Amed mitinge hazırlanıyor

Demokratik Kurumlar Platformu
- Demokratik Kurumlar Platformu, Rêber Apo'ya özgürlük talebini sahiplenmek için 4 Ocak'ta Amed'de miting düzenliyor.
Amed, “Umut ve Özgürlük” mitingine hazırlanıyor. Mitinge çağrı deklarasyonunda, “Tarihsel kardeşliğin ve hukukunun anahtarı ‘umut hakkı’ndadır, ‘umut hakkı’nın uygulanmasındadır” denildi.
Demokratik Kurumlar Platformu, 4 Ocak’ta Amed’de yapılacak olan “Umut ve özgürlük” mitinginin deklarasyonunu Cemil Paşa Konağı’nda açıkladı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar, Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüleri Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ile sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Platform adına okunan deklarasyon metninin Kürtçesini Özgür Kadın Hareketi’nden (Tevgera Jinen Azad-TJA) Fatma Ablay, Türkçesini ise DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi Reşo Birhat Kurtulan okudu.
Önemli bir eşikteyiz
“Umut ve özgürlük için şimdi ayağa kalkma zamanıdır” başlıklı metinde, şunlar yer verildi: "Bir yüzyıl, Kürt halkının varlığının inkârı ile hak ve taleplerinin bastırılması, faili meçhullerle geçti. Kürtlerin kesintisiz demokrasi ve özgürlük mücadelesi, bu yüzyılda mahkeme salonlarında, cezaevlerinde, sürgünde ömürlerini geçirmek zorunda bıraktı. Bugün bir halkı savunmanın ve bir halkın direnişinin demokrasi ve özgürlüklere evrilmesinin önemli bir eşiğindeyiz. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da uluslararası bir komplo sonucu Türkiye’ye getirilmesi ile başlayan ve İmralı tecridi ile devam ettirilen süreçte hedef tekçi ulus devletin eksik kalan yanını tamamlamaktı. Bu vesileyle Kürt'ü her yönüyle kimliksiz, iradesiz bırakmaktı. İmralı'dan ve oraya dönük politikalardan hareket eden devlet ve iktidar aklının yasaları ve hukuku hiçe saydığı süreç öyle ki ülkenin temel politikası haline geldi, getirildi.
Rêber Apo'nun çabaları
Siyasal, ekonomik, toplumsal birçok parametrenin belirleyeni olan Kürt sorunu, Önder Öcalan’a uygulanan tecrit ile hukuki ve siyasi bütün olası çözüm imkanlarından koparılmaya çalışıldı. Tecridin dozajı arttıkça, ülkenin dört bir yanına yayılarak bütün toplumsal mücadele dinamiklerini etkisiz kılmaya çalışan bir yönteme, rejime dönüştü. 1993’ten bugüne barış mücadelesini ve muhatap arayışını canlı tutan Önder Öcalan'ın çabaları, demokratik çözümü ve onurlu bir barışın hem imkanlarını yarattı hem de toplum nezdinde güçlü bir karşılık buldu.
Yeni bir çözüm fırsatı
Bu tarihsel çözüm arayışlarının ve alternatif sistem tartışmalarının birikimiyle açığa çıkan 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile hız kazanan yeni bir barış ve çözüm fırsatının içindeyiz. Yıllara varan savaş ve çatışmalı sürecin son bulmasına; yıllardır sürdürülen demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin halklar lehine hayat bulmasına; buna uygun yasal düzenlemelerin gerçekleşebilmesine vesile olabilecek bu sürecin her dakikası, her günü tarihi değerdedir. Önder Öcalan’ın çağrısıyla gerçekleşen fesih, silahların yakılması ve güçlerin geri çekilmesi inşa edilmek istenen demokratik toplumun ve barışın en önemli adımları olmuştur. Yine bu gelişmelere paralel Önder Öcalan’ın her aşamada önemle üzerinde durduğu meclis ve ona bağlı bir Komisyon'un oluşması ve İmralı’da bir görüşme gerçekleştirmesi tarihi bir eşiktir. Demokratik, adil ve özgürlükçü bir ülke için önemli bir adım olan bu görüşme, yeni adımların hayat bulması için de değerli bir başlangıç noktasıdır.
Meclis'in birincil görevi
Tarihsel bir birlikteliğin tüm zorluklarına rağmen kardeşlik hukuku bağlamında yeniden ele alınması ve buna uygun hukuki düzenlemelerin yapılıp hayata geçirilmesi, bugün hem toplumun hem de Meclis'in önündeki birincil görevlerden birisidir. Siyasetin adının barış, toplumun adının demokratik, geleceğin adının özgürlük olacağı bir yaşamı bu coğrafya ve halklar çoktan hak etmiştir. Türkiye’nin yeni yüzyılının karakteri ve içeriği, tekçilik ve inkar gibi eskinin devamı değil; eşitlik, özgürlük ve adalet içeren ve yaşamsallaştıran bir karakterde olmalıdır. Bu temel ihtiyacı gören ve bu değerlere bağlı kalarak ağır tecrit koşullarında tutulmasına rağmen paradigmasının rotasını barış ısrarında tutan Önder Öcalan’ın koşulları bu sürecin imkan ve koşullarını belirleyecek bir karakterdedir. Bir kurucu önderliğin koşullarının bu tarihsel sürece göre yeniden düzenlenmesi ve özgürlük koşulların sağlanmalıdır.
Anahtar 'umut hakkı'nda
Kürt halkı ve halklar, barış ve çözüm umudunu Önder Öcalan’ın varlığı ve inancıyla diri tutmuş ve sahiplenmiştir. Dolayısıyla ‘umut hakkı’ aynı zamanda bir halkın ‘umut hakkı’ ve özgürlük hakkıdır. Hem AİHM kararları ve evrensel hukuk gereği hem de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin değerlendirmeleri gereği ve onun da ötesinde halkların güçlü iradesinin ve talebinin gereği ‘umut hakkı’ geciktirilmeden uygulanmalıdır. Kapısı kilitli tutulan demokratik ulusun, Demokratik Cumhuriyet’in, tarihsel kardeşliğin ve hukukunun anahtarı 'umut hakkı'ndadır, 'umut hakkı'nın uygulanmasındadır.
Kürt halkına ve bütün halklara özgürlük, Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya demokrasi vadeden bu çağrı ve iradenin sahibi, baş aktörü Önder Öcalan özgür olmalıdır. Önder Öcalan’a özgürlük talebimizi en güçlü irade ile sahiplenmek ve gerçekleştirmek için tüm halkları 4 Ocak Pazar günü İstasyon Meydanı’nda birlikte olmaya ve sorumluluk almaya davet ediyoruz.” AMED







