Birliğimizi sağlarsak tecridi de aşarız

Mehmet Öcalan

Mehmet Öcalan

  • Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı kapılarının açılmasının büyük bir toplumsal baskıya bağlı olduğunu belirterek, "Kendi özgücümüze güvenelim, birliğimizi sağlayalım, tecridi aşalım" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan tam iki yıldır haber alınamıyor. HDP Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın Adalet Bakanlığına yaptığı başvuruya 156 gündür yanıt verilmedi. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Öcalan’dan, 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı “kesintili” telefon görüşmesinden bu yana tam iki yıldır haber alınamıyor. Kamuoyunda kaygıların artması üzerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Parti Sözcüsü Ebru Günay ve HDP Milletvekili Ömer Öcalan, 20 Ekim 2022’de Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığına başvuruda bulunurken, bakanlık 156 gündür bir yanıt vermedi.

İmralı’da süren haber alınamama haline karşı 30 Kasım 2022’de Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz ile HDP milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Nuran İmir ve Erdal Aydemir, İmralı Adası’na gitmek için başvuruda bulunurken, aynı gün Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da avukatları aracılığıyla dilekçe yazarak, Abdullah Öcalan ile SEGBİS yoluyla görüşme başvurusunda bulundu, ancak başvurular bir kez daha yanıtsız bırakıldı. Bunun üzerine HDP milletvekilleri, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle 21 Aralık 2022’de Adalet Bakanlığı önünde Adalet Nöbeti başlattı. Eylemin ikinci gününde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP milletvekilleri Sezai Temelli, Remziye Tosun, Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve Şevin Coşkun, 22 Aralık’ta Bakanlığa başvuru yaptı. Bir ay süren nöbete rağmen Adalet Bakanlığından yanıt alınamadı. 

HDP milletvekilleri, İmralı tecrit sisteminin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını vurgularken, 24 aydır haber alınamayan Abdullah Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşulları ile ilgili kaygıların derinleştiğini belirtiyor. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Serhat Eren, başvurulara henüz bir yanıt verilmediğini belirterek, “Eşbaşkanlarımız ve daha sonra vekillerimizin yaptığı başvurulara yanıt vermek zorunda. Nitekim bini aşkın avukat görüş başvurusu var, ancak onlara da bir yanıt verilmiyor” dedi. 

Kendi kanunlarını çiğnediler

Öcalan ile son görüşmeyi, 25 Mart 2021'de kardeşi Mehmet Öcalan telefon üzerinden yaptı, ancak bu görüşme sadece 3-4 dakika sürdü. Öcalan ile son görüşmenin 2. yıldönümünde MA'dan Mahmut Altıntaş'a konuşan Mehmet Öcalan, "İki yıl önceki telefon görüşmesinde bana 'Seni gönderdiler mi yoksa kendin mi geldin?' diye sordu. Ben de cezaevi müdürünün aradığını ve görüşme yapabileceğimizi söylediğini, kabul ettiğimi söyledim. Bunun üzerine başkan, 'Benim hukuksal haklarım var, her şeyden önce avukatlarımla görüşmeliyim. Devlet yanlış yapıyor, sen de buna alet olarak yanlış yapıyorsun, bunu düşünerek kabul etmemeliydiniz' dedi. Daha sonrasında ise telefon kapandı zaten. Türkiye'nin kendi koymuş olduğu yasalara göre de her ailenin kendi tutuklusuyla görüşme hakkı var. Bu tecrit uygulamaları ne hukukla ne demokrasiyle ne de insanlıkla tanımlanabilir. İki yıldır İmralı'da tutulan dört siyasi tutsakla ilgili hiçbir haber alamıyoruz. Kendi kanunlarını da ayaklar altına alıyorlar" dedi. 

Sadece bir kişi değil

Abdullah Öcalan'ın sadece bir kişi değil, Ortadoğu’da büyük bir ağırlığı olduğunun altını çizen Öcalan, tecrit uygulamasına şöyle tepki gösterdi: "Her şey ortada. 24 yıldır ağır tecrit uygulanıyor. İki yıldır hiçbir haber alamıyoruz. Devlet nasıl bakıyorsa baksın ama kendi koymuş olduğu kanunları uygulamak zorunda."

Toplumsal baskıya bağlı

CPT ve diğer uluslararası kurumların tecrit uygulamalarından haberdar olduklarını, ancak buna sesiz kaldıklarını ifade eden Mehmet Öcalan, İmralı kapılarının açılmasının büyük bir toplumsal baskıya bağlı olduğunu vurguladı. Mehmet Öcalan, "İmralı kapılarının açılması, sadece bir şahıs için değil, yıllardır Ortadoğu’da akan kanın durması için gerekiyor. Onların televizyonlarını da izliyorum, aydınları aydın değil, muhalifleri, muhalif değil. Hiçbiri gerçeği konuşmuyor. Hiçbiri İmralı'daki ağır tecrit uygulamasından bahsetmiyor. Bu da onların utancı. HDP ve Kürt kurumları dışında tecritten bahseden yok. Bu kabul edilemez. Çağrımız, aydınlara ve Kürt halkına o dur ki; toplumsal tepkilerini büyütsünler ve İmralı kapılarının açılması için devlete baskı yapsınlar" şeklinde konuştu.

Türkiye muhalefeti de sessiz

Muhalif partilerin tecrit uygulamaları karşısındaki sessizliklerini eleştiren Mehmet Öcalan, muhalefetin konuşması gerektiğini söyledi. Kürt sorununun İmralı’da uygulanan tecritle bağlantılı olduğuna işaret eden Öcalan, şöyle devam etti: "50 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Milyonlarca kişi yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kaldı. Muhalefet, biz eğer iktidar olursak Kürt meselesini demokratik bir şekilde çözeceğiz, diyebilsin. Bunları söylemesini istiyoruz, ancak bunları söyleyebileceklerine pek inancım yok. Bugüne kadar ne bir şey söylemişler, ne de bir şey yapmışlar. Bizim isteğimiz o dur ki; muhalefetin iktidarın yaptığı gibi yapmaması. Ortadoğu’da Kürt meselesi çözülmeden hiçbir sorun çözülmez. Kimseden bir şey beklemeyelim. Kendi özgücümüze güvenelim, birliğimizi sağlayalım. Eğer Kürt sorunu çözülürse Ortadoğu’daki bütün sorunlar çözülür."

Mücadeleyi büyütmek lazım

İmralı kapılarının açılması durumunda Kurdistan, Türkiye ve Ortadoğu’daki birçok sorunun çözüleceğine vurgu yapan Mehmet Öcalan, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Kürt meselesi tüm dünyanın meselesi, başkanın meselesi de bununla bağlantılı. Bu nedenle çağrımız, demokratlara, aydınlara ve Avrupa'da diplomasi yürüten, insan hakları mücadelesi veren herkese çağrıda bulunuyoruz. Bu tecrit kabul edilemez. Özelikle de Kürtlere çağrım; mücadelelerini her yerde büyütsünler, bundan başka bir çaremiz yok. Eğer biz bilgelikle mücadelemizi yürütür ve birliğimizi sağlarsak büyük bir etkisi olur."

Aileler yine başvurdu

Bu arada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve vasisi Mazlum Dinç ile diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Ali Konar, Hamili Yıldırım’ın kardeşi Polat Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın kardeşi Melihe Çetin, görüşme talebiyle dün bir kez daha Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. Aileler, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne de başvurdu. URFA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.