Beyaz feminizmin sonu

Kadın Haberleri —

feminizm

feminizm

  • Kadın devrimi derken biz mi fazla ilerledik? O sırada Batı dünyası mı fazla geriledi? Gerçekten kapitalizmin en korkunç çağında ve iklim sonunun arifesinde bir grup erkeğin yönettiği bir sektörün kadınlara “istediğin her şeyi olabilirsin” yalanını söylemelerinin birebir Barbie bebek şahsında canlandırılmasını mı alkışlıyoruz?

SUSAN WEİNBLATT

Herhalde Batı dünyasında ve Batı’nın etkisi altındaki gelişmekte olan ülkelerde yaratıldığından beri oldukça popüler olan Barbie bebeklerin satışı iyice düşmüş olacak ki bu bebek etrafında büyük bir gürültü kopartılarak bir film yapıldı.

Filmin yönetmenliği de daha evvel Lady Bird ve Küçük Kadınlar gibi filmleriyle tanınan Greta Gerwig’e verildi. Şu anda yediden yetmişe herkeste bir Barbie sevdası başlamış durumda, hatta kendisini feminist olarak görenlerde bile. Tabii bu aslında yine Avrupa ve Kuzey Amerika gibi kapitalizmin merkezlerinde yoğunlaşan bir durum. Fakat hem film hem de oyuncak markası kendisini “her kız çocuğunun rüyası” olarak sunuyor. Dolayısıyla küresel kapitalizmin tekleştiren ve dünya genelinde beyaz kadınların deneyimini kadınlık deneyimine eş tutan; yerli, sömürgecilik karşıtı, kendi kültürünü unutmamış, kapitalizmi kabul etmemiş toplumlardaki çocukları yok sayan beyaz feminizminin büyük bir tuzağı haline geliyor.

Filmle ilgili eleştirilecek o kadar çok şey var ki insan nereden başlayacağını şaşırıyor. Bir yandan da filmi eleştirirken bile adından bahsetmek gerektiği için insan acaba hiç başlamasam mı diye düşünmeden edemiyor. Mesela filmin yapımcı şirketi Warner Bros 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna işgali nedeniyle Rus pazarından çekilmiş. Şu an Rusya’da aksesuarlarıyla, kıyafetleriyle bir Barbie manyaklığı furyası olduğu ama filmin izlenmesinin mümkün olmadığı söyleniyor. Keza daha evvel bu bebekler Rusya’da yasaklanmış. Yani yasaklamak ya da yok saymak da belli ki fayda etmiyor. Filmin hikayesini uzun uzun anlatmaya ve analiz etmeye gerek yok ancak belki birkaç açıdan politik olarak eleştirebiliriz. Bu eleştirilerden birisi, filmin ürettiği feminizm anlayışına yönelik olabilir. İkincisi, yine buna bağlı olarak temsil siyasetinin sonu diyebiliriz. Son olarak da yükselen sağ, ekonomik ve doğal felaketlerin, iklim krizinin bağrında “ne gerek vardı” diyerek bitirebiliriz herhalde.

Greta Gerwig’in 2017 yapımı Lady Bird filmi Amerikan bağımsız sinemasının mütevazi ve çarpıcı bir örneği gibi aramıza katılmıştı, bu filmin bütçesi 10 milyon dolardı. 2023 yapımı Barbie’nin yapım bütçesi ise 145 milyon dolar. Warner Bros’un filme ayırdığı reklam bütçesi ise yapım bütçesi ile neredeyse aynı: 150 milyon dolar. Muhtemelen film gişe rekorları kıracak. Geçen yazıda bahsettiğimiz “toplumsal cinsiyeti ana-akımlaştırma” ve market feminizminin şifrelerini çözen Greta Gerwig erkek partneri ile iş birliği içerisinde sektördeki azınlıktaki “kadın yönetmenlerden” birisi olmanın avantajlarını genelde beyaz bir kadın olarak tek başına süpürüyor. Birazdan değineceğimiz çeşitlilik kaygısı onu bu eleştiriden azade tutmuyor. Ne yazık ki aslında artık çocukların beden ve cinsellik algısıyla oynayan, karşılanamaz güzellik standartlarıyla psikolojisini bozan, engelli, şişman, kıllı, kılsız veya yaralı… Sayısız farklı varoluşu yok sayan bu bebeklerin modası çoktan geçmişti. Artık çocukların ikiye ayrılmış ve geleneksel kadın ve erkek rollerini erken yaşta öğrenmemeleri için cinsiyetsiz, pembe mavi diye ayrılmayan, yaratıcılıklarını geliştiren, bir şeyler inşa edebilecekleri eğitim ve oyun sistemleri tartışılmaya başlamıştı. Nasıl oldu da inanılmaz başarılı bir market stratejisiyle son derece beyaz, fit ve sıradan bir Barbie tüm pembeliğiyle gelip feminist bir ikon oldu?

