Demokratik siyasetin çözüm parametresi

Demir ÇELİK yazdı —

  • Küçük, dar ve kendine göre parçalı düşünmek yerine, daha derinlikli ve yaratıcı düşünce ile bu çoklu kriz sürecini lehimize çevirebiliriz. Bunun için amaç ile araçlar senkronizasyonuna ihtiyaç vardır.

İnkârcı, katliamcı ve soykırımcı ulus devletin birinci yüzyılını geride bıraktık. Yüzyılın son çeyreğinde bir kez daha Kürtlere, Alevilere, kadına ve demokrasi güçlerine dönük topyekûn saldırı ile Kürtlere fiziki, siyasi ve kültürel, Alevilere ise siyasi ve kültürel soykırım dayatılmaktadır. Soykırıma karşı mücadeleyi örgütlemede, kadim sorunlarımıza çözüm geliştirmede herkesten ve her kesimden çok demokratik siyaset yürütücüsü bizlere iş düşüyor. 

Demokratik siyasal alan; toplumsal devrim çalışmalarının yürütüldüğü sivil toplum örgütlülüğünün alanıdır. Kürtleri ve Kurdistanî toplulukları olduğu kadar farklı toplum kesimlerini politik devrime hazırlayan, onların siyasal faaliyetlerini kolaylayan, toplumu kendi öz gücü üzerinden örgütleyen bu alanı amacına uygun değerlendirmek, meclis ve kongre esasıyla örgütlemek dönemin temel görevi olmaktadır. Toplumsal devrim inşa çalışmalarını yaşadığımız bölgede, ülkede, kıta ve tüm dünyada toplum dinamiklerinin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel talepler mücadelesi ile ortaklaştırdığımızda başarı kaçınılmaz olur. Özgürlük Hareketi demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü siyasal programıyla bölgesel ve küresel demokrasi mücadelesinin motor gücü konumuna gelmişken herkesten ve her kesimden çok bu alanı önemsemeli ve örgütlemeliyiz.

Bu süreçte soykırım riskini bertaraf etmenin, açığa çıkan tarihi fırsatları değerlendirmenin yolu; sürece stratejik yaklaşmaktan geçiyor. Küçük, dar ve kendine göre parçalı düşünmek yerine, daha derinlikli ve yaratıcı düşünce ile bu çoklu kriz sürecini lehimize çevirebiliriz. Bunun için amaç ile araçlar senkronizasyonuna ihtiyaç vardır.

Pratik faaliyetler temel strateji ile çelişmeyen, uzak hedefi ve ana amacı besleyen nitelikte olursa kazandırıcı olurlar. Toplumsal devrim çalışmaları sadece anma, protesto, rozet, ritüel ve sembollere dayalı siyasal faaliyetlerle sınırlandıramayız. Pratik politik araçlar amacın önüne geçtiğinde, strateji tali ve ikincil kaldığında etkili hamleler geliştirilemez, koparan ve kazandıran politik süreçler örgütlenemez. Bugün dört parça Kurdistanlıya ve dünya vicdan hareketlerine hitap eden eylem tarzı, eylemde yaratıcı olma, görsel, sanatsal ve estetik yanı güçlü eylemlerle arada kalanları da eyleme çeken, kendiliğinden gelmenin önüne geçmek, bilinçli, özgür insan eylemselliğini harekete geçirmekle mümkündür.

Demokratik ve özgürlükçü toplum mücadelesi verenlerin reaksiyoner değil, aksiyoner olması, topluma doğru öncülük yapmaları esas olandır. Etki- tepkiyi aşamayan, tepkisellik ve reaksiyonerlikle hareket edenlerin nitelikli mücadeleyi ve özgür toplum stratejisini geliştirebilmeleri ve taktiksel başarı sağlayabilmeleri mümkün değildir. Çünkü toplum canlı, dinamik bir organizma gibi her gün yeniden değişimi yaşamaktadır. Toplum statik olmadığı gibi tarihin ve toplumsal dinamiklerin etkisi ile her gün yeni ihtiyaçlar, yeni sorunlar ve onların çözüm parametreleri gündemiyle sürekli değişimi yaşıyor. Parti, örgüt ya da herhangi bir siyasal yapı, canlı organizma olan toplumla bağını, dinamizmini, yaratıcılığını yitirdiğinde değişimi ve değişimin ruhunu yakalayamaz, kendisini sürekli tekrarlayan, var olanı tüketen olmaya başlar. Rutini tekrarlayan, bürokratlaşan ve kastlaşan yapı, alternatif geliştiremez, gündemi belirleyen olmaz. Aksine sürecin peşinde sürüklenerek etki-tepki, aksiyon-reaksiyon ikilemine mahkûm olur. Bu da büyük ölçekte kaynak, zaman ve emek israfı demek olacaktır.

