamu otoritesi olduğunu vurgulayan Deniz, “Hasarlı yapılarda yapılan yıkım, yıkılan molozun taşınması ve taşınan molozun döküm alanları hiçbir bilimsel çalışmaya dayanmıyor. Sermayenin çıkarlarının halkın sağlığından daha öncelikli olduğunu maalesef katlanarak devam eden sorunlardan görebiliyoruz. Kamu otoritesinin bu yaklaşımı sebebiyle halk olarak ağır bir bedel ödeyeceğimiz kesin. Yıkım, taşıma ve ayrıştırma işini yapan ekipler başta olmak üzere tozu soluyan bizler akciğer hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık sorunu ile baş başa kalacağız” dedi. 

 

 

Faturası büyük olacak

Oluşan tozun yaydığı kimyasalların yalnızca hava yoluyla değil; toprak, gıda, yer altı ve yer üstü suları ile de insan vücuduna karışabileceği bilgisini veren Deniz, şunları ekledi: “Bugün bizi hastalıklara ve ölümlere mahkum eden yaklaşımlar, bunun acısını yıllar sonra çok daha kötü şekilde yaşayacaklar. Sosyal Güvenlik Kurumu hastalıklı bir toplum haline gelen bizlere hangi bütçelerle hizmet verecek? Özel sağlık hizmetlerine yönlendirse dahi yönlendirilemeyenlere ne olacak? Tahrip edilen ekolojik yapının kendisini toparlaması yüzyıllar sürecek, belki de hiç toparlanmayacak. Moloz döküm sahalarındaki kirlilik, içme sularına, yer altı sularına ve barajlara dolacak, bu suları tüketen, tarımda kullanan hiç mi etkilenmeyecek? Ekolojideki bu tahribat sadece deprem bölgesi ile sınırlı kalmayacak.”

 

*****

Avgamasya tozda bırakıldı

Şirnex’in Avgamasya köyünde iki yıl önce “kaldırılacak” sözü verilen kömür kırma, eleme ve paketleme sahalarından yayılan toz, tüm canlı yaşamını olumsuz etkiliyor. 

Şirnex merkeze bağlı Avgamasya (Toptepe) köyünde yıllar önce kurulan kömür kırma, eleme ve paketleme sahaları, bölge halkının sağlığını olumsuz etkiliyor. Kentin girişinde bulunan köyün iki üç kilometre yukarısında, Cudi Dağı’nın eteklerinde kurulan sahalardan geniş bir alana yayılan kömür tozu, köyün üzerini siyah bir tabakayla kaplıyor. Köylülerin tepki ve şikayetleri sonucunda Şırnak Valiliği, iki yıl önce sahaların köyden taşınacağını açıkladı. 13 taşınmaz da İl Özel İdaresi tarafından maden şirketlerine kiraya verildi. Bu kapsamda valilik maden sahalarının sahipleriyle bir protokol imzaladı. AKP’li Şırnak Belediyesi ise sahaların yeni yeri için 30 bin metrekarelik bir arazi tahsis etti. Ancak aradan geçen iki yılda, ne kömür sahaları taşındı ne de köylülerin çilesi bitti. Kararın uygulanmamasına tepki gösteren köylüler, yetkililere sorumluluğunu yerine getirme çağrısında bulundu. 

Köy halkından Güler Güngen (57), oyalandıklarını belirterek, "Evimizi artık temizlemiyoruz. Çünkü temizledikten birkaç dakika sonra tekrar kirleniyor. Kömürün verdiği zararı artık görmeleri gerekiyor” dedi.

Bahattin Güngen (64) de yetkililerin her defasında kendilerine yalan söylediğini ifade ederek, "Hayvanlarımız, bahçelerimiz ve evlerimiz kömür tozu altında. Çocuklarımız hastalanıyor, hayvanlarımızı çıkartamıyoruz, su kaynaklarımız kömür akıyor. Bu işkencedir" diye konuştu. 

Asya Güngen (80) ise yetkililere aldıkları kararı uygulama çağrısı yaparak, şöyle devam etti: “Tam 22 yıldır bu kömürün içinde yaşıyoruz. Bize, çocuklarımıza ve doğamıza zarar veriyor. Kaynakları kirlettiği için su ihtiyacımızı dahi karşılayamıyoruz, tarlalarımızı sulayamıyoruz.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.