Greta Gerwig uyanırsa 21. Yüzyılda daha kadın devrimi yapacağız. Çocuklar iklim grevinde. Böyle giderse çocukların Barbie oynayacakları bir dünya kalmayacak. Ama bu arkadaşlar plastik bir Barbie dünyası inşa edip dünya genelinde pembe boyaları tüketip bunun adına da feminizm demekle meşguller. Günaydın, Ortadoğu’da ekolojik devrim konuşuluyor.

İkincisi de temsil siyasetinin sonu: Uzun yıllar kapsayıcı olmayan ve farklılıkları dahil etmeyen Barbie şirketi sonradan siyah, Asyalı, şişman, tekerlekli sandalyeli vb. bebekler üretti. Filmde de bunu görüyoruz. Hatta gerçekte olandan daha çeşitli. Peki bu çeşitlilik gerçekten politik mi? Kapsayıcılık ve görünürlük yeterli mi? Ana karakter beyaz, güzellik standartlarına uygun, zayıf bir kız olduğu sürece bu çeşitliliğin çok da bir anlamı yok. Pastadan payı kim alıyor ve bunu kimlere dağıtıyor? “Başkan Barbie” siyah yapımcı ve oyuncu Issa Rae yapılmış. Bu bana biraz küçükken oyuncakların sahibi olan baskın çocukların bütün oyunu kurmasını, sonra da sana bir bebek vererek “ama sen başkanmışsın” diyerek oyalamasını hatırlattı. Keza bir trans oyuncuya da yer verilmiş. Ama bir yapım hem bir trans oyuncuya yer verip hem transfobik olmayı başarabilir mi? Başarmış. Aynı atı alan Üsküdar’ı geçti durumu burada da var, LGBTİ+ hareketi ve trans feminizm ürettiği tartışmalarla çoktan çığır aşmışken Barbie filmi Barbie’nin gerçek kadın olmasını biyolojik kadın olması ve jinekologa gidebilmesi ile kutluyor.

Filmin “aptal sarışın” diye bilinen stereotipik karaktere öznellik vermesi nedeniyle hem feminen hem akıllı olabileceğini göstermesiyle feminist olduğunu ileri sürenler var. Öte yandan filmdeki patriyarka eleştirisi ve trans oyuncuya küçücük rol verilmesi gibi nedenlerle özellikle ABD’de aşırı sağcı kesimler tarafından protesto ediliyor. Ama bu kadar küçük bir ilericilikle bu kadar büyük bir kıyamet koparılmasını benim aklım yine de almıyor. Kadın devrimi derken biz mi fazla ilerledik? O sırada Batı dünyası mı fazla geriledi? Gerçekten 2023 yılında kapitalizmin en korkunç çağında, dünyanın iklimsel sonunun arifesinde bir grup erkeğin yönettiği bir sektörün kadınlara “istediğin her şeyi olabilirsin” yalanını söylemelerinin hem Barbie hem de yönetmenin şahsında canlandırılmasını mı alkışlıyoruz? Herhalde başarıya ulaşmış olacaklar ki bu yazıda bile 12 kere filmin ve oyuncağın adını kullanmak zorunda kaldık. Bana kalırsa çare boykot ve kendi işimize bakmak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.