Toplum dinamiklerini kendi öz-güçleri üzerinde, yani komün ve meclislerinde örgütleyebilir, kendi politik, ekonomik, demokratik ve sosyal problemlerini çözmenin iradeleşmesini sağlayabilirsek toplumsal devrimi ete kemiğe büründürerek politik devrimin yolunu aralamış oluruz. Bizler sistemin elit siyasetçileri değiliz. Topluma güvenen, toplum dinamiklerinin politik süreçlerin öncüsü olmasını savunan radikal demokrasi arayışçılarıyız. Aksi bir çalışma ile bürokratik kast sistemi gibi, ya da elit siyasi partiler gibi toplum üzerinde topluma yabancı, benmerkezci kalmaktan kendimizi asla kurtaramayız. Kürtlerin, kadınların, göçmenlerin, yoksulların, emekçilerin haklarını, demokratik, ekolojik sorunlarını “devrim sorunu” diyerek toplumla yatay ilişkilenme yerine, işi bilinmez geleceğe havale edemeyiz. Temel stratejiye uygun olmak üzere sürecin ruhuna uygun hareket etmek, toplum dinamiklerinin temel sorunlarıyla ilgilenmek, çözümde ortaklaşmak yapılması gereken olmalıdır.

Demokratik siyaset, mazlum ve mağdurları, tüm ezilenleri alternatif sistemin çözüm perspektifinde birleştirebilir, meclis örgütlenmesi mücadelesinde ortaklaştırabilirse, toplum dinamiklerini sistemin yedeğinden kurtarmış olmakla kalmaz, toplumsal devrim inşası çalışmalarını da nitelik kazandırmış olur.

Hiçbir hiyerarşikçi güç, örgütlü güç karşısında varlığını sürdürebilme şansına sahip değildir. Toplum dinamiklerini kendi komün ve meclislerinde sivil, demokratik örgütlü gücünü toplumsallaştırdığımızda az devleti, çok toplumu var etmiş olacağız. Farklı toplum dinamiklerinin farklı duyarlılıkları ve talepleri, her birinin farklı mekânlarda oluşan özgün ve özerk örgütlerinin koordineli ve eşgüdümlü çalışmalarıyla nehirleri denizlere, denizleri okyanuslara dönüştüren mücadeleyi örgütlemek demokratik siyasetin asli görevi olmalıdır.

Devletsiz ve statüsüz Kürtlerin ve Alevilerin yakaladığı tarihsel ve siyasal meşruiyet üzerinden uluslararası demokratik kamuoyu ve dünya vicdan hareketi ile düzeyli bir ilişkiyi yakalayabilir, bu ilişkiyi ete kemiğe büründürebilirsek büyük kazanmamız mümkündür. Bu nedenle günübirlik kendiliğinden mücadele yerine uzun soluklu, planlı ve örgütlü mücadeleyi esas almalı, bir yanıyla soykırımı engelleyen, işgali ve tecriti kıran olmalı, diğer yanıyla Kurdistan statüsüne dönük faaliyetleri gündemleştirebilmeliyiz. Dört parça Kurdistan’da yürütülen tarihi destansı mücadelenin paralelinde bizlerde, Kurdistan statüsü için dört parça Kurdistan’ı ortaklaştırabilir, faşizme karşı demokrasi mücadelesinde küresel demokrasi hareketini örgütleyebilirsek riskleri bertaraf etmiş olmakla kalmayız, fırsatlar ve olanakları da amacımıza uygun değerlendirmiş oluruz. Sürecin tüm yıkıcılığına rağmen önemli fırsatları da sunduğunun bilinciyle hareket etmek, örgütlü gücümüzle süreci karşılamak hayati önemdedir. Bu nedenle önümüzdeki on yılları bugünden planlamalı, bu planlama ile örgütlü potansiyeli harekete geçirmeliyiz.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.