Cemre gibi aydınlatıyoruz, karanlıklarında boğamazlar

Mukaddes Kubilay

Mukaddes Kubilay

  • Bazîd’in ilk kadın belediye başkanı olan Mukaddes Kubilay, 7 yıldır tutsak. Tahliyesi 15 aydır “iyi halli” olmadığı iddiasıyla engellenen 68 yaşındaki Kubilay, bu zulmün mücadele azimlerini büyüttüğünü ve iradelerini güçlendirdiğini söyledi.
  • Kubilay, şunların altını çizdi: “Korkuları pratiklerine yansıyor. Bizler ‘Jin jîyan azadî’ geleneğinden geliyoruz. Cemre gibi havaya düşüp ruhları, yürekleri, zihinleri aydınlatıyoruz. Kendi karanlıklarında boğamazlar bizi.”

Kürt siyasetçi Mukaddes Kubilay, Aralık 2016’da gözaltına alınıp tutuklandı. Kubilay’ın, koşullu salıverme tarihi dolmasına rağmen İdari ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyesi engelleniyor. 1990’lı yıllardan bu yana aktif mücadele içinde olan Kubilay, Kurul kararlarının tamamının siyasi ve organize biçimde alındığını ifade etti. 

Kubilay, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan MA editörlerinden Dicle Müftüoğlu’na mücadeleye başlamasını, 1999’da başlayan demokratik yerel yönetimler sürecine dahlini ve cezaevinde yaşanan ihlalleri anlattı. Agirî’nin Bazîd ilçesinde dünyaya gelen Kubilay, evlenmesiyle birlikte eşinin öğretmenlik yaptığı İzmir’e yerleşti. Topraklarından uzakta tanımadığı insan ve kültürünün içinde yaşama tutunmaya çalışan Kubilay, o süreçte yaşadıklarını ve siyasete dahil olma sürecini şu sözlerle paylaştı: “İzmir’de küçük bir kırtasiye dükkanı açmış ticaretle uğraşmaya başlamıştım. İlerici Kadınlar Derneği’ne üye olmuştum, kadınların yaşamın her alanında var olması gerektiğine inanıyordum. HEP kurulmuştu ama ömrü çok uzun olmadı. Seçim olmuş Leyla Zana ve diğer milletvekillerimiz Meclis’e girmişlerdi. Büyük bir heyecan içindeydik. Leyla Zana’nın Kürtçe yemin etmesi, ırkçı ve faşistlerin saldırılarıyla karşılık buldu. Meclis çıkışında gözaltına alındıkları görüntüler benim de kırılma noktamdı. 1993’te Demokrasi Partisi’nin kapatılması ve 1994’te Halkın Demokrasi Partisi’nin kurulmasıyla parti çalışmalarına katıldım. Kadın mücadelesi eksenli yürüttüğüm çalışmalarda Bornova İlçe yöneticiliği, daha sonra da iki dönem İzmir İl yönetiminde çalıştım. 1999-2009 yılları arasında iki dönem Bazîd Belediye Başkanlığı yaptım. 2009’da belediye başkanlığım bitince partinin kadın konferansında aldığımız kararla başka alanlarda çalışmak üzere ailemin olduğu İzmir’e döndüm. O dönemde başlayan il-ilçe kongreleri çalışmalarını yürütürken il kongresinde aday oldum ve seçilmem sonucunda bir dönem başkanlık yaptım. 2. dönemde kongreye giderken eşbaşkanlık sistemini hayata geçirme kararı alınmıştı. Yüzde 40 olan kadın kotasında eşbaşkanlık deneyimim İzmir eşbaşkanlığıydı. Eşit temsiliyet kararıyla kadınlar mücadelelerini farklı bir boyuta taşımış ve öz güvenleri artmıştı. Kadınlar artık ev içinde görünmeyen bir emekçi olmayı reddediyor, demokratik bir siyasetin ancak kadın mücadelesi ve emeğiyle inşa edileceğine inanıyordu.”

Kadından reis mi olur?

1999 yerel seçimlerine giderken Bazîd’e gidip belediye başkanlığına aday olduğunu belirten Kubilay, bu sorumluluğun ağır olması bakımından bazı kaygılarının olduğunu dile getirdi. Kadın hareketi, parti ve ailesinden aldığı desteğe işaret eden Kubilay, “Bazîd’de kadın ve çocukların olduğu büyük bir kitle tarafından karşılandım. O kalabalık kitleyi ve kadınları görünce büyük moral aldım, bana güç ve cesaret verdiler. 1999’a kadar Kurdistan’da hiçbir kadın belediye başkanı seçilmemişti. Qoser, Derîk ve Bazîd’den bir ilke imza atmıştık. Bugüne kadar seçilenlerin hep erkekler olması erkek egemen zihniyetin gölgesinde işimizi hayli zorlaştırıyordu. Bazîd’in belli bir ağa kesimi benim belediye başkanı olmamı istemiyordu. Ağalardan biri benim için ‘Böyle şey mi olur, biz nasıl belediyeye gelip ‘Reis Bey’ diyeceğiz ve derdimizi nasıl bir kadına anlatacağız?’ diğer bir ağa da ‘Kadından reis mi olur, gitsin evine otursun Abdigor yemeği yapsın’ diyordu. Ancak kadınların ve halkın desteğiyle önümüze çıkan engelleri aştık” dedi. 

Kaybedince kayyum atamaları

Agirî’de 2014’te Barış ve Demokrasi Partisi’nden belediye eşbaşkanı olarak seçildiğini ve ilk kez belediyelerde eşbaşkanlık sisteminin uygulamaya konulduğunu hatırlatan Kubilay, “Bu süreçte AKP iktidarı Kurdistan’da kaybetti. Bizim alternatif belediyecilik anlayışımız çok güçlü bir karşılık bulmuş, kadınların öncülüğünde halkçı bir belediyecilik geliştirmiş, halkı yönetime dahil etmiştik. Bu anlayışla Kurdistan’da gelişen bilinç, ulusal bilinci de güçlendirmişti. Bu da iktidarı fazladan rahatsız etti. Kayyum politikalarını hayata geçirdi. Tabii buna bir gerekçe lazımdı, bu gerekçeyi oluşturmak için tutuklamalar yaptı. Dava sürecinde toplumsal sorunlara dikkat çekmek için yapılan basın açıklamaları, ziyaretler, halkın acısını paylaşmak için gittiğimiz cenaze ve yaslar suç olarak tanımlandı. Gizli ve açık tanıklarla kayyum atamaya gerekçe oluşturmaya çalıştılar” şeklinde konuştu.

Cenazelerine bile katılamadı

Kubilay, 22 Aralık 2016’da gözaltına alındıktan 5 gün sonra tutuklandığını, bir gün Ağrı Cezaevi’nde tutulduktan sonra Sincan’a getirildi. 68 yaşında olan Kubilay, cezaevinde sağlık sorunlarının arttığını, tedavilerinin ağır aksak yapıldığını, doktorların önyargılı anlayışları nedeniyle kelepçeli muayene dayatması nedeniyle tedavi olamadıklarını söyledi. Kubilay bazı tetkiklerin geç yapılması ve sonuçlanması nedeniyle hastalıkların ilerlediğini aktardı. Tutuklu olduğu süreçte abla ve ağabeylerinin yaşamını yitirdiğini belirten Kubilay, “güvenlik” gerekçesiyle cenazeye katılımına izin verilmediğini ifade etti.

Gülüp geçiyoruz artık

İdari ve Gözlem Kurulu’na sınırsız yetkiler verildiğini dile getiren Kubilay, 7 yıldır tutuklu olduğunu ve 5 yıl boyunca hiçbir disiplin cezasının olmadığını, tahliyesi yaklaşınca disiplin cezaları verilerek “iyi halli olmama” durumunun yaratılmaya çalışıldığını söyledi. 4 Ağustos 2022’de tahliye olması gerekirken tahliyesinin sürekli ertelendiğini aktaran Kubilay, kararlara ilişkin şunları söyledi: “Tebliğ edilen evrak başlı başına absürt cümlelerle dolu. Sosyalleşmeye hazır olmadığımız, pişmanlık göstermediğimiz, topluma karışmaya hazır olmadığımız, örgütlü koğuşlarda kaldığımız, psikoloğa çıkmadığımız, eğitim programlarını reddettiğimiz gibi gerekçeleri var. Ben yıllarını mücadeleye adamış, kadın bilinci ve bakış açısıyla siyaset yapmış, her nefesi halkıyla beraber ciğerlerine dolan bir kadınım. Bu gerekçelerle gülüp geçiyoruz artık. Kararların tamamı siyasi ve organize, çünkü kararları bozan hiçbir yargı mercii yok. Tüm başvurularımız aynı gün içinde reddediliyor.”

Slogandan ceza ve dava

Slogan attığı gerekçesiyle hakkında verilen disiplin cezaları üzerinden hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açıldığını hatırlatan Kubilay, “Bunlar mücadelemizi büyütüyor, irademizi güçlendiriyor. Korkuları pratiklerine yansıyor. Bizler ‘Jin jîyan azadî’ geleneğinden geliyoruz. Cemre gibi havaya düşüp ruhları, yürekleri, zihinleri aydınlatıyoruz. Kendi karanlıklarında boğamazlar bizi” şeklinde konuştu. ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.